M­ü­b­e­r­r­a­ ­B­o­z­d­a­ğ­ ­a­n­l­a­t­ı­y­o­r­:­ ­F­l­o­o­r­t­i­m­e­ ­t­e­r­a­p­i­s­i­ ­n­e­d­i­r­?­

M­ü­b­e­r­r­a­ ­B­o­z­d­a­ğ­ ­a­n­l­a­t­ı­y­o­r­:­ ­F­l­o­o­r­t­i­m­e­ ­t­e­r­a­p­i­s­i­ ­n­e­d­i­r­?­

Çocuklarda özellikle konuşma gecikmesi, sosyalleşememe gibi gelişimsel problemlerde uygulanan bu yöntemi daha detaylı inceleyelim.

Kentselleşme, dijital çağ, beslenme değişiklikleri, toplumsal stresin artması, teknolojinin gelişmesi, kimyasalların hayatımızda yer etmesi derken son yıllarda tüm dünyayı değiştiren Covid-19 çocuklarımızı ve onların gelişimlerini de yakından etkilemiştir.

Yeni dönem ebeveynleri çocukların gelişimi için uzmana başvurma zorunluluğu oluşturdu. Ve bu dönem çocuk merkezlerine başvurular yoğun bir şekilde arttı. Bizlerin bile birçok alandan etkilendiği bu süreç hayata yeni gözlerini açmış ya da henüz çocuk olan birçok bireyi olumsuz yönde etkiledi. Ekran kullanma yaşı ortalama verilerle 3 aya kadar düştü. Peki, düzen değişti ise ebeveynlerin ne yapması gerekiyor? Sekoya Çocuk Merkezi kurucusu Müberra Bozdağ yeni normalde çocuk büyütmenin ve gelişimsel sorunlarla baş etmenin püf noktalarını veriyor.

Pandemi sürecinde eşlerin çocuk dünyaya getirme ile ilgili isteklerinin %38 oranında azaldığı tespit edilirken, ebeveynlerin çocuk büyütme kaygısı yoğun bir şekilde artmıştır. Kreş ve anaokulu gibi destek eğitim merkezlerine ise talebin azalması oldukça dikkat çekici.

Pedogojik alanda çalışan, psikiyatrist, psikolog, fizyoterapist, ergoterapist, dil ve konuşma terapisti, özel eğitim alanı öğretmeni, okul öncesi öğretmeni çocuk gelişimcisi ve eğitimcisi gibi uzmanlara danışma ve çocukların gelişimine dair destek uzman görüşü alma ihtiyacı da artmaya başladı.  Türkiye’de 12 yıllık tecrübesi ile pedagoji alanında başarılı isimlerden, Sekoya Çocuk Merkezi’nin kurucusu Müberra Bozdağ, gelişimsel olarak sorunlar yaşayan çocuklarda kapsamlı değerlendirmeler sonrası tercih ettiği Floortime Terapisi ile ilgili önemli ipuçları verdi.

Çocuğunuzun gelişiminin yaşıtlarından farklı ilerlediğini fark ettiğiniz anda hiç beklemeden kapsamlı bir ekibin yer aldığı bir merkeze başvurmalısınız. Bazı aileler sadece çocuk doktoru, sadece çocuk ve ergen psikiyatristi, sadece psikolog gibi tercihlerde bulunabiliyor. Ama bahsettiğim şekildeki merkezlerde pedagoji alanında çalışan tüm meslek grupları yer alıyor. Birçok aile bu tür merkezlere başvurduğunda ilk duymak istedikleri; “Bir sıkıntı yok.” Peki, bu cümle ya gerçek değilse. Örneğin; bir çocuk doktoru psikiyatri alanında ihtisas yapmadığı için konuşmayan çocuğunuza konuşur biraz bekleyin sıkıntı yok diyorsa, bir psikiyatri uzmanı eğitim alanında ihtisas yapmadan kreşe verin geçer diyorsa bizi daha farklı sorunlar bekliyor olabilir. O yüzen tercihiniz kapsamlı değerlendirmeler alabileceğiniz merkezler olmalı. Böyle bir merkezde size, bir sorun olmadığı söylenirse rahat bir nefes alıp hayatımıza dönebiliriz.

Bizler bilindiği üzere pediatri alanında kapsamlı bir ekiple çalışıyoruz. Aile bizlere ulaştığında onları detaylıca dinleyip uzmanlarla görüştürüyoruz. Aldığımız ön bilgi ile tıbbi bir değerlendirme gereksinimi varsa tıbbi birimize yönlendiriyoruz, terapötik ve eğitsel bir durum görünüyorsa da uygulama birimimizle 2 saatlik bir değerlendirme planlıyoruz. Tabi bu boyutta sizlerden aldığımız bilgilerle; hangi uzmanlarımızın bu değerlendirmede yer alacağına karar veriyoruz. Özel eğitim uzmanı, dil ve konuşma terapisti, çocuk gelişimi uzmanı, ergoterapist, psikoterapist, fizyoterapistlerimiz bu birimimizde değerlendirme alıyor.

Çocuğunuz değerlendirmeye geldiğinde detaylı bir form doldurup odaya sizinle alınıyor ve sizinle oyuna ya da çalışmaya başlayıp adapte oluyor sonrasında değerlendirmeye katılan uzmanlarımız çocuğunuzla değerlendirmelerini yapıp kendi aralarında bir görüşme yapıyorlar. Sonraki oturumda ise sizlerden detaylı bir bilgi alıp bazen tavsiyeler de bulunup sizleri gönderiyorlar bazen de bir yol haritası çıkartıyorlar çocuğunuza.

Aslında çocuktan, bireyden bahsettiğimiz her durumda tek bir yol haritası, tek bir doğru yok. Her birinden bahsetmek mümkün değil ama özellikle iletişim, konuşma ve sosyal duygusal problemlerden bahsetmek isterim. Yapılan yanlışlardan. Geçilen aşamalardan bahsedelim. Bu tür durumlarda aileler öncelikli olarak çevrelerinde geç konuşan ya da asosyal olan örnekler arayarak içlerini rahatlatmak isterler. Fakat bir başkasının geç konuşması bizim çocuğumuzun da geç konuşacağına ispat oluşturmaz ya da daha kompleks bir durumun içinde olmadığımızı göstermez. Bir de toplumumuzda erkek çocuğun geç konuşması inancı var, ama dünya üzerinde yapılan bilimsel çalışmalarla da otizm (otistik spektrum bozukluğu)’ in erkek çocuklarda kızlara oranla 4,3 kat fazla görüldüğünü bize ispatlıyor. Ve son verilere göre artık dünya üzerinde 44 çocuğumuzdan birisi otizm tanısı alabiliyor.

Bazen de kreşe verelim yaşıtlarıyla öğrenir gibi eski bir yol var. Bunu duyduğumda verdiğim cevap; “Hiç kimse kıyıda yüzmeyi öğrenmeden okyanusa açılamaz. Birisini direk okyanusun ortasına atarsanız yüzmek onun için travmatik ve daha kompleks bir hal alır.”

Bir de tek yöntem üzerine devam eden, çocuğa göre şekillenmeyen sabit eğitim ve terapi modelleri var. Genellememekle beraber nörolojik olarak ciddi bir problemi olmayan çocuklarda katı, tek düze bir yol tercih edilmemelidir.

Peki, çocuğunuz konuşmuyor, içe kapanık davranıyor ya da iletişime istekli değilse tercih ettiğimiz yöntemlerden birisi olan Floortime yönteminde ne yapılır? Oyun terapisi ile aynı mıdır?

Özellikle a tipik otizm, otizm (otistik spektrum bozukluğu), gelişimsel farklılıklar, down sendromu, konuşma gecikmesi, kaygı bozuklukları, asosyallik, içe kapanıklık, dikkat eksikliği, hiperaktif ve hipoaktiflik, duyusal bozukluklar ve dürtüsel problemlerle tercih edilen bir yöntemdir.

Temel hedefi, çocuğu daha iyi tanıyarak anlamak, onun iç dünyasına girmek ve onların yaşamış oldukları sorunların kaynağına inerek onlara özgü bir oyunla onların gelişimini ileriye taşımaktır.

Özellikle nörolojik olarak kompleks problemi olmayan ya da kontrol altında olan çocuklarla masa başında zihinsel beceri öğretimi yapmanın ve beceri arttırmanın, eğitici öğretici oyun oynamanın ötesinde bir yaklaşım sergiler.

Çocuğun; ayakları olarak yerden yukarıda olmayı sevmesi ya da sevmemesi,  sarılmayı sevmesi ya da sevmemesi, dokunsal şeylerden hoşnut ya da rahatsız olması, sallanmayı sevmesi ya da sevmemesi, seslerden rahatsız olması ya da ses çıkarmayı sevmesi, kokulara karşı farkındalığı, hareketli ya da çok pasif olması, yemekteki tercihleri, uyku ve uykuya geçişteki tercihleri, oyuncak tercihleri, korku ve kaygılarını, hassasiyetliklerini, psikolojisini ve çok daha fazla bireysel farklılıklarını inceleyerek ve bunlara karşı saygı duyarak ilerler.

Bir floortime terapisti bu analizlerle çocuğa özel bir düzende oda hazırlar. bol mimikli, bol afectli oyunlarla başlar. İlk hedefi regülasyon yani duygu ifadesi ve düzenlemesi, anda kalma becerilerini geliştirmek ya da genişletmektir.

Her birey kendine özgü bir genetikle anne karnına düşer. Ve buradan itibaren annesinden ve çevreden hissettikleri ile öz düzenleme becerileri geliştirmeye başlar. Fakat bazı çocuklar getirmiş oldukları bireysel farklılıklar ya da çevreden edindikleri olumsuz deneyimlerle bunu geliştirmekte güçlük yaşarlar. Ebeveynlerde bu durumlarda ona nasıl destek olabileceklerini bulmakta güçlük yaşarlar. Örneğin ayakta sallandığında sakinleşeceğini düşünürler ama onun duyusal sistemi buna müsaade etmeyebilir. Emzirmek isterler ama bu basınç gerektiren aktivite ile ilgili duyusal sistemleri bununla uyumlu değildir. Ninni söyleyip uyutmak isterler ama çocuğun duygusal ve ya duyusal özellikleri buna uygun olmayabilir.

Regülasyon gelişimi için bir uzman desteğine ihtiyaç duyabilir. Özellikle 0 – 2 yaş döneminde beyin gelişimlerini dokunarak, tadarak, koklayarak yani duyusal aktivitelerle başlatan çocuklar bu alanda bir sıkıntı yaşıyorlarsa bunu desteksiz yapamayabilirler. Bu da beraberinde yoğun ağlamaları, içe kapanmaları çevresen uyaranlara kendini kapatıp iç dünyada kalma arzusu oluşturabilir. Hele ki ekran maruziyeti de bu dönemde çocuğun iç dünyasında ekranda kitli kalarak çevreye kendini kapatmasını kolaylaştırır. Artık ekran karşısında iken duyusal olarak maruz kalmadığı dokunmadığı, koklamadığı şeylere erişmeyi öğrenir. Bu bazen beraberinde dünyaya gözlerini yeni açmış bir bireyin; çok hızlı akışlara, gerçekçi olmayan nesnelere, hızlı hareketlere karşı kaygılar geliştirmesine sebep olabilir. Bunu çoğunlukla bizim bir anda uzaya gönderildiğimizde yaşayacağımız psikoloji ile ya da hep kasabada yaşamış birinin bir anda Teksas’a gittiğinde yaşayacağı psikoloji ile bile kıyaslamak hafif kalır. Bir anda ormandan eve giden gerçek insan ve hayvanlara benzemeyen çizgi film karakterleri, yan sokaktan çıkıp her şeyi ezen dinazorları, bir anda tavana tırmanan kedileri görmek henüz anne kucağından büyükanne kucağına geçmekte zorlanan bir çocuk için fazla ve travmatik olabilir. Ve beyin gelişimin henüz algılayamadığı bu sistem onu kendine bağımlı edebilir. Bazen en sevdiği oyuncağı olduğunu sandığımız dinozorları, arabaları, süpürgeleri vb. aslında sistemini çözmek için yakınında bulundurduğunu görürüz. Aslında bu bizlerin gözümüzün önünde duran yeni gördüğümüz böceği gözümüzün önünden ayırmamamıza benzetilebilir. Çünkü onu tanımıyoruzdur ve ne zaman ne yapacağını bilmediğimiz için hep gözlem altında tutuyor ve onun hareketlerini sistemini incelemeye çalışıyoruzdur.

Floortime terapinin en önemli ve temel basamağı olan Regülasyon ve ortak dikkat; floortime terapistinin doğuştan gelen ya da sonradan öğrenilen bu tür durumları geniş olarak ele alıp çocuğun öz düzenlemesine destek olmayı ve onunla ortak bir dikkat geliştirmeyi ister. Ortak dikkat geliştirmek için onun ilgi ve tercihlerine saygı duyup onu takip edip bende aynı şeye karşı sen gibi hissediyorum mesajı vermeyi ve onun dünyasına girmeyi başardıktan sonra çocukla birliktelik kurma basamağına doğru ilerlemeye çalışır.

Burada temel hedef çocukla artık ortak bir dünyayı paylaşmak, keyifle karşısındaki yetişkinle etkileşim kurmasını sağlamaktır. Bir nevi artık içe kapandığı kendi dünyasında çıkıp etrafı keşfetmeye başlamasını sağlamaktır. Bizler de yeni girdiğimiz bir ortamda oraya kendimizi nasıl hissederse onlarda dışa dönmeye başladıklarında benzer şekilde hissedeceklerdir. Onları rahat ettirmek ve o dünyada kalmalarını desteklemek için organize olmamız gerekmektedir. Bu süreyi uzatabilir ve bu birlikteliği çeşitlendirebilirsek birey kendini artık oraya ait hissetmeye başlayacak ve sizi çevreyi kolaylıkla inceleyebilecek ve öğrenmeye açık olacaktır. Keyif aldığınız birlikteliği sürdürmek için çaba gösterecek, çeşitli yollarla iletişimsel taleplere yönelmeye başlayacak ve bir sonraki evreye doğru geçiş yapacaktır.

Burada artık amaca yönelik iletişim gelişmesi hedeflenir. Karşılıklı jest mimik, uzanma, yönelme, dokunma, gülümseme vb iletişim yöntemlerini kullanımının çeşitlenmesi ve süresinin artması istenir. Her bir iletişim yöntemini renkli bir halka gibi düşünürsek; rengarenk çok uzun bir zincir yapabilmesini desteklememiz gerekir. Tabi ki bunu yine onu iyi anlayıp iyi takip ederek yapabiliriz. Anlamsız olarak yaptığı hiçbir şey yoktur çocukların aslında, her yaptıklarının bir anlamı vardır. Ama sizin anlamsız gibi düşündüğünüz şeylere bile anlam yüklemek onda bir farkındalık uyandıracaktır. Bu evrede ve aslında tüm evrelerde kendini keşfetmeye başlamış bir çocuk biraz daha aktif hissederken potansiyelini tam sergileyemezse stres yaşayabilir ve regülasyonu bozulabilir. Özellikle evreler arası ilerledikçe beklentimizi dengede tutmak ve regülasyonu her daim desteklemek önemlidir. Sürekli onu düşünce, duygu, beden olarak iyi anlamalı ve yanıtlamalıyız. Kendini ifade edebilen bir çocuk artık düşünce ve duygularını ifade etmek, bir sorunla karşılaştığında çözüm üretmek ister ve bir sonraki evreye doğru bizden destek ister.

Daha gelişen iki yönlü iletişimle problemleri çözmek için ortaklık kurmak, kendini göstermek ister. Bizler onu bu evrede yine çok zorlamadan bazı problemle karşısına çıkartır ve onu çözmesi için iş birliği yapar fikir üretmesine destek oluruz. Böylelikle benliği, öz güveni ve problem çözme becerileri gelişirken iletişimin genişlemesi içinde zemin hazırlamış oluruz. Ve çocuğumuz artık yeni fikirler üretmeye ve yaratıcı düşünmeye hazırdır.

Sembolik oyun kelimesi aslında birçok ebeveynin bildiği bir kavram olmaya başladı. Çocuğun bir şeyi başka bir şeymiş gibi kullanmasına, bunu yaparken yaratıcı şeyler bulmasına iletişimi kullanmasını kapsar. Hepimiz şurup kutularından araba yapmışızdır, ya da çizgilerle renklerle resimler oluşturmuşuzdur, tıpkı bunlar gibi çocuğunda da orijinal fikirler üretmesini destekler ve oyuna yeni yönler vermeye çalışırız bu evrede. Çocuğu takip eder onun duygu ve düşüncelerini bizlere ifade etmesini destek uzun oyunlar kurmasını iletişimde uzun süre kalmasını hedefleriz. Sonrasında çocuğun daha soyut şeylere karşı hazır olduğunu düşünür ve bir üst evreye doğru onu destekleriz.

Bu aşamada çocuğun emosyenel becerilerini geliştirmek, mantık ve çıkarımlarda bulunmasını sağlamak, gerçeklik algısını desteklemek isteriz. Sohbeti uzatmak, onu his ve düşüncelerini sorgulamaya yöneltmek, böylelikle kendi duygu ve fikirlerini fark etmesine ve üstüne düşmesini sağlamayı hedefleriz.

Tüm bu aşamaları çocukların hayatın akışında tamamlamasını bekleriz ama özellikle sosyal, duygusal ve iletişim alanlarında gecikmeler ya da sorunlar yaşayan bireyler bunları yapabilmek için bizlerin desteğine ihtiyaç duyabilirler. Çocuğun liderliğinde bu şekilde bir programın takibi ona belirli davranışları ezberleten, öğretici bir tutum yerine onun bu farkındalığı sağlaması için tercih edilebilecek bir yöntemdir. Çocuk böylelikle sosyal hayata karşı daha motivasyonlu katılım gösterebilecektir.

Müberra Bozdağ

202 Düzeyi Floortime Terapisti

Özel Eğitim Alanı & Okul Öncesi Öğretmeni

Müberra Bozdağ anlatıyor: Floortime terapisi nedir?

Müberra Bozdağ anlatıyor: Floortime terapisi nedir?

Popular Articles

Latest Articles