M­i­n­e­ ­S­ö­ğ­ü­t­­t­e­n­ ­k­a­r­a­n­l­ı­k­ ­d­ö­n­e­m­l­e­r­,­ ­k­a­r­a­n­l­ı­k­ ­o­d­a­l­a­r­

M­i­n­e­ ­S­ö­ğ­ü­t­­t­e­n­ ­k­a­r­a­n­l­ı­k­ ­d­ö­n­e­m­l­e­r­,­ ­k­a­r­a­n­l­ı­k­ ­o­d­a­l­a­r­

2007 yılında yayınlanan Şahbaz'ın Harikulâde Yılı 1979 ve 2010 yılında yayınlanan Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey, raflardaki yerini alıyor.

Modern Türk edebiyatının sevilen isimlerinden olan Mine Söğüt'ün daha önce yayınlanan ve tekrar baskısı yapılarak raflardaki yerini alan iki kitabını tanıyalım...

"Yıldırımlar düşüren, toprağı çatlatan, karaları denizlere, denizleri karalara akıtan o kadim irade madem kaosu seviyor, insanın tek kurtuluşu bu kaosla uyum içinde devinmektir. Madam Arthur Bey, dünyada cennet hayali kurmanın bir ahmaklık olduğunu düşünüyor. Gerçek insan cehennemde hayatta kalmanın yollarını kollayabilendir. O kadar kötü. O kadar kötüydü. O kadar kötü olacak. Cesaretini yeniden toplayacak. Hayatta kalabilmek için. İçindeki varoluş hırsını başka bir bedene devredebilmek için. Tuzaklar kurdu. Kuruyor. Kuracak. O hep kötü olacak."

Gerçeküstü özellikleriyle Madam Arthur Bey, yazar Olcayto Ran, bir savaş artığı olan dilsiz Maria, bilge hayat kadını Nagehan ve kalbi kırık eski sevgililer, kimliğinin peşindekiler, kayıp babalar, sırların pençesinde yaşayanlar…

Yolları Kara Yalı'da kesişen bu birbirinden renkli, birbirinden karanlık ve yaralı karakterler yaşam denen lanetle baş etme çabasındadır.

Mine Söğüt'ten karanlık dönemler, karanlık odalar

Sahaflardan topladığı eski fotoğraflardan hayatlar kurgulayan Olcayto Ran'ın benliğinde kadınla erkeği birleştiren Madam Arthur'la tanışması, kendi karanlık geçmişine de kapı aralar.

Geçmişteki cinayetler nedeniyle Madam Arthur Bey'den ölesiyle korkan Kedileş'e kulak veren Olcayto, zamanla yolunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalır.

Mine Söğüt, sıra dışı romanı Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey'de okurları Kara Yalı'nın karanlık odalarında dolaştırarak kimlik bunalımları, iktidarla ilişkileri, karabasanları ve korkularıyla yüzleşmeye, varoluşun temeli olan kaosun içinden geçmeye davet ediyor.

Mine Söğüt'ten karanlık dönemler, karanlık odalar

"Zamanı kaybetmekle başlar her şey. Sonra gerçek kaybolur. Sonra sen kaybolursun… Zaman, gerçek ve sen ortadan kalktığınızda kaybolma durumu da ortadan kalkar. Ve her şey yeni baştan başlar. Sesleri duydun mu dün gece? Yukarıya bir kadın getirdiler. Adı Zehra. Sana benziyor. Senin saçların da bir zamanlar uzun muydu? Gözlerin kara? Bileklerin incecik? Senin de abin kayıp mı oldu? Senin de annen delirdi mi? Onu da senin gibi öldü zannedip buraya atarlar, sonra cesedini unuturlar mı dersin? Korkuyor musun?"

Anlatıcı Şahbaz, belki gerçek belki doğaüstü bir varlık. 12 Eylül Darbesi'nin hemen öncesinde, 1979 yılı boyunca bir bodrum katında işkence görmüş bir kadını hayatta tutmaya çalışıyor. Binbir Gece Masalları'nı andırırcasına ona hikâyeler anlatıp duruyor.

Gelgelelim Mine Söğüt'ün diğer eserlerinde de olduğu gibi, anlatılan masalların ne kadar hayalî ne kadar gerçek, hatta fazla fazla gerçek olduğu pek açık değil.

Mine Söğüt'ten karanlık dönemler, karanlık odalar

Mine Söğüt, Şahbaz'ın Harikulade Yılı 1979'da, okurları bir kez daha gerçek denen korlaşmış alevle temasa davet ederek ülkenin belki de en karanlık döneminden cesurca sayfalar açıyor.

Ancak insanın ölçüsüz vahşetini doğanın, varoluşun nimetleriyle yan yana getirerek bu gerçekliğin farklı katmanlarına da dikkat çekiyor. Her şeye karşın yaşamın yanında yer almak için…

Mine Söğüt'ten karanlık dönemler, karanlık odalar Mine Söğüt'ten karanlık dönemler, karanlık odalar Mine Söğüt'ten karanlık dönemler, karanlık odalar

Popular Articles

Latest Articles