Bağımsız denetimin yaygınlaştırılmasının önemine değinen Ali Serim, finansal desteği veya bağımsız denetim için harcanacak bütçenin iki üç misline kadar vergi matrahından indirime gidilmesini söyledi
F.İ.N.A.S Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Ali Serim, bağımsız denetimin yaygınlaştırılmasının önemine değinerek, kurumsallaşmayı ve finansal okuryazarlığı arttıracak olan bağımsız denetimin ülkede yaygınlaştırılması adına çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi.
“Finans kaynaklarına ulaşımın zorlaştığı günümüzde bağımsız denetimin yaygınlaştırılması, küçük ve orta ölçekli firmalarda devletin bağımsız denetim yapılması için finansal desteği veya bağımsız denetim için harcanacak bütçenin iki üç misline kadar vergi matrahından indirime tabi olması gibi teşvik mekanizmaları geliştirilmesinin önemli faydaları olacaktır.” Şeklinde sözlerine başlayan Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, “Bağımsız denetim kurumsallaşmayı ve finansal okuryazarlığı daha geniş bir tabana yayarken banka ve diğer finansal kuruluşların iş dünyasına ve ticaret erbabına daha çeşitli finansman imkânları geliştirmesini de hızlandırabilir.” dedi.
Strateji ve Finans Uzmanı Serim açıklamasında, "26 Mayıs 2018 tarihli ve 30432 sayılı Resmi Gazete ’de 2018/11597 sayılı Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar yayımlanmıştı. Buna göre: Aktif toplamı 35 milyon Türk Lira olması; Yıllık net satış hasılatı 70 milyon Türk Lirası olması; Çalışan sayısı 175 kişi olması genel kriterler olarak belirlenmişti.
Halka açık şirketlerde ise aktif toplamı 15 milyon Türk Lirası olması; Yıllık net satış hasılatı 20 milyon Türk Lirası olması veya çalışan sayısının 50 kişi olması şartları açıklanmıştı. Bunlar haricinde mevcut başka kriterler de var. Kararın ayrıntılarında bunların tüm detayları mevcut. Sanıyorum tüm bu detaylar bir kenara bırakılarak sadece 10 milyon Türk Lirasının üzerinde ciroya sahip tüm şirketlere uygulanmasında büyük faydalar olabilir. Ticaret hayatına önemli bir disiplin en hızlı bir şekilde bağımsız denetim sayesinde verilebilir. Ayrıca kredi ve finansman imkânlarının daha etkin kullanılması mümkün olabilir." dedi.
“Türkiye en güvenilir finansal bilgilerin daha doğrusu en iyi denetlenmiş bilanço ve kar/zarar tablolarına sahip şirketlerin ülkesi olmak, böyle bir iddia sahibi olmakla yabancı finansmana daha cazip bir piyasanın inşasına odaklanmalı.” diyen Ali Serim, Türk Ceza Kanunu 4. bölümde “Kamu Güvenine Karşı Suçlar” ele alınmış ve Türk Ceza Kanunu 204. maddesinde “Resmi Belgede Sahtecilik” suçu düzenlenmiştir. Resmi Belgede Sahtecilik, suçunda 204/1 fıkrası kişilerin işlediği suçları düzenlemiş ve bu suçun işlenmesi halinde 2-5 yıl arasında hapis cezasını öngörmüştür. Türk Ticaret Kanunu’nda yapılacak yeni düzenlemelerle bağımsız denetim teşvik edilirken, Şirket bilgilerini tahrip eden şirket ortaklarına en az 10-15 yıldan başlayan hapis cezasının geçerli hale getirilmesi başta olmak üzere Avrupa’nın en caydırıcı evrakta sahtecilik mevzuatının oluşturulması tartışmaya açılmalıdır.” şeklinde konuştu.
"ZAMAN AŞIMI SÜRESİ KATİYEN BU TÜR SUÇLARDA GEÇERLİ OLMAMALIDIR"
Zaman aşımı süresi ile ilgili sorunlara da değinen Serim, “Zaman aşımı süresi katiyen bu tür suçlarda geçerli olmamalıdır! Ayrıca iş hayatında sıkça konusu edilen ahlaki değerlerini kaybetmiş, basiretsiz ve kötü niyetli şirket ortaklarının, tehdit etmek suretiyle muhasebe çalışanlarına yapabileceği baskılar için de yeni hukuki düzenlemeler yapılmalı, muhasebe çalışanlarının kamu ile bilgi paylaşması ve ihbar mekanizmalarını modern seviyede teşvik eden, ek koruma altına alma düzenlemeleri geliştirilmelidir. Türk Ceza Kanunun 106. Maddesi’ne bu bakış açısıyla ek yapılmasının tartışmaya açılmasının faydaları olabilir.
Böylece yatırımcının yanıltılmamasının sağlanması için en büyük eforu sarf eden ülkelerin başında gelmemizin, bugünün şartlarında çok olumlu katkıları olacaktır. Özetle şeffaflıkta şampiyon olmaya çalışmak, bu gayreti daha görünür şekilde sergilemek büyük fayda sağlayacaktır." dedi.