C­a­h­i­t­ ­S­ı­t­k­ı­ ­T­a­r­a­n­c­ı­­n­ı­n­ ­­ç­i­r­k­i­n­l­i­k­­ ­k­o­m­p­l­e­k­s­i­

C­a­h­i­t­ ­S­ı­t­k­ı­ ­T­a­r­a­n­c­ı­­n­ı­n­ ­­ç­i­r­k­i­n­l­i­k­­ ­k­o­m­p­l­e­k­s­i­

Türk edebiyatında derin izler bırakan Cahit Sıtkı Tarancı'nın bir kompleksi vardı: Kendini çirkin bulmak... Biz söyleyelim; çirkin asla değildi ama şiirlerini hep açılamadığı güzel kadınlara yazdı.

Türk şiirinin unutulmaz şairleri arasında yer alan Diyarbakırlı doğumlu, Yaş Otuz Beş şiirinin yazarı Cahit Sıtkı Tarancı'da, kendisini çirkin bulması ve yakışıklı olmadığı görüşü hakimdi.

Öyle ki; şair, dost meclislerinden ve kadın ortamlarından hep uzak bir çizgi izledi. Kimseye açılamadı, ilan-ı aşk edemedi. Zira kendini hiç yakışıklı bulmuyordu ve bunu bir kompleks haline getirdi.

Ama o Cahit Sıtkı, edebiyatımıza harika şiirler kazandırdı. Biz onu çirkin bulmuyoruz; haddimize de değil elbette. Cahit Sıtkı, Türk şiirine Yaş Otuz Beş gibi efsane ve dillere pelesenk olan bir şiiri kazandırmasıyla adını ölümsüzler arasına yazdırdı.

Cahit Sıtkı kimseyi sevemedi, ama en iyi şiirlerini yazdı. Henüz genç yaşta diyebileceğimiz 46 yaşında hayatını kaybetti.

Şair, okuduğu okulda sınıf arkadaşlarından da oldukça büyüktü ve bunu dert etmişti. 1929 yılında kardeşi Nihal'e yazdığı mektupta bunu dile getirmişti.

Cahit Sıtkı Tarancı'nın 'çirkinlik' kompleksi

BİR ÖZ ELEŞTİRİ

Cahit Sıtkı, Mart 1951’de Varlık’ta yayınlanan söyleşisinde, kendine özgü bu şiir anlayışının zamanla nasıl geliştiğini şöyle anlatır, "İlk yazılarımda biçim zayıflığı vardı; dize titizliği, bütün kaygısı yoktu. Eskiden duymak yeterlidir sanırdım. Ne kadar aldanıyormuşum! Bereket versin, sonradan kendimi toparlayabildim: Ömrümde Sükût ile Otuz Beş Yaş’ı okuyanlar bu farkı görebilirler. Edebiyat anlayışı zamanla oluşur."

Cahit Sıtkı Tarancı'nın 'çirkinlik' kompleksi

YAŞ OTUZ BEŞ

Cahit Sıtkı’dan bu kadar söz edip, Otuz Beş Yaş’ı paylaşmamak olmazdı.

Yazıyı Otuz Beş Yaş şiiriyle bitiriyoruz..

Buyurun...

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam ben değilim.

Nerde o günler, o şevk, o heyecan?

Bu güler yüzlü adam ben değilim;

Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;

Hatırası bile yabancı gelir.

Hayata beraber başladığımız,

Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;

Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!

Geç farkettim taşın sert olduğunu.

Su insanı boğar, ateş yakarmış!

Her doğan günün bir dert olduğunu,

İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!

Her yıl biraz daha benimsediğim.

Ne dönüp duruyor havada kuşlar?

Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?

Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.

Cahit Sıtkı Tarancı'nın 'çirkinlik' kompleksi

Popular Articles

Latest Articles