Hürriyet muhabirin Avrupa'ya geçiş rehberi yazdı: "Üç adım atsam, Bulgaristan’a girmiş olacağım. Bu kadar kolay"
İki haftadır kamuoyunun dikkati, Suriyeli mültecilerin Edirne yürüyüşünde. Seslerini duyursalar da Avrupa’ya gitmeyi başaramamışlardı. Öte yandan binlerce Suriyeli mülteci sessiz sedasız Bulgaristan’a geçiyor. Kimi Bulgar polisi tarafından yakalanıp Türkiye sınırından içeri bırakılıyor, kimi de Avrupa içlerine gitmeyi başarıyor.
Hürriyet muhabiri Gülden Aydın, mültecilerin Bulgaristan'a nasıl geçirildiğini anlattı.
Habere göre mülteciler, minibüslerle Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı Sislioba ve Beğendik köylerine getiriliyorlar. Bu iki köy, longoz ormanlarının içinde ve Bulgaristan’la Türkiye arasında sınır oluşturan Rezve Deresi’nin kenarında. Derenin daraldığı noktalardan birkaç adımda Bulgaristan’a giriyorlar.
İnsan kaçakçıları, Sislioba ve Beğendik köylerine getirdikleri mültecileri kendi başlarına bırakıp dönüyorlar. Ormanda, dereye giden yolu ve geceyi geçirecekleri kamp alanını bulmaları için önceden seçtikleri grup sorumlusunun cep telefonuna navigasyon uygulamasını indiriyorlar.
Kaçak mülteci geçişi, gizli saklı olmuyor. Minibüsler Sislioba ya da Beğendik’e geliyor. İndirilen mülteciler ormana girip gözden kayboluyor. İnsan kaçakçılarının mülteci başına aldığı para, 2000 Euro.
Demirköy’ün İğneada yakınlarındaki Ayastefanos (Beğendik) Plajı, Bulgaristan’ın Rezova Köyü ile karşılıklı. İnsan kaçakçıları mülteciler için uluslararası ve yerel bir ağ kurmuş. Bulgaristan’a geçenleri Bulgar kaçakçılar devralıyor. Sislioba köyü muhtarı Hayrettin Buğdaycı da bir ay önce Bulgar polisinin yakalayıp gönderdiği bir Suriyelinin şikâyeti üzerine ‘insan kaçakçılığı’ yapmaktan tutuklandı.
Rezve Deresi’nin geçtiği iki orman köyü olan Beğendik ve Sislioba’da kahvede oturanların gözü yolda. “Bakalım bugün minibüsler mülteci getirecek mi, Bulgarlar kaç kişiyi gönderecek?” diyorlar. Bir rehber bizi Rezve Deresi’ndeki geçiş noktalarına götürüyor. “Dere Bulgaristan’la doğal sınırı çiziyor. 120 kilometre uzunluğunda ve o kadar çok geçiş noktası var ki” diyor. İlk gittiğimiz mülteci kamp alanında izler taze. Kamp ateşleri henüz soğumuş. Onlarca ıslak çorap ve spor ayakkabı bırakılmış, sırt çantaları atılmış. Çocuk giysileri, konserveler, su şişeleri... Derenin daraldığı bir noktaya ağaç gövdesi uzatıp köprü yapmışlar. Üzerine çıkıp üç adım atsam, Bulgaristan’a girmiş olacağım. Bu kadar kolay.
