Y­a­ş­a­d­ı­ğ­ı­m­ı­z­ ­S­o­n­ ­1­ ­Y­ı­l­a­ ­İ­n­a­t­:­ ­İ­z­l­e­r­k­e­n­ ­İ­ç­i­n­i­z­i­ ­M­u­t­l­u­l­u­k­l­a­ ­D­o­l­d­u­r­a­c­a­k­ ­1­0­ ­F­i­l­m­ ­T­a­v­s­i­y­e­s­i­

Y­a­ş­a­d­ı­ğ­ı­m­ı­z­ ­S­o­n­ ­1­ ­Y­ı­l­a­ ­İ­n­a­t­:­ ­İ­z­l­e­r­k­e­n­ ­İ­ç­i­n­i­z­i­ ­M­u­t­l­u­l­u­k­l­a­ ­D­o­l­d­u­r­a­c­a­k­ ­1­0­ ­F­i­l­m­ ­T­a­v­s­i­y­e­s­i­

Günümüzde, ülkemizde ve dünyamızda neredeyse her gün kötü bir habere uyanıyoruz. Ülkelerin birbiriyle savaştığı, iklim krizlerinin meydana geldiği ve koronavirüsün tüm dünyayı sardığı dünyamızda, insanların bütün bunları unutup 2 saat de olsa mutlu olmaya ihtiyacı var. Bütün bu global sorunların dışında, işinizde olumsuz bir gün yaşamış olabilirsiniz ya da belki sadece modunuz düşüktür. Böyle zamanlarda izleyiciyi mutlu eden bir film izlemek modunuzu yükseltip sizi biraz olsun gülümsetebilir.

Biz de tam olarak sizi mutlu etmek için izlerken hayatın olumsuz yanlarını unutacağınız, karakterlerle bağ kuracağınız ve televizyonunuzu ya da bilgisayarınızı yüzünüzde bir tebessümle kapatacağınız filmlerleri listeledik. Umarız aşağıdaki filmler bizim olduğu gibi sizin de içinizi ısıtır. Şimdiden iyi seyirler!

Tom Hanks’in başrol olarak oynadığı karakteri Forrest Gump, zihinsel bir sorunu olmayan fakat düşük IQ’lu bir çocuk. Filmde, bacaklarında yürümesini engelleyecek bir hastalığı olan Forrest Gump’ın çocukluğunda ve yetişkinliğinde yaşadığı zorlukları izliyoruz. Çocukluktan yetişkinliğe sürecini izlediğimiz bu film 1950’lerden 1970’in sonlarına gelen bir süre zarfında gerçekleşiyor. Bu tarih aralığında Amerika’da gerçekleşen tüm olayları yaşıyor ve bir şekilde hepsinden sağ bir şekilde ayrılıyor. Filmlerde gördüğümüz savaşların, ekonomik krizlerin gerçekleştiği bu dönemi Forrest Gump’ın gözünden izlemek içinizi ısıtacak.

Up, büyük küçük demeden izleyen herkesi kendine hayran edecek hikayeye sahip bir animasyon. Karakterlerin gelişimi, sorunları ve takıntıları sayesinde karakterlerin gerçekten var olduğuna inanabilirsiniz. Her ne kadar bir animasyon filmi olsa da, Hayao Miyazaki’nin çizdiği karakterler filmi çocuk filmi çizgisinden çıkarıyor. Her ne kadar gıcık bir ihtiyarla heyecanlı bir çocuğun hikayesini anlatsa da, aralarındaki tatlı ilişkinin gelişimi ve sona doğru birbirlerine olan bağlılığı insana endorfin salgılatıyor.

Oldukça gerçekçi bir hikaye olan Little Miss Sunshine’da kimsenin kusursuz olmadığı bir ailenin hikayesini izliyoruz. Bütün aile küçük kızlarının “kazanamayacağını düşündükleri” bir güzellik yarışmasına giderken yolda yaşadıklarını izlediğimiz film bazen ağlatıyor bazen güldürüyor. Eski bir minibüslü ülkenin bir ucundan diğer ucuna seyahate çıkan aileyi konu alan Little Miss Sunshine, tüm zıtlıklara ve olumsuzluklara rağmen bir ailenin birbirine nasıl kenetlenebileceğini anlatıyor. Müzikleri, renkleri ve içinizi ısıtacak konusuyla bu filmi kesinlikle öneriyoruz.

Ailesinin ölümünden sonra teyzesi ve teyzesinin ailesiyle yaşamaya başlayan bir çocuğun hikayesinin anlatıldığı Harry Potter, 7’den 70’e izlenebilir bir film. Özellikle 90’lar ve 2000’ler nesillerinin çocukluklarını geçirdikleri bu seri, karakterlerinin birbirleriyle ilişkileri ve bağlılıkları açısından içinizi ısıtacak. Daha önceden tüm seriyi izlediyseniz açıp herhangi bir bölümünü izleyip mutlu olabilirsiniz. Efsanevi film serisini daha önce izlemediyseniz Felsefe Taşı’ndan başlayarak hemen şimdi izlemenizi öneririz.

School of Rock’ta başarısız bir rock grubu üyesi Dewey Finn (Jack Black) yaptığı aşırı sahne şovları yüzünden gruptan atılıyor. Başarılı bir müzik öğretmeni olan kardeşi ve kardeşinin eşinin evinde kalan Finn, bir gün bir telefon vasıtasıyla, kardeşiymiş gibi özel bir okulda müzik öğretmenliğine başlıyor. Öğrencileri ve Finn arasındaki diyalogların ve bağın git gide arttığı bu filmde rock müziğin tarihi hakkında da birçok şey öğrenebilirsiniz.

Kameraların karşısında samimi ve eğlenceli yüzüyle izleyenleri sevdiren hava durumu spikeri Phil Connors aslında kendini beğenmiş ve kibirli bir insan. Bir gün Connors, Groundhog Day kutlamaları için hiç sevmediği kırsal yaşamın sürdürüldüğü Pensilvanya’nın kasabalarından birine gönderilir. Bir günlüğüne kırsal hayata katlanmak zorunda olan Phil, kasabada bir zaman döngüsüne yakalanır ve o nefret ettiği günü tekrar tekrar yaşamak zorunda kalır. Koronavirüs nedeniyle çoğumuz çoğu zaman aynı günü yaşadığımızı söylesek de Connors için işler bizimkinden biraz daha zor.

Yamaç paraşütü yaparken geçirdiği bir kaza yüzünden felç olup boyundan aşağısını kullanamaz hale gelen zengin iş adamı Philippe, kendisi için bir yardımcı ararken Driss ile karşılaşır. Normal şartlar altında asla bir araya gelemeyecek olan ikili, iyisiyle kötüsüyle hayatın tadını birlikte çıkarmaya başlarlar. 7 gün 24 saat birlikte olan ikilinin arasında bir süre sonra kültür ve sınıf farklılıkları kalkar. İzleyicisine oldukça gerçekçi bir hikaye anlatan bu filmde kendiniz ve çevrenizden bir şeyler görmeniz oldukça olası.

Gerçek bir hikayeden esinlenen Pursuit of Happyness, ailesinin yoksulluğa sürüklenmesini engellemeye çalışan çalışkan bir baba olan Chris Gardner’ın çabalarını anlatıyor. Gardner’ın inişli çıkışlı kariyerinde neredeyse ölüm kalım mücadelesine dönüşen para kazanma çabası izleyiciye kendini hayran bıraktırıyor. Film, Amerikan Rüyasını görmeye alışkın olmadığımız bir perspektif ile ele alıyor. Kurumsal ırkçılık, ekonomik istikrarsızlık gibi faktörlerle bol bol karşılaştığımız filmin merkezinde ise baba ve oğul arasındaki ilişki var.

90’lı yılların en iyi çocuk filmlerinden biri olarak anılan Jumanji, izleyicilerine oldukça sıradığı ve yaratıcı bir hikaye anlatıyor. Büyük bir ayakkabı fabrikasına sahip olan oldukça varlıklı bir ailenin çocuğu Alan Parish, bir gün bir şantiyede bir kutu oyunu buluyor. Yakın arkadaşlarından biriyle kutu oyununu oynamaya başladıklarında ise Alan’ın hayatı 360 derece değişiyor. Macera ve aile temasını bol bol gördüğümüz bu film, zamanına göre etkileyici CGI görsellere sahip.

Tüm dadıları kaçıracak kadar yaramaz olan tam 7 çocuk babası Mr. Brown çok çaresiz bir adam olarak çıkıyor karşımıza. Çocuklarının kasabadaki tüm dadıları evden kaçırmaları sebebiyle dadı bulamayan baba bir gün gazetede bir ilan görür ve Nanny McPhee ile tanışır. Sihirli ve fazlasıyla disiplinli olan dadı ve 7 yaramaz çocuk arasındaki çekişmeyi izlediğimi bu film Viktoryen unsurlarına sahip bir yapım.

Filmde oynayan çoğu çocuk aktörün günümüzde hala aktif olarak farklı tür filmlerde oynaması, Nanny McPhee’nin oyuncu kadrosunun kalitesi hakkında bir ipucu sunuyor. İşin içinde annelerini kaybetmiş 7 çocuk olunca da aslında komediden çok oluşabilecek dramı da tahmin edebiliyorsunuzdur. Sonuyla çoğu izleyiciyi mutluluktan ve biraz da hüzünden ağlatan bu film mutsuz olduğunuz zamanlarda kesinlikle izlemeniz gereken bir film.

Böylece izlendiğinde insanı mutlu eden filmler listemizin sonuna geldik. Bizim unuttuğumuz ya da sizin aklınıza gelen başka filmler varsa yorumlarda belirtebilirsiniz!

Popular Articles

Latest Articles