Ö­m­e­r­ ­Ç­e­l­i­k­:­ ­İ­s­r­a­i­l­­l­e­ ­k­e­s­i­n­ ­a­n­l­a­ş­m­a­ ­y­o­k­

Ö­m­e­r­ ­Ç­e­l­i­k­:­ ­İ­s­r­a­i­l­­l­e­ ­k­e­s­i­n­ ­a­n­l­a­ş­m­a­ ­y­o­k­

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MKYK sırasında basın açıklaması yaptı.

ömer çelik

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Türkiye ile İsrail'in anlaştığına ilişkin basında çıkan haberlere yönelik, "Kesin anlaşma yok. Henüz imza atılmış bir şey söz konusu değil. Bir taslak üzerinde çalışılıyor. Kuşkusuz İsrail devleti ve İsrail halkı Türkiye'nin dostudur. Şimdiye kadar ki eleştirimiz İsrail hükümetinin aşırı davranışlarına, meşru görmediğimiz davranışlarına dönüktür" dedi.

Çelik, Genel Başkan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Bazı basın kuruluşlarında Türkiye ile İsrail'in anlaştığı yönünde haberler çıktığını hatırlatan Çelik, "Bir kesin anlaşma yok. Henüz imza atılmış bir şey söz konusu değil. Bir taslak üzerinde çalışılıyor. Kuşkusuz İsrail devleti ve İsrail halkı Türkiye'nin dostudur. Şimdiye kadar ki eleştirimiz İsrail hükümetinin aşırı davranışlarına, meşru görmediğimiz davranışlarına dönüktür. Bu bağlamda Mavi Marmara saldırısı bir dönüm noktası olmuştur" diye konuştu.

Çelik, Mavi Marmara saldırısında hayatını kaybeden şehitleri bir kez daha rahmetle andığını belirterek, İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesi için özür dilenmesi, tazminat ödenmesi ve Gazze'den ambargonun kaldırılmasının şart sunulduğunu anımsattı.

"Birinci şart yerine geldi ama diğer iki şartımız yerine gelmedi" diyen Çelik, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla kamuoyunun şunu açıkça bilmesi gerekir. Böylesi bir taslağın bu parametreler etrafında şekilleneceği konusunda kuşku duymuyoruz. Türkiye'nin bu temel yaklaşımı, bu üç şart yerine gelmek kaydıyla baştan beri ifade edilen normalleşme süreci sağlıklı bir süreç olur. Ama bu şartlar yerine gelmediği takdirde o sağlıklı bir süreç olmaz. Şimdiye kadar gelinen nokta, henüz imzalanmış bir şey olmadığı ifade edildi. Bu imzalanmış düzeye gelinceye kadar görüşmeler devam edecek. Dolayısıyla burada aranan şart bizim bakacağımız ve gözlemleyeceğimiz unsur da bu üç şartın da yerine gelip gelmeyeceği şeklindeki bir değerlendirmedir."

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da 34 İslam ülkesinin katılımıyla teröre karşı oluşturulan koalisyona ilişkin, Türkiye'nin bir askeri güç oluşması çerçevesinde konuya yaklaşmadığını dile getiren Çelik, bunun Dışişleri Bakanlığının ifadelerinde açıkça görüldüğünü söyledi.

"Türkiye'nin teröre karşı, bölgesel ittifak ya da iş birliği ittifakı ya da küresel ittifak çerçevesindeki her toplantıda bulunması doğrudur" ifadesini kullanan Çelik, şöyle konuştu:

"Buralarda da aranan şeyler şunlardır. Eğer küresel bir ittifak söz konusuysa Birleşmiş Milletler şartı çerçevesinde terörle mücadele kapsamındaki parametrelerin yerine getirilmesi ve Türkiye'nin öteden beri ifade ettiği terörün dini, mezhebi, etnisitesi, milliyeti yoktur ve teröre karşı küresel mücadele verilmelidir ilkesi çerçevesinde bir oluşumun ortaya çıkmasını Türkiye her zaman destekler. Yine bir bölgesel bir ittifak İslam ülkelerinin katıldığı bir ittifaksa, kuşkusuz Birleşmiş Milletler şartının yerine gelmesi kadar, İslam İşbirliği Teşkilatının Terörle Mücadele Sözleşmesi'nin unsurlarının yerine gelmesi şeklinde bir arayış içerisinde olur Türkiye. Ama bunu bir Sünni ittifak, sadece İslam ülkelerinin ortaya koyduğu bir ittifak ya da mezhep ittifakı gibi göstermek doğru değil. Türkiye'nin bölgeye dönük yaklaşımında herhangi bir etnikçi ya da mezhepçi ya da diğer ülkelere dönük olarak dışlayıcı ya da hasmane bir terörle mücadele anlayışı yoktur."

Çelik, "CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem'in, açıklamaları karşısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan özür beklentisi içerisine girdiğine yönelik" görüşlerinin sorulması üzerine "Eren Erdem'in kendisinin özür dilemesi gerekiyor. İki sebeple özür dilemesi gerekir. Birincisi, Türkiye Cumhuriyeti'ne bir parlamento mensubu olarak bu iftirayı attığı için. Yani sarin gazını Türkiye'nin DAİŞ'e verdiği şeklinde bir iftira düşmanlarımızdan bile geldiğinde yadırgayacağımız bir iftiradır. Türkiye'nin ana muhalefet partisinden bir mensubunun, bir Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesinin bunu yapması kuşkusuz artık siyasetin alanına giren değil, daha çok psikolojinin ve psikiyatrinin alanına giren bir mesele olarak değerlendirilmelidir" yanıtını verdi.

Eren'in daha önce de sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinde bir paylaşımda bulunduğuna dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:

"(Türkiye ile İran arasında bir mücadele olursa, bir savaş olursa İran'ın safını tutarım) şeklinde. Bunlar neye dayanıyor? Hangi psikolojik saiklerle bu şekilde hareket ediliyor. Bunu kamuoyunun tabii iyice değerlendirmesi lazım. Bir Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesinin mensubu olduğu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin de temsil ettiği Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı tarihimizde attığı en büyük iftiralardan ve en yadırganacak sözlerden bir tanesidir, kendisinin sarf ettiği sözler. Dolayısıyla milletimizden ve bu iftirayı attığı devlet yetkililerinden kendisinin özür dilemesi beklenir."

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın, hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesinin ardından yaptığı açıklamalarının, Eren Erdem'in açıklamaları bağlamında değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Çelik, şu ifadeleri kullandı:

"İki açıklama dikkat çekici. Bir tanesi, Rusya'nın uçağının düşürülmesi konusunda, angajman kuralları çerçevesinde bu gerçekleştiği halde, uluslararası hukuka uygun olarak ortaya çıkmış bir eylem olduğu halde gidip Rusya'yı savunan, Türkiye Cumhuriyeti'ni suçlayan bir yaklaşım HDP Eş Başkanı Yüksekdağ'dan neşet etmiştir. Fakat daha dramatik olan şudur. Bizim hava sahamızın ihlali iki bölgede gerçekleşiyor. Biri Reyhanlı, diğeri Yayladağ. O bölgede ihlal yaptıktan sonra, bunu herkes söylüyor, en son ABD'nin Başkan Yardımcısı, Savunma Bakanı da ifade ettiler, Bayırbucak Türkmenlerinin ya da Suriye'deki ılımlı muhalefete yakın askeri unsurların bombalanması şeklinde bir Rus faaliyeti var. Yani DAİŞ'in bombalanması değil, o bölgedeki Bayırbucak Türkmenleri bölgesinin ve ılımlı unsurların bombalanması şeklinde. Sayın Yüksekdağ tuttu bunu 'Rus uçağı orada DAİŞ'i bombalıyor, o yüzden Türkiye bunu düşürdü' diye kesinlikle meşru olmayan, kesinlikle milli olmayan, hiçbir gerçeklik temeline yaslanmayan, ama Türkiye'ye dönük Rusya'nın yürüttüğü, Sovyetik propagandada Rus yetkililerin bile önüne geçen, onların bile Türkiye'ye dönük yalan kampanyasını yürütenlerin takdirini kazanan ama milletimizin kuşkusuz eleştirisini hak etmiş olan bir yaklaşımdır. İkinci unsur, Kurşunlu Camisi'nin terör örgütü mensuplarınca yakılması karşısında, bu aşağılık eylemin savunulmasıdır."

Çelik, ezanın susturulması ve cami yakılmasına ilişkin terör faaliyetiyle hemen hemen ilk defa karşılaşıldığını vurgulayarak, "Bunu tutup da 'Cami helikopterlerle bombalanmıştır. Helikopter de oradaki teröristlerin değil, devletin elinde var' diyerek akla aykırı bir mantık yürütmeyle bu sonuca varması şunu gösteriyor, parlamento faaliyeti adı altında bütün bir enerjisini bu gayri meşru yapıların meşrulaştırılmasına vermek yönünde maalesef hiçbir şekilde ahlaki ve siyasi açıdan tutarlı olmayan ve kınanması gereken bir yaklaşım üretiyorlar. Ne zaman Türkiye Cumhuriyeti'nin başka bir devletle problemi olsa, hastalıklı bir biçimde diğer devletin yanında saf tutmak ve Türkiye'yi yıpratmak şeklindeki propagandanın gönüllü parçası oluyorlar" şeklindeki görüşlerini paylaştı.

Devletlerarası bir sıkıntı olduğunda, siyasi parti yetkililerinin, diğer devleti ziyaret edecekleri zaman kendi hükümetleriyle istişare içinde bulunmaları gerektiğini anlatan Çelik, ziyaretin uygun olup olmadığı ya da içeriğinin nasıl olması konularında bir istişarenin ortaya çıkmasının zorunluluğuna işaret etti.

Daha önce sıkıntı yaşanan ülkelere yapılan ziyaretlerde bu konulara dikkat edildiğini bildiren Çelik, şu ifadelere yer verdi:

"Kuşkusuz diğer Eş Başkan Sayın Selahattin Demirtaş'ın böyle bir hassasiyet içinde olmadığı gözüküyor. En son hendek siyasetinin arkasına yapılan HDP yığınağı, bugün Rusya'nın kara propagandasının arkasına yığılmaya çalışılıyor gibi bir görüntü ortaya çıkmaktadır. Hiçbir şekilde meşru bulmuyoruz, ama bunların bu şekilde açık ortaya çıkması da herkese verilecek notun daha net değerledirilmesi bakımından, herkesin gözü önünde gerçekleşen ibretlik yaklaşımlardır."

ömer çelik

Popular Articles

Latest Articles