K­o­r­k­u­ ­S­i­n­e­m­a­s­ı­ ­T­a­r­i­h­i­n­e­ ­G­e­ç­m­e­k­ ­İ­s­t­e­r­k­e­n­ ­K­o­m­e­d­i­y­e­ ­D­ö­n­e­n­ ­1­9­7­4­ ­Y­a­p­ı­m­l­ı­ ­T­ü­r­k­ ­F­i­l­m­i­:­ ­Ş­e­y­t­a­n­

Hollywood sineması, dünya sinemasının en popüler filmlerini üreten bir fabrika gibi çalışıyor. Yıllar içerisinde çekilen filmler, dünyanın her yerinde kültürel olarak uygun içeriklere sahipler. Bu durum özellikle korku sinemasındaki anlayışın değişmesiyle kanıtlanabilir. Eskiden bir Hollywood korku tarzı olan, insanların içine kaçan ruhani varlıkların konu alındığı filmler popülerdi. Sonra bir papaz gelir, kutsal su ile kurbanı kutsar ve hayatını kurtarırdı. Bu hikaye zinciri artık hepimizi baydı. Ayrıca papaz, haç, kutsal su gibi etmenler dünyanın her yerinde kabul görmüyordu.

The Exorcist, 1973 yılında yukarıda bahsettiğimiz türün ilk örneklerinden birisiydi. Bugün onun gittiği yoldan giden, kültürel olarak ülkemize uyarlanmış Dabbe’si Sicci’ni pek çok şey var (Şey evet). Küresel olarak da çok fazla Exorcist çakması mevcut. Hatta sırf bu konsept ile dalga geçen yerli filmler de var. Peki ya size The Exorcist’ten tam 1 yıl sonra çıkan Şeytan isimli yerli bir uyarlama olduğunu söylesek? Üstelik komedi değil, korku türünde. 

()

Susuz Yaz gibi kült bir Yeşilçam filminin yönetmeni olan Metin Erksan'ın yönettiği Şeytan, elbette beklenen başarıya ulaşamadı ve unutuldu. Yine de yapımda emeği geçen herkesi anmak, şimdi güldürse de zamanında korkuttuğunu hatırlamak gerekiyor. Türk sinema tarihinde buna benzer çok fazla örneğin bulunduğunu hepimiz biliyoruz.