Otomotiv sektörü, rekabetin en yoğun olduğu alanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Ne kadar büyük olurlarsa olsunlar otomotiv firmaları, kısa bir süre bile olsa üretim ya da satış yapamazsa çok ciddi sorunlarla karşı karşıya geliyor. Ortada dönen milyarlarca dolar paraya rağmen bugün bile pek çok firma, pek çok model için birlikte çalışarak çarkları ancak döndürebiliyor.
Pek çok büyük firma da geçmişte bir noktada çarkları döndüremez hale gelmiş, iflas bayrağını göndere çekmeye hazırlanıyordu. Yine de ellerinde kalan son kaynakları kullanarak kendilerini kurtaracak son bir model hayal etmekten ve mücadeleden vazgeçmediler. Sonuçta da firmalarını kurtaran ve bugün büyük oranda ikonikleşmiş bazı modeller ortaya çıktı. Gelin, o modellere birlikte bakalım.
BMW denildiği zaman insanların aklına hızlı ve prestijli otomobiller geliyor olsa da firmayı yok olup gitmekten kurtaran model BMW 700 aslında ekonomi sınıfına dahil bir otomobildi. Oldukça küçük motoru arkasında yer alan bu model, 1959 yılında mali açıdan tükenmek üzere olan BMW'nin son umuduydu. 1965'te üretimi sona erene kadar tam 188 bin adet BMW 700 satılırken firma da çöküşten kurtulmayı başarmıştı.
II. Dünya Savaşı döneminde Nazi yönetimi tarafından kurdurulan Volkswagen Beetle, aslında ülkenin kaderini yansıtan bir modeldi. 1938 yılında Alman halkı için ama en çok da Nazi ordusu için ucuz bir model üretilmişti.
Savaşta fabrika bombalanmış, Almanya da savaşı kaybedince ortalık hepten karışmıştı. İngiliz üreticiler fabrikayı istemediğinde, fabrikadan sorumlu komutan "O zaman İngiliz ordusuna gereken arabaları yapsın" diyerek, sırf mülteci krizi çıkmasın diye Alman işçileri ülkede tutmak adına böyle bir girişimde bulunmuştu. VW yeniden Almanya'ya geçmeden önce Beetle modelleri de siviller için satışa çıkmaya başladı. Böylece VW'in de yok olup gitmesini önledi.
Bünyesinde Audi, Bugatti, Porsche Gibi Markaları Bulunduran Volkswagen Nasıl Bu Kadar Devleşti?
Yine bir Alman firması, yine II. Dünya Savaşı. Mercedes'in neredeyse bütün fabrikaları bombalanmıştı ve iflas hiç de uzak bir ihtimal değildi. İflas etmeden önce son bir modelde şansını denemek isteyen Mercedes, "Batarsak da görkemli batalım." demiş olacak ki Mercedes 300SL'i üretmişti. Martı kanatlı modelin de dahil olduğu bu seri sayesinde firma ayakta kalmayı başardı.
II. Dünya Savaşı'nın diğer cephesinde de otomobil üreticileri için her şey güllük gülistanlık değldi. Yıllarca ordu için üretim yapan Ford, yeniden otomobil yapmaya döndüğünde elinde modern bir tasarım yoktu. Ayrıca Henry Ford da artık yaşamıyordu.
Üstelik Chevrolet ve Pointiac da savaş öncesi serilerini yeniliyordu. Ford, binek otomobil pazarından silinmeden önce bir şey yapmak zorundaydı. Onlar da yaptı: 1949 Ford. Daha lansmanda 100 bin sipariş alan araç, Ford'u da kurtarmış oldu.
Fiat'ın durumu biraz daha karışık zira kendi kendilerini bu model için zora attılar. İlk Fiat 500 "Topolino", İtalya içinde popülerdi. Savaştan sonra motoru arkada olan küçük şehir otomobilleri pazarı büyüyordu.
İtalyanlar ise otomobil kıtlığı çekiyor, genellikle Vespa'lar kullanarak günlük işlerini halletmeye çalışıyorlardı. Fiat da hali hazırda kan kaybettiği bu yıllarda elindeki tüm imkanları seferber edip Fiat 500 Nuova modelini satışa sundu.
Bu ucuz ve pratik otomobil ile İtalyanlar deniz kenarlarına rahatça gidebiliyordu. Ve tabii Fransızlar. Ve tabii başka ülkelerdeki insanlar. Üç yılda 188 binden fazla Nuova satıldı.
1990'ların ortasında satışları %70 oranında düşüş göstermiş, elinde sadece tek bir modeli bulunan, herhangi bir firmanın satın almak istemediği Porsche için çanlar çalmaya başlamıştı.
911 serisi artık yaşlanmaya başlamıştı ve firmanın diğer model denemeleri de pek tutmamıştı. Fabrikanın kapısına kilit vurmadan önce Porsche, Boxster ile son bir deneme yapmaya karar verdi.
Aracın üretimi üç yıla yakın zaman aldı. Daha güçlü motor, karakteristik hatlarla Boxster nihayet gün yüzüne çıktığında ise Porsche, bu çabanın karşılığını toplam yıllık satış rakamlarını 50 binin üzerine taşıyarak aldı.
1980'li yıllarda Audi, rakiplerinden hem modellerin popülerliği hem de marka imajı olarak gerideydi. Bu da satışlara da yansıyordu. Piyasanın gerisinde kalan firma, bu açığı kapatmak için dört tekerlek çekiş sistemine sahip Audi Quattro'yu üretti.
Quattro sadece modern ve şık bir araç değildi, rallilerde de ortaya koyduğu üzere yarış da kazanabilen, neredeyse kusursuz bir araçtı. Markanın hem imajını hem de mali durumunu düzeltmesini sağladı.
Jaguar, Land Rover Gibi Markaları Bünyesinde Bulunduran "Tata", Aslında Ne Kadar Büyük?
Tarihin En Büyük Araba Hırsızlığının Arkasında "Kim" Var?! İşte Parası Kırk Yıldır Ödenmeyen "Volvo"ların Hikâyesi