G­e­r­ç­e­ğ­e­ ­d­a­y­a­n­a­n­ ­e­d­e­b­i­ ­e­s­e­r­l­e­r­i­ ­o­k­u­m­a­y­ı­ ­s­e­v­i­y­o­r­u­z­

G­e­r­ç­e­ğ­e­ ­d­a­y­a­n­a­n­ ­e­d­e­b­i­ ­e­s­e­r­l­e­r­i­ ­o­k­u­m­a­y­ı­ ­s­e­v­i­y­o­r­u­z­

Gerçek kavramı herkes için önemli bir kavram. Edebiyat için de geçerli. zira, gerçeğe dayanan kitapları okumayı seviyoruz.

Gerçeğe dayanan kitaplar kadar, hayal ürünü olan yani kurgu sonucu ortaya çıkan kitapları da okumayı çok seviyoruz. Fakat okurlar gerçek yaşamdam esinlenen kitaplara daha çok rağbet ediyor.

Başakalarının hayatını merak ederiz; okuruz, inceleriz. Bu merak edebiyatta daha çok öne çıkıyor. Dikkat ederseniz bazı kitapların kapağında "Gerçek hayattan esinlenmiştir, ya da gerçeğe deyanan kitap" diye ibareler görürüz.

Kitaplar üzerinde bu ibareler okurların dikkatini çekiyor ve kitapseverler o kitabı alıp okuyor. Hatta şöyle bir söz var: "Yazdığım satırlar gerçeğe dayanmasaydı, bu satırları uydurmazdım" diye.

Kurgu ve hayal ürünü olan bir romanı ya da öyküyü okurken de kendimizi kahramanla özdeşleştiririz.

Kahramanın nasıl biri olduğunu, nasıl fiizksel özelliklere sahip olduğunu kafamızda canlandırırız. Bu canlandırmada kahramanla ilgili az çok fikir sahibi oluruz.

Gerçeğe dayanan edebi eserleri okumayı seviyoruz

Daha sonra okuduğumuz kitabı bitirdikten sonra romanın filmi yapılsa diye düşünürüz. Çünkü ancak filmde tanıştığımız kahramanın hakkında sağlıklı bir bilgiye ulaşabiliyoruz.

Gerçeğe dayanan edebi eserleri okumayı seviyoruz

Popular Articles

Latest Articles