İlk olarak 1994 yılında rol aldığı ‘Heavenly Creatures’ filmi ile beyaz perdeyle tanışan Kate Winslet, bu rolüyle oldukça dikkat çekmeyi başardı. İlerleyen yıllarda ‘Titanic’ ve ‘Eternal Sunshine of the Spotless Mind’ gibi başarılı filmlerde de rol aldı ve birçok önemli ödülün sahibi oldu.
Kate Winslet filmleri ile her zaman dikkat çeken ve aranan bir oyuncu olmayı başarmıştır ve bundan dolayı, son yıllardaki başarılı yapımların tümünde rol almıştır. Lafı daha fazla uzatmadan, Peter Jackson, James Cameron ve Danny Boyle gibi ünlü yönetmenlerle çalışan Kate Winslet’in en iyi filmlerini inceleyelim.
Carnage, ünlü yönetmen Roman Polanski’nin 2011 yılında, Yasmina Reza’nın ‘God of Carnage’ adlı tiyatro oyunundan esinlenerek çektiği bir filmdir. Film, iki küçük çocuğun oynadığı esnada tartışmaları sonucu, iki çocuğun anne ve babalarının bir araya gelmesini konu almaktadır. Ancak, bu buluşma düşünüldüğü gibi sakin ve uzlaşmacı bir şekilde geçmez. En sonunda, işler iyice karışır ve herkesin birbirinden sakladığı şeyler ortaya çıkar. Filmin oyuncu kadrosunda, Jodie Foster, John C. Reilly, Kate Winslet ve Christoph Waltz gibi ünlü oyncular yer almaktadır.
Ammonite, Francis Lee tarafından yazılıp yönetilen ve başrollerinde Kate Winslet ve Saoirse Ronan’ın yer aldığı bir dram filmidir. 1840’lı yıllarda İngiltere’de geçen film, fosil avcısı Mary Anning’in hikayesini ele alamaktadır. Mary Anning’in hayatının belirli bir dönemini konu alan film, onun hayatında büyük etkiler yaratan Charlotte Murchison ile hikayelerini ele almaktadır. Marry Anning ve Charlotte Murchison arasındaki ilişkiyi anlatan filmin başrollerinde Kate Winslet ve Saoirse Ronan yer almaktadır.
William Shakespeare’nin en ünlü ve en çok oynanan oyunlarından biri olan Hamlet, 1996 yılında yönetmen Kenneth Branagh tarafından, beyaz perdeye uyarlanmıştır. Film, babasını öldüren amcasından intikam almaya çalışan ve bunun sonunda başaran Danimarka Prensi’nin hikayelerini anlatmaktadır. Filmin senaryosu, Shakespeare’in oyununun metni esas alınarak yazılmıştır.
Jane Austen’in aynı adlı romanının bir uyarlaması olan Sense and Sensibility, 1995 yılında yönetmen Ang Lee tarafından çekilmiştir. 19. yüzyıl İngiltere’sinde geçen film, iki kız kardeşin yaşadıklarını anlatmaktadır. Elinor ve Marianne Dashwood adındaki bu iki kız kardeş, babalarını ölümünden sonra, mal varlıklarını kaybetmeleri sonucu, maddi ve manevi olarak çok zor bir durumda kalırlar. Mütevazı bir eve taşınan kız kardeşler, yeni hayat şartlarına zor da olsa alışmaya çalışır.
Heavenly Creatures, 1994 yılında yönetmenliğini Peter Jackson’ın yapığı bir drama filmidir. 1950’l yılların İngiltere’sinde geçen film, Pauline Parker ve Juliet Hulme adlı iki genç kızın hikayesini ele almaktadır. Çok farklı fantezilere sahip olan bu iki genç kız, ailelerinin aralarındaki ilişkiyi onaylamadıkları gerekçesiyle, ayrılmak zorunda kalırlar. Aileleri taraafından bir türlü anlayışla karşılanmayan kızlar, zaman geçtikçe bir aşk yaşamaya başlarlar.
2015 yılında yönetmenliğini Danny Boyle’un yaptığı, Apple’ın kurucusu olan Steve Jobs’un hayatını anlatan biyografik drama türünde bir filmdir. Film, Steve Jobs’un hayatının en önemli dönemlerini anlatmaktadır. Filmin oyuncu kadrosunda, Michael Fassbender, Kate Winslet ve Seth Rogen gibi önemli isimler yer almaktadır.
1997 yılında yönetmenliğini James Cameron’un yaptığı film, 1912 yılında gerçekleşen Titanic gemisinin batışını, farklı bir tarzla anlatmaktadır. Titanic gemisi ile bir yolculuğa çıkan Jack ile oldukça zengin bir genç kız olan Rose’un şans eseri tanıştıktan sonra yaşadıkları ele alınıyor. Toplam 14 dalda Oscar adayı olan film, bunlardan 11 tanesini kazanmayı başarmıştır.
2006 yılında Todd Field’ın yönetmenliğinde çekilen film, Tom Perrotta’nın aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Little Children, belli insanların parklar, havuzlar ve benzeri yerlerde, hayatlarının şaşırtıcı bir şekilde kesişmesini ele alıyor. Kate Winslet, bu film ile Altın Küre, Oscar ve BAFTA Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu adaylığı kazanmıştır.
Richard Yates’in aynı adlı romanından uyarlanan Revolutionary Road, Sam Mendes tarafından çekilmiştir. 1950’lerin sonlarında, New York’ta yaşayan Frank ve April çiftinin hikayesi anlatılmaktadır. Önceden oldukça romantik bir ilişkileri varken, zamanla ilişkileri oldukça sıradan hale gelmeye başlar ve sorunlar ortaya çıkar.
2004 yapımı bir Amerikan filmi olan Eternal Sunshine of the Spotless Mind’in yönetmenliğini Michel Gondry yapmıştır. Bir kumsalda tanışan Clementine ve Joel’in yaşadıkları ele alınmaktadır. İlk başlarda çok mutlu bir ilişkileri olsa da, zamanla çeşitli sorunlar ortaya çıkar ve ayrılırlar. Joel, Clementine ile yaşadıkları ilişkiye dair tüm anıları, tıbbi bir müdahele ile sildirir. Bunu duyan Joel oldukça üzülür ve aynı işlemi kendi üstünde de uygulatmak ister.
Film, II. Dünya Savaşı sonrası Almanya'da geçen bir aşk hikayesini konu almaktadır. Tesadüfen tanışan Hanna Schmitz ve Michael'in gizlilik içerisinde yürüttükleri çok güzel bir ilişkileri vardır. Fakat, Schmitz'in bir anda ortadan kaybolması ile ilişki son bulur. Aradan uzun bir zaman geçmiştir ve bu ikilinin yolları bir mahkeme'de tekrar kesişir ve mahkeme süresi boyunca, ikili ile ilgili önemli sırlar ortaya dökülmeye başlar.