S­a­n­s­ü­r­,­ ­t­e­c­r­i­t­l­e­r­,­ ­k­e­y­f­i­ ­y­a­s­a­k­l­a­r­ ­–­ ­T­w­i­t­t­e­r­,­ ­s­o­s­y­a­l­ ­m­e­d­y­a­n­ı­n­ ­Ç­i­n­’­i­n­e­ ­d­ö­n­ü­ş­ü­y­o­r­

S­a­n­s­ü­r­,­ ­t­e­c­r­i­t­l­e­r­,­ ­k­e­y­f­i­ ­y­a­s­a­k­l­a­r­ ­–­ ­T­w­i­t­t­e­r­,­ ­s­o­s­y­a­l­ ­m­e­d­y­a­n­ı­n­ ­Ç­i­n­’­i­n­e­ ­d­ö­n­ü­ş­ü­y­o­r­

Vay canına, bu hızlıydı.

Elon Musk, Ekim ayında Twitter’ı satın alıp özel hale getirdiğinde, işler tersine dönmeden önce biraz zamanımız olacağını düşündüm. Ardından, şirket çalışanlarının yaklaşık yarısını işten çıkardıktan sonra, bu tahmin biraz kısaldı.

Şimdi, dün gece Musk’ın ElonJet takip cihazıyla ilgili bağlantıları retweetlemeleri nedeniyle yasakladığı ve ardından özelliği aniden tamamen kapattığı gazetecilerle yüzleştiği Spaces brouhaha’dan sonra, bu zaman çizelgesi önemli ölçüde yükseldi.

Açık olmak gerekirse: Twitter yarın, gelecek hafta ve hatta gelecek yıl ölecek değil. Ancak platformda son birkaç günün nasıl geçtiği göz önüne alındığında, Twitter’ın daha ne kadar geçerli bir platform olarak kalacağından emin değilim. Sansür, keyfi yasaklar ve Musk’ın anlatısının baltalandığını hissettiklerinde onu savunmaya atlayan kullanıcı/hesap gruplarıyla dolu sosyal medyanın Çin’ine dönüşüyor.

Popular Articles

Latest Articles