National Geographic’in dünya genelindeki ulaşım kaynakları konseptli yarışmasına dünyanın dört bir yanından, gerek görkemli, gerek mütevazi bir çok fotoğraf gönderilmeye devam ediyor. Fotoğraflarda, kah Tokyo’nun yoğun iş saatlerinde metroya binmek için koşturun, kah bir devenin arkasında Fas’ın çöllerinin eşsiz manzarasının tadına ekranlarınız başında varın. Hazırsanız serüvenimize başlayalım.
U-2 Casus Uçağından Kuzey Işıkları Şöleni
Bangkok'tan geleneksel bir pazar teknesi, müşterilerine hindistan cevizli dondurma satarken.
Bölgede gelişen turizim nedeni ile birçok göçebe aile çölün ortasında yaşıyor ve bu tür gezilerde çalışarak hayatını kazanıyor. Bu karede de işini yapan bir göçebe objektiflere yakalanmış.
Londra denilince denilince akla gelen iki önemli değer aynı karede. Tower Bridge ve çift katlı kırmızı bir otobüsten daha İngiliz bir şey olabilir mi?
Hindistan'ın ticari caddesinde, Ramazan ayında bir alışveriş gecesi.
1950 model bir Chevrolet'in içinde son derece otantik bir Küba gezisi.
Eyfel kulesinin önünde bomboş bir yolda giden bisikletli, şehrin bohemi içerisinde gözden kaybolmadan hemen önce.
Sonbaharın her rengini barındran eşsiz yol, otomobile sonbaharın müjdesini veriyor.
Arjantin'in uçsuz bucaksız ovalarında bir film karesini andıran at üstünde geçen o an.
Malezya'nın kaotik trafiği bir gece yarısı tıkanırsa.
Bakmayın bu fotoğrafta bu kadar az insan olduğuna, kendileri hizmet dışı bir trenin önünde birilerini ya da trenin kalkmasını bekliyor.
Yerel halk, asırlar boyu ulaşım ihtiyacını ren geyiklerinden sağlıyor.
Bölgenin geleneksek ticaret yolunda, tuz madencileri deve kervanları ile gökyüzünden bakıldığında çalışkan karıncaları anımsatırken...