Markaların kimlikleri logolarıdır. Büyük firmalar, binlerce çalışanıyla inşa ettikleri dev ekonomileri insanların gözüne olabildiğinde anlaşılır ve sempatik gözükmek amacıyla logolarını tasarlarlar.
Günden güne değişen tasarım anlayışlarını, ünlü markaların logolarında yaptıkları değişikliklerle anlayabilirsiniz. Hiçbir logo ya da değişim, gelişigüzel bir şekilde gerçekleşmez. Gözünüze çok basit gözüken logoların ardında milyonlarca dolarlık yatırımlar yer alır. Bu yatırımların çoğu, insanların neleri sempatik ya da kendilerine yakın gördüklerini anlamak üzerine yapılırlar.
Her satın alma kararı da o markanın logosundan başlar. Çoğu zaman bu durum reddedilse de aslında böyledir. Apple’ın bütün bir elmayı logo olarak kullanmak yerine ısırılmış bir elmayı kullanmasının nedeni vardır. Yani anlayacağınız logo meselesi düşündüğümüz kadar basit bir şey değil, çok karmaşıktır. Basit olarak düşünmemizin nedeni ise başarılı olmalarıdır. Elbette bu başarı kişiden kişiye değiştiği gibi markalara yüklenmiş bazı olumsuz anlamlar da var. Hemen hemen herkesin aklına gelecek o olumsuzluklar, Viktor Hertz isimli bir tasarımcının elinde yeniden şekillendi.
Apple'ın dillere destan fiyat etiketlerine "Dış görünüş maliyeti" adı verilmiş.
Samsung'un ürün çeşitliğinin çok fazla olması "Something" adıyla yerden yere vurulmuş resmen. Aynı zamanda dişli rakibi Apple'ın "Farklı düşün" anlamına gelen sloganı, "... biliyorsunuz işte, biz gerçekten de farklı düşünmeye çalışıyoruz" şeklinde kullanılmış.
Netflix'in hayatımızdan çaldığı saatleri bilime adasak, yeni bir gezegeni çoktan keşfetmiştik. Gene de "Uyku yok, seks yok" demek de uygun tabi.
Gören herkesin otomatik olarak iki beden genişlediği ünlü M harfine "Mc Diyabet" diyelim mi bundan sonra?
Obezitenin kralına yakışan tek şey, onu daha obez kılacak "Burger Kalçalar" olsa gerek.
Taht oyunlarını Yaprak Dökümü tadında çekseler biliyoruz ki bütün dünya izlemezdi. O yüzden işin içine "Boynuzla(n)mak ve Göğüsler" ekleyelim, gelsin paralar.
Birbirinden sevimli çizgi kahramanlardan sonra sinemanın en büyük tekellerinden birisi haline gelen Walt Disney, "Oldukça Sevimsiz" bir hale gelmeye başladı.
Dünyanın bir zamanlar en çok kullanılan işletim sistemi olan Windows, yaşattığı sorunlarla da çok konuşuldu. Belki "Bir süreliğine çalışacak" deseler durumu anlardık.
Çaptan düşüp yerlerde sürünen Nokia, aslında çocukların telefon bağımlılığını bu gidişatına izin verseydik bitirebilirdi. "Telefonlarımızı isteyen çocuk kalmadı"
Bize süper kahraman diyerek "Ağırlıklı olarak görsel efektli ve şakacı karakterler" satan film stüdyosuna ne demeli?
Konsol dünyasının Xbox ve PlayStation karşısında yenilgiyi bir türlü kabul edemeyen firması için "yapacak pek bir şey kalmadı".
Doğrusu "porş" mu yaksa "porşe" mi değil. Doğrusu "penis büyütücü"
Milyonlarca ve belki de milyarlarca insanın kişisel bilgilerini başka başka şirketlere, göz göre göre kaptıran Facebook'un tek yaptığı, tüm dünyayı "Oyalamak" idi.
Fast-food sipariş ettikten sonra akşamları maç izleyenlerin içtikleri bu şeye doğrudan "Kalori" desek daha doğru olmaz mı?
Maceracı ruh algısı yaratmak için tütün ürünlerinin yanında botlar, çantalar, kıyafetler tasarlamak, insanları "kanser" etmemek anlamına gelmiyor.
Bildiğimiz kahveydi sadece ama bir deniz kızı gelip tüm kahveleri "şeker bombalarına" çevirdi.