Hamile aktris Sharon Tate ve başka Hollywood yıldızlarını vahşi bir şekilde öldürmesi ile inandığı değerler, olayları daha da tuhaf hâle sokuyordu. Kendisinin yeni Mesih olduğuna ve bir nükleer saldırıdan sonra onun ve takipçilerinin çölün altındaki gizli bir dünyada saklanarak kurtulacaklarına inanıyordu.
Hazırsanız; bu ürkütücü adamın geleceğini şekillendirmede rol oynayan erken yaşamına, işlediği suçlara, tarikatına, aldığı cezaya ve ölümünün nasıl olduğuna birlikte daha yakından bakalım.
12 Kasım 1934 tarihinde Amerika’nın Ohio eyaletinde Milles Maddox adıyla dünyaya gelen Manson’ın doğumu bir trajediydi. Kendisi, 16 yaşındaki seks işçisi bir kadın olan Kathleen Maddox isimli bir kadının çocuğuydu.
Charles, 12 yaşında bir erkek okuluna yerleştirilmişti. Annesinin yanına dönme girişimleri reddedilmişti ve kısa süre sonra sokaklarda yaşayıp dokuz yaşından itibaren küçük suçlarla geçinmeye başlamıştı.
Neredeyse 20 yıl boyunca küçük hırsızlıklar, silahlı soygunlar ve araba hırsızlığı gibi suçlardan dolayı ıslahevlerine ve hapishanelere girip çıktı. 21 Mart 1967 tarihinde hapisten çıktığında ise San Francisco’ya taşındı.
Burada, şehrin bohem gençlik kültüründen küçük ama sadık bir takipçi grubunu kendine çekti. "The Family” adındaki bu grup, Manson'ın alışılmadık bir yaşam tarzına, LSD ve sihirli mantarlar gibi halüsinojenik ilaçların kullanımına olan tutkusunu paylaşan yaklaşık 100 takipçiden oluşuyordu.
Manson ve takipçileri en sonunda, San Francisco'dan San Fernando Vadisi'ndeki terk edilmiş bir çiftliğe taşındı. Liderin İsa olduğu iddialarına ve bir ırk savaşı kehanetlerine sorgusuz sualsiz inanmaya başlamışlardı. Manson, Amerika Birleşik Devletleri'ni harap edecek ve tarikatı baskın bir güç konumunda bırakacak kıyamet benzeri bir ırk savaşının geleceğini söylüyordu.
1968’de; kendini bilim kurgu ile okültizm (din ve bilimin kapsamı dışındaki doğaüstü inançlar ve uygulamalar) ve sınır psikolojisinden aldığı eksantrik dini öğretilerini incelemeye ve uygulamaya adamış bir cemaat olmuşlardı.
Tahminlere göre, yaklaşık 35 kişiyi öldürdükleri düşünülüyor fakat davalarının çoğu, kısmen delil yetersizliğinden dolayı yargıya taşınamadı. En ünlü kurbanları ise, Los Angeles'taki evinde üç misafiriyle birlikte öldürülen film yönetmeni Roman Polanski'nin eşi aktris Sharon Tate’di.
Manson'ın patolojik egosu, deliliği ve kıyamete olan inancı yüzünden arkalarında bir yıkım bırakmışlardı. “Kehanet” niteliğinde görülen vizyonları; ırk savaşının bir “siyah” zaferiyle sonuçlanacağına ve tarikat üyeleriyle birlikte gezegeni yönetme deneyimine sahip olmayacakları için siyah topluluğa akıl hocalığı yapmak zorunda kalacağına dair bir inancı içeriyordu.
Tarikat lideri; takipçilerine, ırk savaşından faydalanmak için savaşı başlatmalarına yardım etmeleri gerektiğini söylemişti ve cinayetler bu şekilde işlenmeye başlamıştı.
Neden ünlüleri öldürmek istedikleri sorulduğunda ise dünyayı şoke edecek ve dikkatleri üzerine çekmelerini sağlayacak cinayetler işlemek gerektiğini söylediler.
25 Ocak 1971'de Manson, Tate-LaBianca kurbanlarının ölümlerini yönetmekten birinci derece cinayetten suçlu bulundu.
Ölüm cezasına çarptırıldı ancak Kaliforniya Yüksek Mahkemesi, 1972'den önceki tüm ölüm cezalarını geçersiz kıldıktan sonra bu otomatik olarak müebbet hapse çevrildi. Böylece, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı ve sonraki kırk yılını parmaklıklar ardında geçirdi.
Katil tarikat lideri öldüğünde, işlediği suçlardan dolayı 40 yılı aşkın süredir cezaevindeydi. Hayatını kaybedince 20. yüzyılın en kötü şöhretli suçlularından biri de tarihin tozlu sayfalarına gömüldü.
Filmler ve belgeseller:
Kitaplar:
Bir Tarikat Liderinin Yalanlarına Kanıp Zehir İçen 918 İnsanın Korkunç Sonu: Jonestown Katliamı
Nike Ayakkabı Giyen 39 Kişinin Toplu Bir Şekilde İntihar Ettiği Tüyler Ürpertici Heaven's Gate Olayı