Ç­i­n­­d­e­,­ ­İ­n­s­a­n­l­ı­ğ­ı­n­ ­B­a­ş­l­a­d­ı­ğ­ı­ ­Y­e­r­i­ ­S­o­r­g­u­l­a­m­a­m­ı­z­a­ ­S­e­b­e­p­ ­O­l­a­n­ ­B­i­r­ ­K­a­f­a­t­a­s­ı­ ­B­u­l­u­n­d­u­!­

Arkeologların bulduğu kalıntılar bizleri evrim teorisinin gerçek olduğu gerçeğiyle yüz yüze getiriyor. Dünyanın dört bir köşesinde bulunan kalıntılar, canlı yaşamının nasıl oluştuğu ile ilgili büyük fikirler veriyor. Yine de buna teori dememizin bir sebebi var. Evrim teorisi gibi bilimsel buluşlar bize yeni bulgular bulsa da gelecekte sorgulanabilir buluşlardır. Örneğin yeni bulunan bir kafatası, evrim teorisindeki bulguları yeni bir yöne çevirdi.

Dali kafatası olarak da bilinen Homo Sapiens’in bilinen en eski kalıntılarına çok benzeyen yaklaşık 260.000 yaşında bir kafatası keşfedildi. Sorun kafatasının olması değil, bu kafatasının bulunduğu yer. Arkeologlar, Fas’ta bulunması beklenen kalıntılar keşfettiler, tek fark bu kalıntıların Çin’in Kuzeybatısındaki Shaanxi bölgesinde bulunması. Bu durum, türümüzün Afrika’da yaşayan kabilelerle başladığı düşüncesini önemli ölçüde değiştiriyor.

Bu yeni bulgular ilk Homo Sapiens’lerin Afrika’da yaşamaya başladığı sorusunu yeniden gündeme getirdi. New Scientist’e göre, “Biz sadece Faslı kafatasları değil Dali kafatasını bulsaydık, tüm modern insanları Afrika’da evrimleştiğine inanmak mantıklı olurdu, fakat benzerlikler, ilk modern insanların dünyanın diğer bölgelerinden genetik olarak izole edilmiş olabileceğini gösteriyor” dedi.

Bu yeni bulgu, insanlığın ilk tohumlarının Afrika’da başladığı sorusunu bir nevi yalanlıyor. Ortaya çıkan bilgiler, yaşamın Asya’da başladığı ve Doğu Asya’dan Afrika’ya uzandığını öngörüyor. Bu durum evrim teorisini çürütmüyor, ancak uzun süredir Afrika üzerinden kurulan sistemin daha farklı olduğunu gösteriyor.