Koronavirüsten evlerimize kapandığımız bugünlerde elimizden telefon hiç düşmez oldu. Bilgisayarımız ise en yakın arkadaşımız. Akıllara "Bu alışkanlık ileride bağımlılığa dönüşür mü?" sorusu takılıyor.
Bugünlerde merak duygusu ile sorumluluktan ya da kaygılarımızdan kaynaklı olarak sürekli sevdiklerimizle iletişim halindeyiz.
Ya da keyifli zaman geçirmek için web siteleri, bloglar, çevrimiçi oyunlar, sosyal medya platformları ve akıllı telefon uygulamaları günlük yaşamımızda hiç olmadığı kadar var oldular.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2019’un sonlarında Türkiye'de internet kullananların oranını yüzde 73 olarak açıklamıştı. Yine o dönemde bu rakamlarla birlikte Türkiye'de her 4 kişinden 3'ünün internet kullandığı tespit edildi.
Şimdi içinde bulunduğumuz durumdan dolayı sosyal medya hesaplarında daha çok dolaşıyoruz. Peki, internette daha çok vakit geçirmek bizi sonrasında nasıl etkileyecek? Bu süreç bir dijital bağımlılığa yol açacak mı?
Çünkü akademisyenlerin üzerinde durduğu bir konu da “Yeni medya tedavi edilmesi gereken bir teknoloji bağımlılığı mı, yoksa hayatımıza eklemlenen yeni bir yaşam alanı mı?” sorusunun cevabı.
İNTERNET, BAĞIMLILIĞA DÖNÜŞMEDEN HAYATIMIZDA YER ALMALI
Karantina günlerinin bize bıraktığı alışkanlıklar mutlaka olacak. Ama bu günlerde sarıldığımız dijital dünya, salgın sonrası günlere geçip, hayata karıştığımızda ayağımıza bağ olmaz dileriz.
En sağlıklısı da dijital dünyanın bize sunduğu nimetlerden, hızdan ve güçten beslenmek ama bunun dozunu da doğru ayarlayabilmek olmalı.