7­ ­M­a­d­d­e­d­e­ ­B­e­y­n­i­n­i­z­i­ ­İ­n­t­e­r­n­e­t­e­ ­B­a­ğ­l­a­y­a­c­a­k­ ­T­e­k­n­o­l­o­j­i­y­l­e­ ­T­a­n­ı­ş­ı­n­

7­ ­M­a­d­d­e­d­e­ ­B­e­y­n­i­n­i­z­i­ ­İ­n­t­e­r­n­e­t­e­ ­B­a­ğ­l­a­y­a­c­a­k­ ­T­e­k­n­o­l­o­j­i­y­l­e­ ­T­a­n­ı­ş­ı­n­

Çoğu insan için internet; gündelik ihtiyaçları karşılamak, eğlenceli vakit geçirmek, bilgi edinebilmek için var. Günümüzün en büyük şirketleri ise varlıklarını internete borçlular. Bu iki kutup arasındaki ilişkiyi sağlayan şey, internet sayesinde işlevsellik kazanan cihazlar, uygulamalar ve ekipmanlar. Tüm bu cihazlara genel adıyla “nesne” diyor, günden güne içerisindeki nesnelerin sayısının arttığı dünyaya da “Nesnelerin İnterneti” adını veriyoruz.

Bir kahve makinesini, televizyonu, yazıcıyı, insansız hava aracını internete bağlamak kolay. Peki insan vücudunu internete bağlayabilecek miyiz? En azından böyle bir teknoloji, laboratuvarlardan çıkıp evimize kadar gelecek mi? Gelin TeknoGelecek serimizin bu bölümünde, sorulara maddeler halinde cevap arayalım. Hoş geldiniz.

Güney Afrika’nın başkentlerinden birisi olan Johannesburg’taki Wits Üniversitesi araştırmacıları, tarihin en büyük teknolojik adımlarından birisini attılar. Laboratuvar ortamında bir insan beyni, ilk defa internete bağlandı. Brainternet adı verilen proje, beyin-makine arayüzlerinin temelini attı.

Düny, bu işin etik sorunlarını, bir insanın bilincine yapılması muhtemel müdahaleleri tartışmaya başladı. O halde bilmemiz gereken daha çok şey var.

İnsanın doğası tembellik üzerine kurulmuştur. Eskiden finansal bir işlem için bankaya gitmeniz gerekirdi, şimdi telefonlarınızdan hallediyorsunuz. Aynı tembellik güdüsü, otonom arabaları kullanırken, televizyonların sesini açarken de olacak. Ne el kol hareketi ne de sesli komut; yakın gelecekte makineleri düşüncelerinizle kontrol edebileceksiniz.

Öncelikle bir yapay zekanın düşünüp, yaşananları değerlendirip, kendi kendine karar verebilmesi için öz-farkındalık sahibi olması gerekiyor. Günümüz yapay zekâ yazılımları ise öz-farkındalık sahibi değiller. Hatta öz-farkındalık, insanlarda bile 5 ila 6 yaşlarında oturmaya başlayan bir süreç. Yazılımlar, unutmamak üzere programlandıkları için günün birinde kendi kararlarını alabilecek, öğrenmeyi öğrenecekler.

O vakte dek, beyininiz internete bağlandığında korkmanız gereken başka şeyler var. Elon Musk'ın OpenAI ismini verdiği, sonradan yönetiminden ayrıldığı şirketi var. Neuralink, yapay zekanın olası tehditlerini engellemek adına kâr amacı gütmeyen çalışmalar yürütüyor.

İLGİLİ HABER

Artık Her Yerde Olan Yapay Zekalar Hakkında Doğru Bilinen 6 Hatalı Bilgi

Sosyal medya hesaplarınızda yaptığınız paylaşımlar düşünün. Facebook gibi şirketlerin hakkımızda topladığı veriler, zaten internetin hepimizin bir robot resmine sahip olduğunu gösteriyor. Beynimiz internete bağlandığı zaman bu nedenle öncelikli olarak korkacağımız şey yapay zekâ değil, gizliliğiniz olacak.

Şirketler sizin hangi ürünlerden hoşlandığınızı anlamak için, düşüncelerinizi okuyabilecekler. Hangi partiye oy vereceğinizi anlamak hiç de zor olmayacak. Günümüzde siyasal araştırmalar için geliştirilen yazılımlar, sosyal medya hesaplarınızı inceleyip, görüşlerinize en yakın siyasi partiyi belirleyecek kadar geliştiler. Üstelik bu tespitler için siyasi içerikli bir paylaşım yapmanıza da gerek yok.

Felçli hastaların konuşmak için zorlanmadıkları bir dünyada, bedensel verimsizliğin yol açtığı engeller ortadan kalkabilecek. Tıp bilimi, beyin aktivitelerini takip etmek için küresel bir ağa sahip olacak. ALS gibi çok kritik hastalıkları çözüme kavuşturmak, Alzheimer gibi rahatsızlıkları anlamlandırmak mümkün olacak. Dahası, otizm gibi nedeni hala kesin bir şekilde anlaşılamayan hastalıkların gizemi çözülebilecek.

Sinir hücrelerinin elektriksel sinyaller olarak ilettiği bilgileri yorumlayacak dijital sistemler, bilinci kapalı bir hastaya psikolojik tedavi yapmayı sağlayacaklar. Düşünceleriniz metinlere dönüşebilecek,  akılınızdakileri bir yere aktarmak için bunu istemeniz yeterli olacak.

Beynin elektriksel fonksiyonlarını takip edebilmek için başınızı saracak bir çeşit proteze ihtiyaç duyacaksınız. Bu protez, aslında geleceğin ev teknolojilerinin bir prototipi niteliğinde. Tıpkı ilk antensiz telefonlarda olduğu gibi, zamanla tüketici elektroniğinde yer edinmeye başlayacaklar.

"Koklear implant” adı verilen kulak içi sensörlerden ve başınızı saran elektrotlardan oluşan bir kask satın almak şu an tuhaf geliyor. Zira o cihazlar laboratuvarlardaki kaba saba görünümleriyle değil, son derece iyi tasarımlarıyla karşımıza çıkacaklar.

Matrix, Kabuktaki Hayalet gibi pek çok distopik hikayede, bilincin dijital ortama aktarıldığını izledik, okuduk, anladık. Bilim kurguyu bilimin en büyük kaynaklarından birisi olarak düşünürsek, bu senaryoların herhangi birinin gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunu anlarız.  

Belki kurşunlardan kaçmak için akrobatik hareketler yapmayacağız. Belki kötülerden kaçtığımız tek yer, gelişmiş arttırılmış gerçeklik oyunları olacak. Kesin olan tek şey var ki bilincimiz, bir gün dijital ortamın parçası olacak. Bedeni varlığımızın sonu geldiğinde, bilincimizi yapay bedenlere aktarabileceğiz.  

Bilincimiz yapay bir bedendeyken yaşar mıyız bilinmez, ancak bildiklerimizin asla unutulmayacağı kesin. 

İLGİLİ HABER

TeknoGelecek 1: Dünya, 2100 Yılında Nasıl Bir Yer Olacak? (Yeni Yazı Dizisi)

İLGİLİ HABER

Dünya Nüfusunun Dengelenmesi İçin Tartışılan Kan Dondurucu Teori

İLGİLİ HABER

İki Farklı Senaryoyla, Yapay Zekaların Geleceğini Açıklıyoruz (Anket)

İLGİLİ HABER

Katlayacağız, Giyeceğiz, Yok Edeceğiz: Geleceğin Akıllı Telefonları Nasıl Olacak?

İLGİLİ HABER

Önümüzdeki 37 Yıl İçinde Yaşanması Beklenen 32 Teknolojik Devrim

İLGİLİ HABER

Oyuncak Zannedilen Droneların, Oyundan İbaret Olmayan Korkunç Geleceği

Popular Articles

Latest Articles