K­e­ş­k­e­ ­O­s­c­a­r­­ı­ ­K­a­z­a­n­s­a­y­d­ı­ ­d­a­ ­Y­ö­n­e­t­m­e­n­i­ ­S­a­h­n­e­d­e­ ­B­i­z­e­ ­B­i­­ ­S­e­l­a­m­ ­Ç­a­k­s­a­y­d­ı­ ­D­i­y­e­c­e­ğ­i­n­i­z­ ­1­0­ ­Ş­a­h­a­n­e­ ­T­ü­r­k­ ­F­i­l­m­i­

K­e­ş­k­e­ ­O­s­c­a­r­­ı­ ­K­a­z­a­n­s­a­y­d­ı­ ­d­a­ ­Y­ö­n­e­t­m­e­n­i­ ­S­a­h­n­e­d­e­ ­B­i­z­e­ ­B­i­­ ­S­e­l­a­m­ ­Ç­a­k­s­a­y­d­ı­ ­D­i­y­e­c­e­ğ­i­n­i­z­ ­1­0­ ­Ş­a­h­a­n­e­ ­T­ü­r­k­ ­F­i­l­m­i­

Kimseye kızgın değiliz, küsmedik de sana Oscar’cığım; sadece öyle bir geldiler film izlerken bana. Türk filmleri arasında kesin Oscar ödülünü alabilirdi dediğimiz filmlerimiz var arkadaşlar. Harika filmlerimiz ve üstün performanslı oyuncularımız olmasına rağmen bazen diyorum neden bir tane bile Oscar ödülü alamadık?

Deniyoruz aslında; Oscar’a aday adayı gösterilmiş Türk filmlerimiz var ama ödülü kazanabilmek hep başka baharlara kalmış. Halbuki Türk sineması, yıllar içinde alanında önemli gelişmeler kaydetmiş ve kaliteli filmler ortaya koymuştur.

Sinemada gönül bağı kurduğumuz filmlerin başında gelen Metin Erksan’ın filmi Sevmek Zamanı olurdu. Bu film, kültür, gelenek, estetik ve algıyı yeniden ve cesurca yorumlayan, modern ve eski birçok ögeleri bir araya getiren bir film.

Farklı sosyal sınıftan sevgililerin yer aldığı eski Yeşilçam melodramı ile kaderleri mahkûm aşkın bambaşka ve imkânsız bir şekilde bir araya geldiği ve güçlü bir estetik etkisiyle (1960’ların Avrupa sinemasında özellikle hâkim olan estetik anlayışı) sunulduğu bir yapım olarak karşımıza çıkar.

Şimdilerde yenisi çekilen ve yayınlanan Netflix yapımı Aaahh Belinda değil de Müjde Ar’ın oynadığı Atıf Yılmaz’ın yönettiği, orijinali yani ilk çekilenden bahsediyorum. Oscar’a aday olabilecek filmlerden biriydi diyebiliriz.

İşini oldukça ciddiye alan tiyatro oyuncusu Serap’ın hayal ile gerçek arasında gidip gelmesini konu alır ve bu sürreal bir senaryo ile aktarılır. Bence Oscar'ın göz bebeği olurdu bu film.

Peki Zeki Müren’de bizi görecek mi? Bence bu cümle herkesin hayatına dokunuyor. Bir o kadar samimi ve bilinmezlik bir arada. Vizontele, radyodan televizyona geçiş dönemini böyle güzel bir senaryo ile anlatıyor.

Film konusu kısaca, köydeki insanlar televizyonu ilk başta bir "haber kutusu" olarak görse de zamanla televizyonun getirdiği değişimler hayatlarını kökten değiştirir. Film, nostaljik bir havaya sahip olup Türkiye'nin geçmişindeki toplumsal değişimlere dair birçok mesaj vermektedir.

Yazı Tura filmini belki Türkiye’de çok sesini duyamadık ya da unutuldu bilmiyorum ama Türk sinema tarihi için önemli bir yere sahip olabilecek bir film tadında diyebilirim. Film, Türkiye'nin doğusunda bir kasabada geçmektedir ve iki arkadaşın hikayesine odaklanmaktadır. Birisi askerlik görevi için giderken diğeri ise kasabada kalmaktadır.

Film, toplumsal farklılıklar, milliyetçilik, adalet, şiddet gibi birçok konuyu işleyerek, Türkiye'nin geçmişine ve bugüne dair önemli mesajlar vermektedir. Filmdeki oyunculuk performansları, senaryo ve yönetmenin çıkardığı işe bakarsak Oscar ödülü alabilirdi.

Tiyatro fenomeni, yazar, meddah ve sinemacı Ferhan Şensoy'un, gerçek bir olaydan esinlenerek sinemaya aktardığı bu ilginç film, üç yakın arkadaşın talihsiz hayatlarının hikayesini trajikomik bir şekilde anlatmaktadır. Sıradan birer vatandaş olan üç kafadarın yaşamı, içlerinden birinin bir hatası yüzünden tamamen değişecektir.

Her zamanki gibi akıp giden günler artık hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır. Sadece masum bir korku gibi gözüken bu fobisi yüzünden sevdiği arkadaşları ve kendisinin başına gelmeyen kalmaz. Arkadaşlarıyla beraber kendini mahkeme salonlarından, hapishaneye kadar uzanan bir yolculukta bulur.

Evet, klişeler var mı var bu filmde (Oscar ödülü alan filmlerde yok sanki) ancak aile içindeki çatışmalar, bireysel ve toplumsal baskılar, cinsiyet rolleri ve toplumsal normlar müthiş oyuncularla harika resmedilmiş.

Hem absürt hem gerçekçi. Vavien, bence herkesi ters köşe eden Oscar’ı alabilecek bir film. Oscar’dan ödülle dönen Marriage Story filmi ile kesin yarışırdı.

Tabii ki Nuri Bilge Ceylan (NBC) filmi olmadan da olmazdı. Favorim Bir Zamanlar Anadolu’da. Film, bir cinayet soruşturmasını konu alır ve Anadolu'nun uzak bir bölgesinde bir grup polisin, bir savcının ve bir doktorun, bir gece boyunca bir şüphelinin cesedini arama sürecini anlatır.

Bu arama sırasında ekip, Anadolu'nun doğal güzellikleri içinde derin bir felsefi sorgulamaya girişir ve hayatın anlamı, insan doğası, ölüm ve yaşam gibi temel konular üzerinedir diyebiliriz. Film, Türk sinemasının önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir ve uluslararası film festivallerinde birçok ödül kazanmıştır.

Oscar ödülüne aday adayı olarak gösterilmiş filmlerden biri. Film, beş genç kız kardeşin, Anadolu'nun kırsal kesiminde, ataerkil bir toplumda büyüme hikayesini anlatır. Geleneksel değerlerle çatışan genç kızların maruz kaldığı baskı, zorbalık ve taciz gibi konuları işler.

Film, kadınların özgürlüğüne ve toplumsal cinsiyet rollerine dair güçlü bir mesaj verir. Oscar’a aday gösterilen 2010 yapımı İçimdeki Yangın (Incendies) tadında feminist ve cesur filmlerden biri.

Bu filmin hikayesi herkese dokunuyor. Karakterlerin her birinin hikayesi ve hatta yalnızlığı sizi alıp sürüklüyor ve kendi hayatınıza dokunmanızı sağlıyor, adeta ayna oluyor. Özetle konusu, hayatın zorluğu ve insanın kendini bulma sürecine odaklanan duygusal bir drama diyebiliriz.

Film, bir dizi farklı karakterin hayatındaki zorlukları ele alırken, hayatta kalmak için verdikleri mücadeleyi anlatır. Filmde, insanların kendi hayatlarındaki problemlerle mücadele ederken, birbirlerine verdikleri destek ve umut mesajları vurgulanır.

Son olarak Kurak Günler filmini de bu listeye koyalım. Bu filmi izlerken Bir Zamanlar Anadolu’da etkileri görüyorum. Sanki karakterler bu filmde Bir Zamanlar Anadolu'daki savcının geçmişe dönmüş hali gibi. Sanki savcının gençliği bu filmde anlatılıyor gibi.

Filmin konusu özetle, yeni savcı olan Emre’nin Yanıklar kasabasına tayini çıkması ve ona karşı çıkan seslerin arasında var olma halini konu alır. Ancak film, Emre üzerinden toplumsal gerçekliğe ve gerçeklerle yüzleşmeye ayna tutar.

Sonuç olarak, kült, klasik, hatta 'sinema efsanesi' olarak tanımlanan nice yapımlar; gösterime girdikleri yıllarda Oscar ödülünü kazanamadı, bazen kıymeti sonradan anlaşıldı bazen de kıymetini bilenler filmi hatırladı. Türk filmleri arasında Oscar’a aday adayı gösterilmiş birçok önemli filmlerimiz var. Umarız bir gün hayaller gerçek olur ve ödül alırız.

Bir film, Oscar adayı olmak için Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nin belirlediği kriterleri karşılamalıdır. Oscar adaylığına başvurmak için filmin öncelikle Hollywood'da en az bir hafta sinema salonlarında gösterimde olması gerekmektedir.

Ayrıca, filmin en az 40 dakikalık süreye sahip olmalı. (Kısa film ve belgesel gibi istisnai dallar mevcut.) Son olarak, Akademi tarafından belirlenen tarihler arasında vizyona girmiş olmalı (31 Aralık'tan önce) ve 35 veya 70mm film ya da benzer bir dijital formata sahip olması gerekmektedir.

Kendime soruyorum, Oscar’ı bu kadar kıymetli kılan şey nedir diye, sanırım en yakın bulduğum sebeplerden biri sinema endüstrisi haline gelmesi. Yani bir etiket kadar önemli. Her ödül alan film için dolu film mi, bence değil ama yine de Oscar yani Akademi ödülleri, sinema dünyasının en iyilerinin belirlenmesine ve sinema endüstrisindeki kalite ve başarı standartlarının belirlenmesine yön veriyor. İşte bu nedenle önemli olduğunu düşünüyorum.

Yazıyı bitirmeden önce belirtmek isterim ki bu öneriler benim ödül alabileceğine inandığım filmlerdir; yani tamamen subjektiftir. Sonuçta hepimizin bir popisi var. Elbette bu liste çok daha uzun olabilirdi. Listemizde olmasını istediğiniz filmleri yorumlarda paylaşabilirsiniz.

İLGİLİ HABER

Oscar Ödülleri Hakkında Yüzümüze 'Tokat Gibi' Çarpan 8 Detay

İLGİLİ HABER

Oscar'ı Sonuna Kadar Hak Etse de Hala Alamayan 12 Oyuncu

İLGİLİ HABER

Son 12 Yılda En İyi Film Oscar'ını Kazanan 12 Şahane Film Tavsiyesi

Popular Articles

Latest Articles