T­o­y­o­t­a­,­ ­U­b­e­r­ ­K­a­z­a­s­ı­ ­S­o­n­r­a­s­ı­ ­O­t­o­n­o­m­ ­S­ü­r­ü­ş­ ­T­e­s­t­l­e­r­i­n­i­ ­A­s­k­ı­y­a­ ­A­l­d­ı­

Bildiğiniz üzere otonom araç kazasında elde edilen bulgular neticesinde; otonom sistemi suçlu bulunmamıştı. Hatta, olayın otonom ve içerisindeki güvenlik sürücüsünün tepki verebileceği bir süreye oranla çok daha hızlı geliştiği kararı alınmıştı. Fakat, konu bir insan hayatı olduğu için ‘duygusal bir karar’ diyebileceğimiz bir şekilde, belirsiz bir süreliğine otonom testlerini askıya alan Toyata, bu anlamlı tavrıyla şirket imajını oldukça güçlendirdi.

Toyota sözcüsü Brian Lyons, "Bu kazanın otonom otomobil endüstrisini nasıl etkileyeceğini, bu endüstiriye finansal açıdan değer kaybettirip kaybettirmeyeceğini tahmin edemiyoruz. Fakat, bu elim kazanın sebepleri tam olarak saptanana kadar otonom teknolojisini kullanmak konusunda haklı bir tereddüt ve üzüntü içerisindeyiz." açıklamasını yaparak gerçekleşen kazaya karşı Toyota’nın duruşunu net olarak tasvir etti.

Tüm bu açıklamalar bir yana; Toyota uzun süredir ‘Chauffeur’ (otonom teknolojisi) üzerinde çalıştığı kadar; ‘Guardian’ adını verdiği, sürücü hatalarına karşı koruma amacıyla geliştirilen teknoloji üzerinde de bir çok çalışma yapmış ve iki sistemi entegre etmeye çabalamıştı. Umalım ki otonom teknolojisi geliştirilmeye ve kullanılmaya devam ettiği takdirde, bu tür güvenlik çalışmaları da bu elim kaza sonrası popülerlik kazansın ve zamanla bir zorunluluk halini alsın.