Avrupa Birliği ülkelerinin farklı politikaları, Avrupa'da göç sorununu derinleştiriyor.
Alp Dağları'ndaki sınır bölgesinde her ay onlarca göçmen İtalya'dan Fransa'ya gitmek için dik yamaçları tırmanıyor.
İki ülke tarafından da istenmeyen, hor görülen göçmenler gönüllülerin yardımıyla temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.
Ülkelerin yapmadığı işi üstlenen gönüllüler onlara yardım ederek para ve hapis cezası riskini göze alıyor. Bu durum, Avrupa göç politikasının işlemediğini açıkça gözler önüne seriyor.
Üye ülkelerin farklı politikalara sahip olduğu, bürokratik engellere takılıp duran Avrupa Birliği tutarlı bir göçmen politikası yürürlüğe koymayı başaramıyor. Üye ülkeler ise bu yönde çaba sarfetmeye yanaşmıyor.
Almanya 2015 göçmen akınınında üzerine düşenden fazla göçmeni ağırlamayı kabul ederken, Polonya ve Macaristan Avrupa Birliği tarafından belirlenen kotaların gereklerini yerine getirip göçmenleri ülkesine almayı reddetti.
İtalya ve Yunanistan haklı olarak durumdan rahatsız. Coğrafi olarak Avrupa'nın giriş noktalarında bulunan iki ülke daha iyi bir gelecek için Avrupa'ya göçenlerin de ilk adım attığı yer oluyor.
Fransa gibi ülkeler ise, Yunanistan ve İtalya'da bulunan göçmenlerin başka bölgelere yerleştirilmesi hususunda üzerlerine düşenden daha az katkı sağlıyor.
Tartışılan konulardan biri de mülteciler ile "ekonomik göçmenler" arasında bir ayrım yapılması. Sahra Afrika'sındaki yoksulluktan kaçan "ekonomik göçmenler" Avrupa'da istenmiyor.
Yunanistan üzerinden Avrupa'ya gidişlere izin verilecek
