T­a­r­i­h­t­e­ ­Y­a­ş­a­m­ı­ş­ ­T­ü­m­ ­İ­n­s­a­n­ ­T­ü­r­l­e­r­i­,­ ­Ö­z­e­l­l­i­k­l­e­r­i­ ­v­e­ ­İ­s­i­m­l­e­r­i­n­i­n­ ­A­n­l­a­m­l­a­r­ı­

T­a­r­i­h­t­e­ ­Y­a­ş­a­m­ı­ş­ ­T­ü­m­ ­İ­n­s­a­n­ ­T­ü­r­l­e­r­i­,­ ­Ö­z­e­l­l­i­k­l­e­r­i­ ­v­e­ ­İ­s­i­m­l­e­r­i­n­i­n­ ­A­n­l­a­m­l­a­r­ı­

İngiliz biyolog Charles Darwin tarafından 1859 yılında kalem alınan Türlerin Kökeni isimli kitapta evrim ve doğal seçilim süreci anlatılmaktadır. Bu teoriyi ele alan ve her gün yeni fosillerle karşılaşan bilim insanları, modern insanın da bir evrim geçirdiği fikrini ortaya attılar. Homo sapiens olarak adlandırılan modern insan, bu halini almadan önce pek çok farklı formda bulundu.

İnsan türleri kavramı tam olarak bu noktayı aydınlatıyor. İnsan, tarih boyunca insan ama tam olarak bildiğimiz gibi değil. İnsan türleri, yaşadığı bölgeye göre uzun zaman içinde bazı değişikliklere maruz kalmış ve bugünkü insanları, yani bizi ortaya çıkarmıştır. Elbette tüm bunlar, şu an bilinenlere göre oluşturulmuştur. Gelin bilime göre bugüne kadar yaşamış insan türlerine ve özelliklerine yakından.

homo erectus

Homo Gautengensis türü, bitkilerle beslenebilmek için büyük dişlere sahipti. Bu türün ortalama 90 cm ve 50 kg olduğu düşünülüyor. Türe ait fosillerin yanında yanmış hayvan kemikleri de bulunduğu için ateşi keşfettikleri düşünülüyor. İki ayak üzerinde yürüyordu ve vahşi hayvanlardan uzak kalmak için ağaçta büyük zaman geçiriyordu. Homo Sapiens’in yakın akrabası olduğu ama atası olmadığı düşünülüyor. 

Homo Habilis, insan türleri arasında modern insana en az benzeyen türdür. Oldukça kısa boylu olan bu tür, boyuyla orantısız ve uzun kollara sahipti. Türe ait fosiller maymuna benzediğini gösteriyor ancak yanında taş aletlerin bulunması nedeniyle insan türü olarak kabul ediliyor.

Homo Ergaster türünün günümüzden 1.4 milyon yıl önce yok olduğu ancak 500 bin yıl yaşadığı biliniyor. İnce yapısı modern insana benzemiyor, karmaşık sesler çıkarabildiği ve sosyal olduğu düşünülüyor. Nasıl yok olduğuna dair bir bulgu olmasa da türe ait bulunan pek çok fosil var.

Homo Erectus türüne ait kalıntılara göre bu türün yaklaşık 2 milyon yıl önce evrimleştiği düşünülüyor. Ancak gariptir, 250 bin yıl öncesine yani oldukça yakın bir tarihe dayanan buluntular da mevcut. Yaklaşık 180 cm olan Homo Erectus türünün kolları ve bacakları narindir. Erkekler, dişilere göre dörtte bir oranla daha büyüktür. İlkel araçlar kullanıyor, hastalarına bakıyor ve grup halinde avlanıyorlardı.

Homo Rudolfensis fosillerine bakacak olursak bu türün kafatası daha küçüktür. Farklı insan türlerine göre çok daha uyumsuz bir çene ve yüz yapısı vardır. Erkekleri ve dişileri arasındaki fark epey büyüktür. Erkeklerin daha büyük dişleri ve daha büyük beyin kapasiteleri vardı.

Homo Neanderthalensis

Homo Antecessor türü hakkında diş dışında bir fosil bulunmadığı için fizyolojik özellikleri hakkında pek bir şey bilinmiyor. Ortalama 160 - 180 cm ve 90 kilogram oldukları düşünülüyor. Diş örneklerine göre çok daha hızlı oldukları ve Homo Sapiens ile benzer evrelerden geçtikleri düşünülüyor.

Homo Cepranensis türüne ait elimizde yalnızca tek bir kafatası var. Bu nedenle bulgular pek net değil. Fosilin 800 - 900 bin yıllık olduğu tahmin ediliyor. Homo Erectus kafatası ile benzer özellikler gösteren Homo Cepranensis kafatasının büyük ve çıkıntılı bir kaş yapısı var.

Homo Heidelbergensis türünün ortalama 170 cm ve 60 kilogram olduğu tahmin ediliyor. Büyük beyin hacmi nedeniyle gelişmiş araç kullanma ve davranış becerisine sahip olduğu düşünülüyor. Türün bazı üyeleri 213 cm uzunluktadır. Ölülerini gömen ilk tür oldukları tahmin ediliyor. Tür, aynı zamanda özel bir iletişim türü geliştirmiştir.

Homo Rhodesiensis türüne ait elimizde yalnızca bir kafatası ve başka bireye ait bir alt çene var. Bu nedenle tür hakkında kesin bir şey söylemek zor. Afrika ve Avrasya'da yaşadıkları düşünülüyor. Homo Rhodesiensis kafatasının oldukça sağlam bir bireye ait olduğu ve modern insana göre çok daha belirgin çıkıntılara sahip olduğu görülüyor.

Modern insan ile oldukça yakın olan Homo Neanderthalensis türünün DNA yapısı yalnızca %0.12 oranında farklılık göstermektedir. Türün dünyanın farklı noktalarında bulunan kalıntıları ile birlikte kemik ve taştan yapılan aletler de bulunmuştur. Yapılan incelemelere göre ortak ataya sahip olan Homo Sapiens ve Homo Neanderthalensis 350 - 400 bin yıl önce ayrılmışlardır.

Homo sapiens

Homo Sapiens İdaltu türünün, Homo Sapiens’in bir alt türü olduğu düşünülüyor. Türe ait bulunan birkaç fosile göre günümüzden 160 bin yıl önce soyları tükenmiştir. Afrika’da yaşamış ve yok olmuş oldukları düşünülüyor.

Homo Floresiensis türü, Yüzüklerin Efendisi serisindeki küçük insanların adı olan Hobbit olarak da anılıyor. Bunun nedeni, boylarının ortalama 110 cm olması. 9 bireyin kemikleri incelendiği zaman bilim insanları epey şaşırdı çünkü bu kadar küçük insanların günümüzden 12 bin yıl öncesine kadar hayatta kalmış olmaları çok zor. Kemiklerin yanında taş aletler de bulundu.

Denisova Hominini türüne ait de pek fazla fosil bulunmuyor. Bu nedenle türe ait pek bilgimiz yok. Sibirya’nın Altay Dağları’nda bulunan Denisova Mağarası’nda, Homo Neanderthalensis ve Homo Sapiens türleri ile birlikte bir Denisova Hominini kadınının fosili bulunmuştur. Günümüzden 41 bin yıl önce soyunun tükendiği düşünülüyor.

denisova-hominini

Kızıl Geyik Mağarası İnsanları türüne ait kalıntılar Çin’de bulunmuştur. Yaklaşık 14 bin yıllık fosilleri bulunan bu tür son derece ilgi çekicidir çünkü modern insanın yapısına herhangi bir katkı sağlamadan yaşayıp ölmüş tek tür Kızıl Geyik Mağarası İnsanlarıdır. Fiziksel olarak modern insana epey benziyorlar. Fosillerin bulunduğu mağarada geyik pişirildiğine dair kanıtlar da bulunduğu için bu adı almışlardır.

Adam gibi adam, insan gibi insan; Homo Sapiens, yani biz. Dik durur, el becerisi gelişmiştir, alet kullanır, sosyaldir, karmaşık bir beyni ve yüksek organizasyon becerisi vardır. Her yerde görebilirsiniz. Şu an için nesli tükenecek gibi görünmüyor. 

Bilime göre modern insana kadar tarihte yaşamış insan türlerinden ve fosillerinden elde edilen bilgilere göre özelliklerinden bahsettik. Tüm bu anlattıklarımız bugünün doğrusudur. Belki yarın bambaşka bir keşif yapılır ve tüm bildiklerimizi unuturuz. İşte bilim, bu yüzden güzel. 

Popular Articles

Latest Articles