Hayatımızı kolaylaştıran uygulamalar bizi hareketsizliğe iterken, vücudunuzda çalan tehlike çanlarını dinlemeyi öğrenmenin yolları…
Masa başında uzun süre çalışmak, televizyon başında fazla vakit geçirmek, internet üzerinden online alışveriş yapmak vb. hayatımızda bizi hareketsizliğe sürüklüyor. Tüm bu modern aletlerle inanılmaz derecede tembel kanepeye dönüşüyoruz. Vücudunuzun paniğe kapılmaya başlaması ve bize aslında kendinize bakma zamanının geldiğini söylemesi şaşırtıcı değil. İşte, vücudunuzun sizi harekete geçirmek için verdiği sinyallerden bazıları;
Hareketsiz bir yaşam tarzı, su tutmanın ana tetikleyicilerinden biridir. Uzun süreli yatay pozisyonda kalma nedeniyle kabarık gözler ortaya çıkar. Yani uyumak o kadar da zararsız değil. Yoganın en iyi çözüm olduğu düşünülmektedir. Asanalar kafaya baskı uygular ve dolaşımı artırır. Günlük rutininize biraz hareket eklemeye başladığınızda, şişkin gözler artık sorun olmaktan çıkıyor.
Düzenli bağırsak hareketleri için egzersiz önemlidir. Zamanınızın çoğunu oturarak geçirirseniz, yiyeceklerin kalın bağırsağınızdan geçmesi daha fazla zaman alır. Sonuç olarak, vücudunuzun dışkınızdan emdiği su miktarı sınırlıdır ve bu da kabızlığa neden olur. Düzenli hareket etmek, sindirim sisteminizin verimliliğini artırır. Günde birkaç kez basit bir 5 dakikalık esneme hareketi bile kabızlığı önleyebilir.
Sık sık başka bir düşüncenin aklınızdan çıktığını hissediyorsanız, biraz hareket etmeyi düşünebilirsiniz. Bir çalışma, hareketsiz yaşam tarzlarına öncülük eden kişilerin beyinde medial temporal lob alanında yapısal değişiklikler gösterdiğini buldu. Bu lob, bir şeyleri ezberleme yeteneğimizden sorumludur. Fiziksel egzersizin hafızayı güçlendirdiği gösterilmiştir. Daha fit hale geldikçe beyin yapınızın büyümesi şaşırtıcı değil.
Hareket, sıkı eklemleri gevşetmenin sırrıdır. Egzersiz, artrit ve osteoartrit semptomlarını, özellikle de düşük etkili aerobik egzersizleri hafifletebilir. Kronik diz ağrısı olan hastaların bir egzersiz programına girmeleri önerilir. Düzenli egzersiz yaparak kaslarınız güçlenir ve daha esnek hale gelir.
Fiziksel aktivite şeker isteği ile mükemmel bir şekilde mücadele eder. Enerjinizi artırır ve genel mutluluğu teşvik eden endorfin salgılar. Mutlu hormonlar da şeker isteğini önemli ölçüde azaltır. Gün içinde yeterince hareket etmek depresyonu uzak tutar. Yani, depresyon ya da kötü ruh hali yok, dondurma yemeye gerek yok.