Dünya üzerinde yaşam başlayalı yaklaşık olarak 3.5 milyar yıl geçti. Bunca zamandır milyonlarca farklı tür, farklı şartlarda yaşama tutunabilmek için mücadele verir. Felaket, başka türlerin tehdidi gibi etmenler, yaşamın çeşitlenmesine engel olamadı.
Bilim dünyasının kabul ettiği bir gerçek olan evrim teorisi, sadece biz insanları değil, yer yüzünde yaşayan bütün canlı türlerini ilgilendiren bir yapıya sahiptir. Bu nedenle olabildiğince eski fosiller bulmak oldukça önemlidir. Çünkü türlerin kökenini ancak bu şekilde net bir çerçeveye oturtabiliyoruz.
Wisconsin-Madison Üniversitesi'ndeki araştırmacılar tarafından yapılan daha ayrıntılı analiz ve incelemeler sayesinde bilimsel bilgilerin doğruluğunu ölçebilir, yaşamın başlangıcına dair ufuk açıcı bilgiler edinebiliriz.
Paleobiyoloji (fosil biyolojisi) profesörü J. William Schopf ve jeoloji profesörü John W. Valley tarafından yönetilen bir grup araştırmacı, beş farklı bölgeden alınan 11 mikrobik fosil örneğini kamuoyuna duyurdular. Kimyasal yapıları dolayısıyla bu dokuların bir zamanlar yaşayan organizmaların parçaları olduğu anlaşıldı.
Fosilleşmiş mikro-organizmalardan alınan örnekler, daha önce oksijensiz olan gezegenimizde yaşamın oluştuğunu bize gösterecekler.
Diğer yandan bu araştırma, sadece oksijensiz bir dünyada yaşamın nasıl oluştuğuna dair fikir vermekle kalmayacak. Dünya dışındaki farklı gezegenlerde oksijen bulundurmadan atmosfere sahip olan şartlar da var. Mesela Titan, tamamen metan gazının döngüsüne sahip bir gezegen. İşte bu nedenle bulunan fosil kayıtlarının önemi artıyor.
Yapılan keşif ve fosiller üzerine araştırmalar devam ediyor. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda yaşamın kökenine ilişkin eşsiz bilgiler elde edeceğiz.