Y­u­̈­z­y­ı­l­ı­n­ ­y­a­p­ı­c­ı­ ­v­e­ ­y­ı­k­ı­c­ı­ ­g­u­̈­c­u­̈­:­ ­V­e­r­i­

Y­u­̈­z­y­ı­l­ı­n­ ­y­a­p­ı­c­ı­ ­v­e­ ­y­ı­k­ı­c­ı­ ­g­u­̈­c­u­̈­:­ ­V­e­r­i­

Teknolojiyle bu kadar iç içe olduğumuz bir dünyada verileri analiz edebilme yeteneği ekonomik ve toplumsal gelişim için nasıl bir önem arz ediyor?

Gelişen dijital teknolojiler sayesinde önümüzde veri toplama ile ilgili bir engel olmadığı görülse de veriden elde edilecek ekonomik, sosyal ve çevresel verim, ancak verinin doğru, güvenli ve sorumlu bir şekilde toplanması, depolanması ve analizi ile mümkün olabilir.

Verilerin toplanması, kaydedilmesi, paylaşımı ve veriye dayalı yapay zekâ algoritmaları; karar alabilme yeteneğinin artırılmasına, anlık ve ileriye dönük daha etkili stratejilerin gelişmesine, daha doğru kararların verilmesine, kaynakların daha verimli kullanılmasına, sürdürülebilir üretim ve tüketim modellerinin geliştirilmesine ve rekabet avantajının artmasına yardımcı olabilir. Örneğin, şehir ve bölge planlamacıları, altyapı projelerini daha etkili bir şekilde planlayabilir. Akıllı şebekeler ve akıllı ev sistemleri sayesinde enerji tüketimi ve atık üretimi izlenebilir ve analiz edilebilir. İklim değişikliği, hava kirliliği, su kıtlığı gibi çevresel sorunlarla ilgili verilerin analizi, potansiyel risklerin belirlenmesine ve uygun müdahalelerin zamanında yapılmasına olanak tanıyabilir. Veri analizi ve yapay zekâ algoritmaları, çeşitli sektörlerde müşterilere daha kişiselleştirilmiş deneyimler sunmaya olanak tanır. Dolayısıyla müşteri tercihlerini daha iyi anlamak ve onlara özel ürünler ve hizmetler sunmak için kullanılabilir. Sağlık ve eğitim hizmetlerinin kişileştirilerek her bireye eşit şekilde ulaştırılması devletlerin en büyük problemlerinden birisi. Toplanan verilerin analizi sayesinde geliştirilen yapay zekâ tabanlı yöntem ve dijital araçlarla bunun mümkün olmaya başladığını görmeye başladık.

“Kişisel Verinin Gücü ve Güçlendirdikleri” başlıklı makalenizde internet ve sosyal medya platformları gibi mevcut dijital veri kaynaklarının sürekli olarak bizimle ilgili bilgi topladığını ve yapay zekâ algoritmalarına kaynak sağlayarak bizi taklit eden ikizlerimizi oluşturduğunu ifade ediyorsunuz. Bu durum güvenliğimiz için tehlikeler de yaratıyor mu?

DataReportal’ın sunduğu global sosyal medya istatistiklerine göre, Ocak 2024 itibarıyla dünyada 5,35 milyar internet kullanıcısı (dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 66’sı) ve 5,04 milyar sosyal medya kullanıcısı (dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 62’si) olduğu tahmin ediliyor. Son bir senede ise 266 milyon yeni sosyal medya kullanıcısının dijital nüfusa katıldığı tahmin ediliyor.

100’den fazla sosyal medya platformunun olduğu ve yenilerinin de yolda olduğu dijital dünyada, GWI verilerine göre ise her bir kullanıcı ayda yaklaşık yedi farklı sosyal medya platformunu kullanıyor ve günde yaklaşık 2,5 saatini sosyal medyada geçiriyor. Aylık sosyal medya aktif kullanıcı profiline bakıldığında, en çok kullanılan altı sosyal medya platformunun (Facebook, YouTube, WhatsApp, Instagram, TikTok, WeChat) her birinin 1 milyardan fazla aktif kullanıcısı olduğu ve bu altı sosyal medya platformunun toplamda 12 milyardan fazla aylık aktif kullanıcısı olduğu belirtiliyor. Türkiye; YouTube, Instagram, TikTok ve X kullanıcı sayısı ile dünyanın ilk 10’unda olan ülkelerden.

Bu rakamlar göz önüne alındığında verinin 21’inci yüzyılın petrol ve doğalgazı olarak nitelendirilmesi doğal ve onlarla yapılacak işlerin nerdeyse sınırı yok. Bu verilerle oluşturulan yapay zekâ algoritmaları gizlilik haklarının ihlal edilmesine ve kişisel verilerin kötüye kullanılmasına neden olabilir. Yine bu verilerle eğitilen yapay zekâ algoritmalarıyla oluşturulan dijital ikizler, gerçek kişilerin davranışları, tercihleri ve iletişim tarzları taklit edilerek dolandırıcılık faaliyetlerinde kullanılabilir. Bu dijital ikizler propaganda ve manipülasyon için sahte hesaplar ve içeriklerle insanları yanlış yönlendirme veya duygusal olarak etkileme potansiyeline sahip olduğu gibi, internet üzerinden siber zorbalık, taciz ve kötü niyetli davranışlarda bulunabilir.

Bireysel ve kurumsal seviyede daha güvenli bir dijital dünya için neler yapılabilir?

İnternet bağlantılı dijital aletlerin ve sosyal medya platformlarının geliştirilmesi ve kullanımının etik ve güvenli bir şekilde yönetilmesi, gerekli düzenlemelerin yapılarak standartların belirlenmesi ve geliştirilmesi çok önemli. Bunun için bireysel kullanıcılara, dijital alet ve platformları geliştiren ve kullanıma sokan şirketlere, devletlere ve küresel kurumlara önemli görevler düşüyor.

Bireysel kullanıcıların dijital okuryazarlık düzeylerinin artırılması ve sahte içerikleri tanıma konusunda eğitilmesi önemli. Buna ek olarak, kullanıcıların güçlü şifreler kullanmaları ve çok faktörlü kimlik doğrulama gibi ek güvenlik önlemlerini etkinleştirmeleri teşvik edilmeli.

Teknoloji geliştiriciler, veri gizliliği ve güvenliğinin sağlanması için kapsamlı ve şeffaf gizlilik politikaları benimsemeli, geliştirmeli ve gerekli önlemleri alarak uygulamalı. Güvenlik açıklarını tespit etmek ve kapatmak için düzenli güncellemeler sağlamalı, kullanıcıları bu güncellemeler konusunda bilgilendirmeli ve yüklemeye teşvik edici tedbirler almalı.

Devletler, fiziksel sınırlarının güvenliğini sağlamaya çalıştığı gibi, dijital sınırlarının güvenliği için de her türlü önlemi en üst düzeyde almalı, dijital güvenliği sağlamak için en etkin stratejileri geliştirmeli, gerekli yasal düzenlemeleri ve denetim mekanizmalarını oluşturmalı ve uygulamalı. Örneğin, sosyal medya platformlarının ve dijital araçların veri bankalarının o ülke içinde bulunması sağlanmalı. Buna ek olarak, bu konularda güvenlik teknolojilerinin geliştirmesi için de gerekli yatırımların yapılması konusunda kaynak sağlamalı ve teşvikler vermeli.

Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Avrupa Birliği ve OECD gibi ülke ve kurumlar veri ve yapay zekâ kullanımı ile ilgili tedbirleri içeren yönetmelikler çıkarmaya başladılar. Birleşik Krallık önderliğinde Kasım 2023’te dünya liderlerinin ve yapay zekâ alanında önde gelen kurum ve kişilerin de katıldığı Dünya Yapay Zekâ Güvenlik Zirvesi (AI Safety Summit 2023) düzenlendi ve Türkiye’nin de imza attığı bir deklarasyon yayınlandı. Bu deklarasyonda günlük hayatta yapay zekânın yararları kabul edilmekle beraber önemli riskler oluşturduğu ve bu risklerin tespiti ve önlem alınması konusu da dile getirilerek, küresel işbirliğinin önemi ve gerekliliği üzerinde duruluyor.

Dijital dünyada yapay zekâdan kaynaklanan birçok risk doğası gereği uluslararasıdır. Dolayısıyla dijital dünyada güvenliğimiz için küresel işbirlikleri de çok önemli.

Popular Articles

Latest Articles