U­f­k­u­n­u­z­u­ ­A­ç­a­c­a­k­ ­1­0­ ­D­i­s­t­o­p­i­k­ ­O­y­u­n­ ­T­a­v­s­i­y­e­s­i­

U­f­k­u­n­u­z­u­ ­A­ç­a­c­a­k­ ­1­0­ ­D­i­s­t­o­p­i­k­ ­O­y­u­n­ ­T­a­v­s­i­y­e­s­i­

Özellikle 2020 yılı ile birlikte geçtiğimiz yıllar dünyayı gerçekten kaos ortamına sürükledi ve herkes bıkmış durumda. Ancak oyunların bize öğrettiği yegâne şey, her şeyin her zaman daha da kötü olabileceği. Şu anki dünya her ne kadar birçok insana dar gelse de kitapların, filmlerin ve bu içerikteki konumuz olan oyunların bize distopik gelecekleri göstermesiyle en azından şu anki halimize tamah edebiliyoruz.

Bu hazırladığımız listede sizler için gerçek dünyada var olsaydı kesinlikle bırakın içinde yaşamayı, ziyaret bile etmek istemeyeceğiniz distopik dünyaları konu alan oyunları sıraladık. Tabii ki de bu dünyalar gerçek olmadığından, asıl amacınız sanal dünyada onları ziyaret edip hikâyenin vermek istediği mesajı anlamak daha kolay olacaktır. Lafı daha dolandırmadan gelin listemize göz atalım.

Dishonored, sizi intikam duygusuyla yanıp tutuşan ve doğa üstü güçlere sahip olan bir suikastçıyı oynadığınız bir serüvene sürüklüyor. Oyunda günümüz dünyasından çok farklı bir sistemin var olduğu, sıkı yönetimle yönetilen ve vebayla boğuşan distopik bir şehirde yüksek mertebeye sahip biriyken ihanete uğruyor ve sisteme karşı çıkmak için doğa üstü güçlerimizi kullanıyoruz.

Komünizmle yönetilen Arstotzka ülkesi, Kolechia ile geçirdiği 6 yıllık savaştan çıkmış ve arasına çok sıkı bir sınır kapısı inşa etti. Ülkeye alınma şartlarının her gün değiştiği bu sınır kapısında bir görevliyi oynadığımız, platform oyununda gelişen olaylara göre dilersek ülkemize ihanet edip kaçabilir, dilersek sisteme boyun eğip koyun gibi yaşamaya devam edebiliyoruz. Papers, Please, kesinlikle yaşamanız gereken bir deneyim.

We Happy Few, 1960’lar İngiltere’sinin alternatif bir gelecek öngörüsü üzerine kurulmuş distopik bir oyundur. Oyunda hükümet, bütün vatandaşlara Joypill isimli bir uyuşturucu kullanmayı zorunlu kılmış ve kullanmayanları cezalandırıyor. Vatandaşların kullandığı bu Joypill, etrafınızı rengarenk görmenizi ve herkese Poliana gibi davranmanıza sebep oluyor. Oynadığımız karakterle ise bu hapı alıp almayacağımıza biz karar veriyoruz ve sonuçlarını ona göre elde ediyoruz. We Happy Few incelememize buradan ulaşabilirsiniz.

BioShock, daha önce hiç görmediğiniz silahlar ve taktiklerle donatılmış olan, bugüne kadar oynadıklarınızdan oldukça farklı bir nişancı oyunudur. Basit tabancalardan bomba atarlara ve kimyasal fırlatıcılara kadar eksiksiz bir cephaneliğe sahip olacak, ama aynı zamanda DNA'nızı değiştirmeye zorlanarak çok daha ölümcül bir silah yaratacaksınız: kendinizi.

Hiç aklınıza “2. Dünya Savaşı’nı Hitler ve Nazi Almanya’sı kazansaydı ne olurdu?” şeklinde bir soru geliyor mu? Eğer geliyorsa cevabını Wolfenstein: The New Order’da bulabilirsiniz. Blackowicz isimli eski bir askeri canlandırdığımız oyunda Nazilerin gelişmiş teknolojileri karşısında savaşıp Hitler’i düşürmeye çalışıyoruz.

Zorla alıkonulup hiç bilmediği bir tesise getirilen küçük bir çocuğu canlandırdığımız Inside’da kendimizi çok korkunç deneylerin yapıldığı bir cehennemde buluyoruz. Sistemin insanları tekdüzeleştirmeye çalışmasına şahit olup buradan kaçmaya çalışıyor ve bunu yaparken harika tasarlanmış bir dünya izliyoruz.

George Orwell’in distopik romanı 1984’teki Büyük Biraderi bildiniz mi? Bu oyunda Büyük Birader sizsiniz. Bir dizi terör saldırısının sorumlularını bulmak için vatandaşların hayatlarını araştırıyor; internetteki bilgilere, kişisel iletişimlere ve özel dosyalara istediğiniz gibi erişebiliyorsunuz. Ancak, yaptığınız şeylerin sonuçları olacağını unutmayın.

Yıl 2027. Dünya 10 yıl boyunca süren bir enerji krizi yaşadı ve tüm ekonomiler çöktü. Artık bir süper güç olmayan ABD, şimdilerde süper güç olan Kuzey Kore işgali altında. ABD’nin alışveriş merkezleri, banliyöleri ve sokakları savaş altında. Biz de bu işgalde ülkesini savunan bir ABD özgürlük savaşçısını oynuyoruz.

İstihbaratın oldukça kritik bir öneme sahip olduğu bir şehirde, Runners isimli bir topluluk bu hassas verileri oradan oraya taşıyorlar. Görünüşte ütopik olan bu cennette bir suç işlendi ve bu suç sizin üstünüze kaldı, kaçmak zorundasınız. Faith adında bir parkurcuyu canlandırdığımız Mirror’s Edge’de sisteme karşı gelirken aynı zamanda onlardan kaçıyoruz.

Oyun dünyasında her iki oyunuyla da devrim yaratmış olan Half-Life serisinin 2. oyununda tekrar o ikonik levyeyi elimize alıyor ve Black Mesa’nın yarattığı diktatörlükten dünyayı kurtarmaya çalışıyoruz. Bu oyunda da her şey, kahramanımız Gordon Freeman’ın elinde.

Böylelikle ufkunuzu genişletecek distopya temalı 10 oyun konulu içeriğimizin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Düşüncelerinizi ve önerilerinizi aşağıdaki yorumlar kısmında belirtmeyi lütfen unutmayın. Ayrıca resmi Telegram kanalımıza buradan abone olabilirsiniz.

Popular Articles

Latest Articles