T­a­r­i­h­e­ ­T­a­n­ı­k­l­ı­k­ ­E­d­e­n­ ­D­ü­n­y­a­n­ı­n­ ­E­n­ ­P­a­h­a­l­ı­ ­E­v­i­ ­S­a­t­ı­ş­a­ ­Ç­ı­k­t­ı­

T­a­r­i­h­e­ ­T­a­n­ı­k­l­ı­k­ ­E­d­e­n­ ­D­ü­n­y­a­n­ı­n­ ­E­n­ ­P­a­h­a­l­ı­ ­E­v­i­ ­S­a­t­ı­ş­a­ ­Ç­ı­k­t­ı­

Villa Les Cèdres, Güney Fransa’da yaklaşık iki asırdır süper zenginlere ev sahipliği yapıyordu. Tarihin en zengin kraliyet aileleri ve borsacıları Akdeniz’i çok sevdiler. 1929’da yaşanan Büyük Buhran ile dünya çalkalandı ve zenginlikler el değiştirmeye başladı. Dünyada 55 milyon insanın bir anda işsiz kaldığı, kıtlıkların başladığı ve devletlerin II. Dünya Savaşı’na girmek üzere olduğu dönemden sonra hiçbir şey eskisi gibi kalmayacaktı. 

Borsadaki çöküşten sonra Amerikalılar, Avrupa kıtasındaki dev yatırımlarını kaybetmeye başladılar. II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Avrupa'daki zenginlere yenik düştüler ve ellerindeki çoğu şeyi sattılar. Buna hala ayakta duran ve artık günümüzün en değerli evi olan aşağıdaki yapı da dahil. 

Les Cèdres 1830'da inşa edildi ve yaklaşık 300 yıllık zeytin ağacı çiftliğinin içinde yer alıyor. Mülk, 1904 yılında Belçika Kralı II. Leopold tarafından satın alındı. II. Leopold o dönemde, Kongo’daki maden kaynaklarını ve kauçuk ağaçlarını sömürerek zengin olmuştu. Devam eden süreçte Kongo, bağımsızlığı ilan ederek Kongo Demokratik Cumhuriyeti oldu ama kaynaklarının çoğu sömürülmüştü.

II. Leopold'un ölümünden 15 yıl sonra 1924'te Villa Les Cèdres, Grand Marnier likörünü üreten sanayiciler olarak tanınan Marnier-Lapostolle ailesi tarafından satın alındı. Üretilen likörlerin içine evin bahçesinde bulunan portakal ağaçlarından alınan özler dahil edildi ve bir efsane doğmuş oldu. 2016 yılına kadar bu ev, aynı ailenin mülkü olarak kullanıldı. 

Popular Articles

Latest Articles