Seyahat etmenin, yolda olmanın büyüsü her zaman beraberinde büyük bir özgürlük hissini getirir. Aynı şekilde iyi bir seyahat filmi de içimizdeki yolculuğa hazır insanı ortaya çıkarması bakımından benzer hisler yaşatır. Gezgin ruhlar bunu çok iyi bilir.
Bu yüzden sizler için, içinizdeki gezgin ruhun yola çıkma arzusunu tatmin edecek seyahat filmlerini araştırdık. Sonucunda ortaya birbirinden güzel 16 tane film çıktı. İşte içinde kaybolacağınız o seyahat filmlerinin listesi...
Jon Krakauer’ın, 1996 yılında yayınlanan ve Christopher McCandless adlı genç bir adamın yabana doğru yolculuğunu anlattığı kitabından uyarlanan Into The Wild çıktığı dönemde büyük ses getirdi. Gerçek bir hikayeye dayanan film Eddie Vedder’ın müzikleriyle birlikte inanılmaz bir yolculuk hikayesine dönüşüyor.
Tüm hikaye kendi konfor alanının dışına çıkmayı pek istemeyen ve göz doktoru olan Tom’un, maceracı oğlunun Camino do Santiago’da hayatını kaybetmesiyle başlıyor. Oğlunun cenazesini almak için Fransa’ya giden Tom sonrasında oğlunun hayalini gerçekleştirmek için onun yarım kalan yolculuğunu tamamlamak ister. Ve bu yolculuk Tom’un hayatındaki anlamı bulmasına yardımcı olur.
35 yaşında başarılı bir kitap editörü olan Frances, arkadaşlarının ısrarı üzerine meşhur Toskana turuna çıkar. Sonrasında bir hevesle eski bir villa olan Bramasole'yi satın alır. Frances bunun sonucunda kendisini beklenmedik bir yolculuğun içerisinde bulur.
Bill Bryson’ın aynı adlı kitabından sinemaya uyarlanan film, komediyle harmanlanmış bir yolculuk hikayesine dayanıyor. 30 yıldır hiçbir uzun yolculuğa çıkmamış ve artık yaşlanmış olan Bill, kendine bir yürüyüş rotası planlar. Lakin bu yolculuğa tek başına çıkmayı gözü almaz. Tam herkesten umudu kesmişken gençliğinde birlikte maceraya atıldığı Stephen, kendisini arar ve onunla yol arkadaşı olmak istediğini söyler. Ve ortaya tuhaf bir seyahat hikayesi çıkar.
1913 yılında Avrupa’nın sömürüsü altındaki Afrika’ya eşiyle birlikte kahve yetiştiriciliği için yerleşen ve Danimarkalı bir soylu olan Karen, eşinin kendisini aldatmasıyla birlikte iyice kendi yalnızlığına çekilir. Tam bu sırada maceracı Denys Finch Hatton hayatına dahil olur. Afrika’nın eşsiz atmosferinde bir aşk ve seyahat hikayesi böyle başlar.
The Motorcycle Diaries, Ernesto "Che" Guevara ve arkadaşı Alberto Granado'nun 1950'li yıllarda yaptıkları Güney Amerika yolculuğunu konu alıyor. Film henüz daha tam anlamıyla bir devrimci olmamış genç Che’nin hikayesini ele aldığı için politik öğeleri az bir yolculuğu anlatıyor.
Başrolünde Colin Farrell’ın oynadığı ve İrlandalı oyun yazarı Martin McDonagh'ın yazıp yönettiği film, izleyenleri Belçika’nın büyüleyici Brugge kentinde tuhaf bir yolculuğa çıkarıyor.
Amélie doğrudan bir seyahat ya da yolculuk filmi olmayabilir ama daha önce Paris’e hiç gitmemişler için muazzam bir Paris portresi sunuyor. Amélie sizi Paris’in birbirinden güzel mekanlarını gezebileceğiniz harika bir yolculuğa çıkarıyor.
Dallas Buyers Club ile yakaladığı şöhretin ardından Jean-Marc Vallée’nin çektiği uzun metrajlı sekizinci film olan Wild, gerçek bir hikayeden esinleniyor. Babasının etkisi altında travmatik bir çocukluk geçiren Cheryl, hayattaki tutunduğu tek dal olan annesini kanserden kaybediyor. Sonrasında uyuşturucu ve alkolün etkisi altında bir türlü annesinin yasını tutamayan Cheryl, sonunda Meksika, Amerika ve Kanada’yı kapsayan uzun bir rotada yolculuğa çıkıyor.
Bill Murray ve Scarlett Johansson’ın başrollerini paylaştığı bu güzide film, birbirine yabancı iki kişinin bir Tokyo seyahati sırasında karşılaşmalarından doğan hikayeyi anlatıyor. Bob ve Charlotte konuşulan dile yabancı oldukları bu dünyada, birlikte tuhaf bir yolculuğa çıkıyorlar.
Woody Allen’in 2011 yılında yayınlanan filmi Midnight in Paris, nişanlanmaya hazırlanan bir çiftin Paris’e gelmesiyle başlar. Damat adayı Gil, bir gece yarısı Paris sokaklarında yalnız başına dolaşırken tarih sahnesinde gerçeküstü bir yolculuğa çıkar. Ve bu yolculuk, halihazırda büyük bir nostalji içerisinde yaşayan Gil’i derinden etkiler.
İzleyenlerin yine Fransa’ya seyahat ettiği bir başka film olan A Good Year, Londra’da yatırım danışmanlığı yapan Max Skinner’ın amcasından miras kalan üzüm bağını satmak için Fransa’ya gitmesiyle başlar. Üzüm bağının kendisine ait olduğunu iddia eden Amerikalı bir kadının varlığı, her şeyi aniden değiştirir.
The Way Back, “seyahat filmleri” kategorisinde değerlendirilebileceği gibi aynı zamanda bir kaçış filmi. 1940 yılında, bir grup insanın, Sibirya’daki esir kamplarından kaçıp Sovyet Rusya’dan Hindistan’a uzanan 6.000 km’lik yolculuğunu anlatıyor.
Titanik ile dünya çapında bir şöhrete kavuşan Leonardo DiCaprio, The Beach filmiyle izleyicileri Tayland çevresinde esrarengiz, büyüleyici ve bir o kadar gerilim dolu bir yolculuğa çıkarıyor.
Avustralyalı yazar Robyn Davidson’ın kendi anılarını yazdığı otobiyografik kitabından uyarlanan bu film, bir köpek, dört deve ve iki insanın 2600 km’lik bir çöl yolculuğunu konu ediniyor.
Bugünlerde seyahat filmleri kadar diziler de ilginizi çekiyorsa eğer, Netflix’e kafa tutan Amazon dizilerini derlediğimiz şu yazımıza da bakabilirsiniz.