M­a­r­m­a­r­a­ ­D­e­n­i­z­i­­n­e­ ­Ç­a­k­ı­l­ı­p­ ­4­2­ ­K­i­ş­i­y­e­ ­M­e­z­a­r­ ­O­l­a­n­ ­T­ü­r­k­ ­H­a­v­a­ ­Y­o­l­l­a­r­ı­ ­U­ç­a­ğ­ı­n­ı­n­ ­T­r­a­j­i­k­ ­Ö­y­k­ü­s­ü­

M­a­r­m­a­r­a­ ­D­e­n­i­z­i­­n­e­ ­Ç­a­k­ı­l­ı­p­ ­4­2­ ­K­i­ş­i­y­e­ ­M­e­z­a­r­ ­O­l­a­n­ ­T­ü­r­k­ ­H­a­v­a­ ­Y­o­l­l­a­r­ı­ ­U­ç­a­ğ­ı­n­ı­n­ ­T­r­a­j­i­k­ ­Ö­y­k­ü­s­ü­

30 Ocak 1975’te, Türk Hava Yolları’na ait F-28 tipi TK 345 sefer sayılı ‘Bursa’ isimli uçak, sebebi hiçbir zaman çözülemeyecek olan bir trajedinin başrol oyuncusu oldu.

Yurt içinde gittiği seferin sonuna yaklaşa uçak, inişe hazırlandığı anda ortadan kaybolmuştu. Arama çalışmaları sonucunda Bursa'nın Marmara Denizi'ne çakıldığı anlaşıldı. 42 kişinin hayatını kaybettiği bu kaza, üzerinden tam 48 sene geçmesine rağmen hala aydınlatılamadı.

Uçak, İzmir-İstanbul seferini yapmak için İzmir pistinden havalandı. Sorunsuz geçen 45 dakikalık bir yolculuğun ardından, İstanbul Atatürk Havalimanı’na iniş için hazırlıklar başladı. Pilotların iniş için izin aldıkları ve piste iyice yaklaştıkları anda, havalimanında aniden elektrikler kesildi. 

Kesilen elektrik yüzünden, pilotlar piste teker koymak üzereyken inişi iptal ettiler. Bu sırada pisti tam olarak göremediklerini kuleye bildirdiler. Kuleden belirli bir irtifaya yükselmek için izin alan uçuş ekibi, havada bir tur daha atmak için yükseldi. İniş tekrarlanacaktı.

Kule, havada tur atmaya devam eden TK 345 sayılı uçağa, pistin iniş yapmaya uygun hale geldiğini bildirdi. Uçağın pilotları, havaalanından biraz uzaklaşmışlardı.

Işıkların tekrar yanması ile operasyonları yürütmeye başlayan kule yetkilileri, havada tur atmakta olan “Bursa” uçağına pistte kalkış için izin bekleyen başka bir uçak olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Bursa'nın pilotları, hemen iniş gerçekleştiremeyeceklerini, Marmara Denizi’nin üzerinden dönüp geleceklerini söylediler.

Pan-Am uçağı havalandıktan sonra, kule görevlileri, piste yaklaştığını tahmin ettikleri Bursa isimli uçağa dönüş yaptılar.

Kuleden yapılan çağrılara yanıt vermeyen pilotlarla iletişim kurulamıyordu. Havaalanına çok yakın olduğu tahmin edilen uçak, hiçbir şekilde ortalıkta gözükmüyordu. Uçağa dair hiçbir ışığın görülememesi ve uçakla herhangi bir iletişim kurulamaması üzerine “alarm” moduna geçildi. 

Kuleden gelen haberler dahilinde, uçağın düşmüş olma ihtimali her geçen saniye artıyordu. O gün hava şartları oldukça kötüydü. Zaman hızla geçiyordu ancak uçak ile ilgili herhangi bir işarete rastlanamıyordu. Maalesef sonunda kötü haber geldi. 

Arama kurtarma çalışmaları acilen başlatıldı ancak hava şartları o kadar kötüydü ki gemiler demir atsalar bile sabit şekilde duramıyorlardı. Buna rağmen, helikopterler, deniz araçları ve dalgıçlarla birlikte arama kurtarma çalışmalarına devam edilmeye çalışıldı.

Dalgalar o kadar kuvvetliydi ki dalgıçlardan biri, son anda ölümden kurtarıldı. Deniz kuvvetlerinin Ambarlı açıklarında yaptıkları arama çalışmalarından da hiçbir sonuç alınamadı. 

Marmara Denizi’ne düşen F-28 tipi THY uçağı, geriye sadece cevaplanmayı bekleyen sorular bıraktı. Aradan 48 yıl geçmesine rağmen, ne uçağın kara kutusuna ne de yolcuların bedenlerine ulaşılabildi. Yapılan sonar taramalar sonrasında, uçağın enkazının tam olarak nerede olduğu belirlendi.

Kazadan yıllar sonra balıkçıların ağlarına düşen uçağa ait bazı parçalar takıldı. Kazada hayatını kaybeden iki yolcunun bedenleri ise farklı iki noktada kıyıya vurdu.  

Kazaya neyin sebep olduğu hala gizemini koruyor. O gün TK 345 sayılı uçakta, bazı güçlü şirketlerin yöneticilerinin yolculuk ediyor olması farklı komplo teorilerinin türemesine neden oluyor. Uçak kazalarının çözülebilmesini sağlayan, teknik ekipmanların hiçbirine ulaşılmaması nedeni ile ortaya atılan iddiaların gerçekle bir ilgisinin olup olmadığı bilinmiyor. 

Bu olay, Marmara Denizi’nde gizemli bir şekilde sulara gömülen Fokker F-28 tipi uçağın ilk felaketi değildi. THY envanterinde 5 adet bulunan uçağın ilk ikisi İzmir ve Ankara’da düşmüştü. Marmara Denizi felaketi, F-28'in karıştığı 3. kazaydı. Bu olaydan sonra kalan iki uçak, operasyondan alındı ve farklı şirketlere satıldı.

Kazada ölenlerin yakınları, sevdiklerinin cesetlerinin çıkarılamaması nedeni ile bir anıt mezar yapılması talebinde bulundular. Acılı aileler, her sene 30 Ocak tarihinde uçağın düştüğü deniz kıyısına giderek sevdiklerinin anısına çiçek bırakıyorlar. Biz de bu vesile ile kazada hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı diliyoruz.

İLGİLİ HABER

121 Yolcunun, Daha Uçak Düşmeden Havada Bilincini Kaybettiği Akılalmaz Uçak Kazası

İLGİLİ HABER

Türk Havacılık Tarihinin En Büyük Felaketlerinden: Ankara'da İki Uçağın Havada Çarpışmasıyla 120 Kişinin Öldüğü Ulus Faciası

İLGİLİ HABER

Türk Havacılık Tarihinin En Büyük Facialarından: "Arılar"dan Dolayı Okyanusa Düşerek 189 Kişiye Mezar Olan Yolcu Uçağı

İLGİLİ HABER

Şımarık Bir Pilot Çocuğu Yüzünden Onlarca İnsanın Öldüğü Uçak Kazasının Trajik Hikayesi

Popular Articles

Latest Articles