Halk arasında delik korkusu olarak bilinen düzensiz şekillere, küçük deliklere çarpma kümelerinin görülmesinden kaçınmak demektir.
Bilim insanlarının fobi olarak değerlendirdiği bu olayı; insanlar, korku olarak görmekten ziyade tiksinme delikli ve gözenekli yapılara karşı hassasiyet duyma olarak ifade ediyor.
Bilimsel olarak bir kesinlik taşımamasıyla beraber, zihinsel bir bozukluk olarak bilinmiyor.
Sadece kişinin sıralı bir şekilde dizili halde bulunmuş deliklere karşı hassaslık göstermesi, tiksinmesi ve iğrenme durumudur.
İnsan vücudunda da bu delikler görülebilir. Bu durum ise tetikleyici nesnelerle karşılaştıklarında çeşitli psikolojik ve fiziksel belirtiler ortaya çıkar.
Kişiden kişiye değişiklik göstermesiyle beraber, korku, tiksinme, rahatsızlık hissi, bulantı, durumdan kaçınma isteği, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, ölüm korkusu şeklinde görülür.
Bu gibi durumlarda bir uzmandan destek alınarak çözüme kavuşulması öneriliyor.
Sünger, sabun köpükleri, mercan, bal peteği, arı kovanı, suyun yoğunlaşması sonucu oluşan damlacıklar, çilek, nar, mısır şeklinde sıralanabilir.
Psikoterapi teknikleri ve hipnoz gibi yöntemlerle, hastaların gerçekçi olmayan düşünce kalıplarını değiştirmelerine yardımcı olunur.
Korku nedeniyle ortaya çıkabilecek deri döküntülerini kontrol etmek için yatıştırıcı ilaçlar alınabilir.
