V­a­k­a­n­ü­v­i­s­ ­y­a­z­d­ı­:­ ­G­e­ç­m­i­ş­t­e­ ­d­e­ ­U­k­r­a­y­n­a­ ­g­ü­n­d­e­m­i­m­i­z­d­e­y­d­i­

V­a­k­a­n­ü­v­i­s­ ­y­a­z­d­ı­:­ ­G­e­ç­m­i­ş­t­e­ ­d­e­ ­U­k­r­a­y­n­a­ ­g­ü­n­d­e­m­i­m­i­z­d­e­y­d­i­

Vakanüvis, Rusya-Ukrayna arasında yaşanan gerilimin ardından Ukrayna coğrafyasıyla ilgili bir yazı kaleme aldı.

Vakanüvis

Ukrayna-Rusya krizi, belirsizlikler içinde devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın arabuluculuk girişimi, tansiyonu şimdilik biraz düşürmüş görünse de sürecin nasıl ilerleyeceği bilinmezliğini koruyor. Tarihte de Ukrayna, daha doğrusu bugünkü Ukrayna’nın coğrafyasındaki Kazaklar, Osmanlı İmparatorluğu’nu sık sık uğraştırırdı.

Dr. Özgür Türker’in, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler dergisinin Ağustos 2020 sayısında yayınlanan “Kazak Adının Tarihî ve Etimolojik Kökenleri” başlıklı makalesinde “Kazak” kelimesinin, Çarlık Rusyası’nın baskıcı politikalarından ıssız steplere kaçan kural tanımaz insanlar için kullanıldığı anlatılıyor. Rusçada, evsiz barksız, “hane berduş” kişilere “Kazak” deniliyordu. Yine, özgür tabiatlı, maceracı, asi kişileri tanımlamada da bu kelime kullanılıyordu.

Sert Çarlık yönetimi; Don, Terek, Kuban, Ural, Transbaykal’daki - bugünün Ukrayna’sının birçok bölgesini oluşturan - “vahşi alanlar”a sık sık sürgünler düzenliyor; sonrasında zor coğrafyanın da etkisiyle buraları pek kontrol etmiyordu. Bölge zaman içerisinde başta Doğu Slav kökenli sürgünler olmak üzere resmi bir statüye tâbi olmayan ve “Kazaklar” olarak adlandırılmaya başlanan balıkçılar, avcılar ve haydut gruplarının mekânı olmuştu. Slav kökenli Don Kazaklar,  özellikle Türk, Tatar ve Ermeni tüccarları, çobanları soyan gruplara dönüşmüşlerdi. Şâkiler zaman zaman Moskovalı ulakların taşıdığı kıymetli belge ve eşyalara da el koyuyorlardı.

Vakanüvis yazdı: Geçmişte de Ukrayna gündemimizdeydi

Bütün bu düzensizlik, Rusların köylülere uyguladığı ağır kölelik düzeninden kaynaklanmaktaydı. Baskılardan bunalan kitleler, 15 ve 16’ncı yüzyılın başlarından itibaren Don bölgesinin orman ve bozkırlarına yönelmişler, buralarda yaşamaya başlamışlardı. Feodal düzenden kaçanlar, geçimlerini yağma ile sağlıyordu. Bölgede varlık göstermeye başlayan Osmanlı güçleri ile Don Kazaklar sık sık çatışmaya giriyordu. Savaş ganimeti peşinde olan Kazaklar, Kırım ve Osmanlı sahillerine akınlar düzenliyordu. Don Nehri’nden aşağılara inen Kazaklar, Müslüman halka saldırıp zarar vermelerinin yanı sıra Rus tüccar ve elçilere de musallat oluyordu. Osmanlı yönetimi Kazakları, Lehistan-Litvanya Birliği’nin emrinde kabul ediyor, bu nedenle de saldırılardan Lehistan’ı sorumlu tutuyordu. Kimi zaman Osmanlı Devleti’ne bağlı Kırımlı Tatarlar da karşı saldırılar düzenleyerek Don Kazakları’nın yerleşim birimlerini talan ediyordu. Ancak Kazakların yaptığı seferlerin Osmanlı Devletine verdiği zarar çok daha büyüktü. Öyle ki, 1615-1625 yılları arasında Kazaklar İstanbul Boğazı’ndan içeri girerek defalarca Sarıyer ve Yeniköy semtlerini talan etmişlerdi. Zaman içerisinde sorun o kadar büyüdü ki, 1633-1634 yıllarında Osmanlı - Lehistan Savaşı yaşandı.

Vakanüvis yazdı: Geçmişte de Ukrayna gündemimizdeydi

Gedik Ahmet Paşa tarafından 1475 yılında fethedilen Don Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü yerdeki Azak Kalesi, 1637 yılında Kazaklar tarafından içerideki herkes öldürülerek ele geçirilmişti. Burayı bir hareket noktası olarak kullanan Kazaklar, o kadar cüretkârlardı ki, Osmanlı İmparatorluğu’nun en güçlü sultanlarından biri olan Dördüncü Murad bile saldırılar karşısından çaresiz kalmıştı. Karşı saldırılarda gemilere bindirilen Yeniçeriler de devreye girmesine rağmen sonuç değişmemişti.

Bu süreçte Akkirman, Kili, Tuna kıyıları, Kefe, Trabzon ve Sinop’u yağmalara maruz kalmıştı. Gerek Don gerekse Zaparog Kazakları 1615, 1620 ve 1624 yıllarında İstanbul’un Karadeniz kıyılarına saldırmışlardı. Bu akınlar İstanbul’da korkuya sebep olurken, kıtlık tehlikesi baş göstermişti. Kıtlığın nedeni, İstanbul’a tahıl sağlayan bölgelerin Kazak saldırılarına uğramasıydı. Bu kargaşada Bulgaristan’ın doğusunda ve Anadolu’nun Karadeniz kıyılarında yaşayan halk da yerleşim yerlerini bırakarak iç bölgelere çekilmişti.

Naima Tarihi’nde son saldırı, “Donanma Kırım tarafında meşgul iken, Don Kazaklar’ı, Karadeniz’i boş bulup 150 gemi ile 20 Temmuz 1624’de Yeniköy’ü yağmaladılar ve birkaç dükkânı da yaktılar. Yağma öğrenilince, Bostancılarla Yeniçeriler gemilere bindirilip Yeniköy’e gönderildi. Askerin geldiğini gören Kazak eşkıyası bir an durmayıp denize firar etti. Boğaz’a böyle bir hücum, hiçbir tarihte işitilmiş değildi.” satırlarıyla anlatılmıştı. Osmanlı, bütün bu Kazak saldırılarından Rus Çarı’nı savaşla tehdit ederek kurtulabilmişti.

Vakanüvis yazdı: Geçmişte de Ukrayna gündemimizdeydi

Vakanüvis yazdı: Geçmişte de Ukrayna gündemimizdeydi Vakanüvis yazdı: Geçmişte de Ukrayna gündemimizdeydi Vakanüvis yazdı: Geçmişte de Ukrayna gündemimizdeydi

Popular Articles

Latest Articles