B­e­d­e­n­ ­a­l­g­ı­s­ı­ ­k­a­y­g­ı­s­ı­n­ı­ ­y­ö­n­e­t­m­e­k­ ­m­ü­m­k­ü­n­

B­e­d­e­n­ ­a­l­g­ı­s­ı­ ­k­a­y­g­ı­s­ı­n­ı­ ­y­ö­n­e­t­m­e­k­ ­m­ü­m­k­ü­n­

Beden algısı kaygısını yönetebilmek için yapılabilecekler olduğunu söyleyen Psikiyatrist Dr. Alişan Burak Yaşar, tavsiyelerde bulundu.

Koronavirüs salgını nedeniyle eve kapanan birçok kişi, beden algısı ile ilgili ruhsal zorluklar yaşamaya ve bu durum ile mücadele etmeye başladı. Yurt dışında yetişkinler üzerinde yapılan araştırmalarda pandemik yaşam nedeniyle duygusal yemenin arttığı ve istenmeyen kilo değişiklikleri yaşandığı görüldü. ABD'de şubat ayında yürütülen en son anket ise 3 bin yetişkinle yapıldı. Sonucuna göre katılımcıların yüzde 61'i, pandeminin başlangıcından bu yana istenmeyen kilo değişiklikleri yaşadığını ifade etti. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Psikiyatrist Dr. Alişan Burak Yaşar, koronavirüs döneminde kişilerde stresle ilişkili olarak pek çok ruhsal bozuklukta olduğu gibi beden algısı ile ilgili zorlanmaların da değiştiğine dikkat çekti.

Beden algısı kaygısını yönetmek mümkün

Beden algısı bozukluğu ile ilgili pek çok hastalık olduğunu belirten Dr. Yaşar, “Yeme bozukluğu grubuna giren anoreksia nevroza ve bulimia nevroza gibi hastalıklarda kişiler, zayıf olmalarına veya beden kitle endeksine göre sağlıklı ortalamaların altında kalmalarına rağmen kendilerini çok kilolu görme, kendilerini beğenmeme ve aynaya baktıklarında ‘daha çok kilo vermeliyim’ yönünde düşüncelerle bozulabiliyorlar. Bazen çok yoğun spor yapmak, yemekten içmekten kesmek ya da kendini kusturmaya çalışmaya kadar da gidebiliyor bu durum. Bu tür durumlarda çeşitli tedavi yöntemleri var.” dedi.

“İnsanoğlu neye dikkat ederse, beyninin o kıvrımları daha fazla çalışıyor. Bu hem başka insan ilişkilerinde hem de beynimizin dikkat filtresiyle dış dünyayı nasıl algıladığımızla ilgili” diyen Dr. Yaşar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Neye bakarsak orayı daha ince görüyoruz. Zihin mecburen diğer tarafları görmezden geliyor ve arkada bırakıyor. Özellikle pandemide insanlar evlerde, kısıtlı alanlarda ve yüz yüze iletişimin azaldığı bir süreçte yaşam sürdürdüğü için ister istemez dikkatleri daha çok kendiyle ilgili, bedenleriyle ilgili olmaya başladı. İçsel noktalara odaklandılar. Bunun olumlu yanları olabildiği gibi stresli yanları da oldu. Stres olunca da stresin de artmasıyla bu tür kaygıların ve ruhsal bozuklukla ilgili belirtiler de artmakta. Şunu biliyoruz; stres arttıkça, bizim psikiyatrik sendrom dediğimiz pek çok hastalıkta alevlenme gayet normal.”

Beden algısı kaygısını yönetmek mümkün

Kişiye iyi gelen insanlarla iletişim kurmasının iyi bir iyileştirici strateji olduğunun altını çizen Dr. Yaşar, “Bu tür durumlarda, geniş bilimsel arka plana bakınca bile özetle sunu söyleyebiliriz: İnsan insanın ilacıdır! İnsan, insanı iyileştirir. Dolayısıyla, olabildiğince bize iyi gelen insanlarla daha çok sohbet etmek, onlarla daha çok gülümsemek, daha çok haberleşmek iyi olacaktır. Bazı psikoterapi metotlarının uygulamalarında dikkat eğitimleri verilir. Bazen bir kayısıyı yeme anına odaklanma eğitimleri verilir, 5-10 dakika boyunca kayısının ağızdaki geçiş sürecine dikkat edecek şekilde bir uygulama yapılır. Bu yolla dikkat ve anda kalma alıştırmaları uygulanır. Bu, anda kalmaktır. Kendini olana, o anki algılarımıza verebilmek... Bedenimiz hareket ederken de yaptığı birçok iş var. Biz bunların büyük kısmını fark etmeyiz. Dolayısıyla anda tüm olanlara dikkat edebilmek, beynin o kıvrımlarını da diyelim, çalıştıracağı için bizi kaygı uyandıran düşüncelere biraz mesafe almamıza, anda kalarak duyularımıza da yer açmak ve onları fark etme olanağı sağlayacaktır. Dikkatimizi nereye verdiğimizle ilgili biraz daha dikkat etmek gerekli.” ifadelerini kullandı.

Spor ve meditasyon gibi aktivitelerin de kaygı yönetimi için kıymetli olduğunu söyleyen Dr. Yaşar, “Bugün bazı spor türleri, kaygıyı yönetebilmek için çok kıymetli. Meditasyon, yoga uygulamalarında da anda kalıp, dikkati kaydırabilme ve genişletebilme becerimizi geliştiriyoruz. Hafif durumlarda bu gibi günlük destekleyici aktiviteleri, orta ağır durumlarda psikoterapi veya ilaç tedavisi gibi çeşitli psikiyatrik tedavileri önerebiliyoruz. Daha basite indirgersek, bize iyi gelen çevreyle daha çok dikkat etmek ve buna zaman ayırmak hafif ruhsal zorlanmalarda çok kıymetli. Bu da yine de zor bir iş tabii.” diye konuştu.

Haber Kaynağı: Demirören Haber Ajansı (DHA)

Beden algısı kaygısını yönetmek mümkün

Popular Articles

Latest Articles