F­e­n­e­r­b­a­h­ç­e­ ­B­e­k­o­ ­G­e­n­e­l­ ­M­e­n­a­j­e­r­i­ ­D­e­r­y­a­ ­Y­a­n­n­i­e­r­:­ ­H­e­d­e­f­ ­k­a­d­ı­n­ ­v­e­ ­e­r­k­e­k­l­e­r­d­e­ ­A­v­r­u­p­a­­d­a­ ­z­i­r­v­e­ ­|­ ­F­i­n­a­l­ ­F­o­u­r­ ­ö­n­c­e­s­i­ ­B­e­r­l­i­n­­d­e­k­i­ ­T­ü­r­k­l­e­r­e­ ­m­e­s­a­j­,­ ­t­r­a­n­s­f­e­r­d­e­ ­N­B­A­ ­­t­e­h­l­i­k­e­s­i­n­e­­ ­v­u­r­g­u­

F­e­n­e­r­b­a­h­ç­e­ ­B­e­k­o­ ­G­e­n­e­l­ ­M­e­n­a­j­e­r­i­ ­D­e­r­y­a­ ­Y­a­n­n­i­e­r­:­ ­H­e­d­e­f­ ­k­a­d­ı­n­ ­v­e­ ­e­r­k­e­k­l­e­r­d­e­ ­A­v­r­u­p­a­­d­a­ ­z­i­r­v­e­ ­|­ ­F­i­n­a­l­ ­F­o­u­r­ ­ö­n­c­e­s­i­ ­B­e­r­l­i­n­­d­e­k­i­ ­T­ü­r­k­l­e­r­e­ ­m­e­s­a­j­,­ ­t­r­a­n­s­f­e­r­d­e­ ­N­B­A­ ­­t­e­h­l­i­k­e­s­i­n­e­­ ­v­u­r­g­u­

Avrupa'daki temsilcimiz Fenerbahçe Beko, EuroLeague'de 5 yıllık özlemi dindirip Final Four'a yükselirken bu büyük başarıda en büyük pay sahiplerinden biri de Genel Menajer Derya Yannier oldu.

Yunan Başantrenör Dimitris İtudis ile yolların ayrılmasının ardından Sarunas Jasikevicius'la hızlı ve harika bir çıkış yakalayan sarı lacivertli ekip, sezonu Avrupa ve Türkiye'de kupalarla tamamlamaya odaklanmış durumda.

EuroLeague Play-Off'undaki çılgın Monaco eşleşmesini bir ilke imza atarak başarıyla geçen Fenerbahçe Beko, Final Four Yarı Finali'nde Ergin Ataman'ın Panathinaikos ile rakip olurken, adım adım giderek 2017'nin ardından bir kez daha zirvede olmayı hedefliyor. 

Fenerbahçe Beko ile ilk yılında EuroLeague'de Play-Off gören, ikinci senesinde ise Final Four başarısı yaşayan Genel Menajer Derya Yannier, 24-26 Mayıs tarihlerinde Berlin'de yapılacak organizasyon öncesi Spor Arena'nın sorularını yanıtladı. 

Fenerbahçe'da Jasikevicius'tan Final Four açıklaması: Ergin Ataman'ı iyi tanıyoruz, kupayı kazanmaya gidiyoruz

"JASIKEVICIUS MEYDAN OKUMAYA HAZIRDI"

 - Sezon ortasında Avrupa'nın en kariyerli başantrenörlerinden biriyle yollarınızı ayırıp yine çok kariyerli bir ismi takımın başına getirdiniz. Sarunas Jasikevicius'un gelişiyle takım bambaşka bir ivme kazandı ve adaptasyon sorunu çabucak aşıldı. Değişim dönemini ve adaptasyon sürecinin bu denli hızlı atlatılmasını nasıl açıklarsınız?

"Her zaman söylediğim gibi sezon ortasında bu denli majör değişiklikler yapmak çok zordur. Üstelik dediğiniz gibi yaptığınız değişiklik Avrupa’nın en önde gelen koçlarından ikisi arasında olunca işler daha da karmaşık bir hal alabiliyor. Fakat gelinen noktada hem hissiyat hem de zamanlama olarak böyle bir değişikliğin kısa ve uzun vadede takıma iyi geleceğine inandık ve bu kararı aldık. Bu noktada özellikle Başkanımıza teşekkür etmek gerekiyor çünkü böyle zor anlarda hissedilen destek her şeyden daha değerli oluyor. Tabi ki bu dönemde Saras’ın boşta olması bizim için önemli bir avantajdı. Çok kısa bir zaman dilimi içerisinde kendisiyle tüm fikirlerimizi paylaşıp mutabık kaldıktan bir gün sonra takımın başında antrenmana, iki gün sonra ise önemli bir Euroleague maçına çıktı. Bu da benim için kendisinin bu meydan okumaya ne kadar hazır olduğunu gösteren önemli bir veriydi. Sonrasını ise hep beraber yaşadık. Bu süreçte hem eski takımından tanıdığı oyuncularla hem de burada ilk kez beraber çalışma fırsatı bulduğu oyuncularla olan diyaloğunu büyütüp geliştirmesi bakımından koçun çok iyi bir iş çıkardığı ortada."

Hürriyet

"SAHA İÇİ VE DIŞINDA TAKIM KİMYASI TAMAMLANDI"

- Sarunas Jasikevicius'un gelişiyle EuroLeague'de rekorlar ardı ardına geldi. Fenerbahçe, birçok maçta 100 sayı barajını aşarken hem Nigel Hayes-Davis hem de Nick Calathes kariyer rekorlarına imza attı. Ancak bu başarıların bireysel yeteneklerden ziyade, takım oyunuyla geldiğine şahit olduk. Takım olgusunun bu denli öne çıkmasındaki etkenleri öğrenebilir miyiz?

"Bildiğiniz gibi benim Fenerbahçe Beko’da genel menajerlik görevim geçen yaz başladı. O günün şartlarında yeni bir projeye başlamamız gerektiğine inanıyorduk ve takım kadrosunda da bazı yapısal değişikliklere gittik. Benim hem sporculuk hem de yöneticilik kariyerimde inandığım en önemli değerlerden biri takım olgusu ve kimyası olmuştur. Basketbolun güzelliği başarının belirli bir tarifinin olmamasından geliyor. Her daim mevcut durumun getirmiş olduğu şartlara adapte olabilmeli ve o durumun en doğru formülünü tespit edebilmelisiniz. Hepsinin ortak paydası ise soyunma odanızın sağlıklı ilişkilerden kurulu olması ve takım kimyanızın doğru kurgulanmış olması. Bu anlamda her iki yaz döneminde de takımı oluşturan karakterlerin hem saha içi hem de saha dışı için doğru kurgulanmasına son derece önem vermeye çalıştık. Bu kadronun bir araya geldiği ilk günden bu yana saha dışı kimyamızdan oldukça memnun olduğumuzu söyleyebilirim. Saha içi kimyamızın tam istediğimiz kıvama gelmesi ise Saras’ın gelmesinden sonra tamamlandı sanırım. Bu anlamda Saras’ın hem oyuncu ilişkilerini yönetmede, hem de basketbol doğrularını teslim aldığı takımın özelliklerine göre adapte etmede son derece esnek davranmasının rolünün çok büyük olduğunu düşünüyorum."

"TAKIM OLGUSU, SERİNİN ANAHTARIYDI"

- Monaco eşleşmesi öncesinde yaptığınız değerlendirmede rakibin çok atletik, fiziksel yönden çok güçlü ve son dönemde yaptığı yatırımlarla kaliteli oyunculardan kurulu olduğunu belirtip savaşmanız gerektiğini vurgulamıştınız? Fenerbahçe Beko insanüstü bir gayretle 5. maçlarda bir ilke imza atarak bu eşleşmeden galip çıktı ve Final Four'a adını yazdırdı. 5 maçlık bu seriden akılda kalan, dönüm noktaları olarak tanımlayabileceğiniz an ve olayları bizimle paylaşabilir misiniz?

"Öncelikle Monaco takımını da mücadelesinden dolayı tebrik etmek lazım. Son ana kadar kazananın belli olmadığı çok keyifli bir seri yaşadık. Monaco belki de bu ligin atletizm düzeyi ve bireysel yetenekleri en yüksek takımlarından bir tanesi. Bu anlamda bize zorluk çıkarabileceklerini gayet iyi biliyorduk. Yine aynı şekilde bu tarz serilerde gerilimi ve baskıyı yönetebilme becerisi de çok önemli oluyor. Baskı bazen sizi bireysel çözümler bulmaya ve aceleci davranmaya sevk edebiliyor. Sanırım serinin geneline baktığımızda da top paylaşımının arttığı ve takım olgusunun ön plana çıktığı anların hep bizim lehimize sonuçlandığını gözlemleyebiliriz. Serinin anahtarı da bizim adımıza bu oldu sanırım. Tabi ki şunu da belirtmek lazım ki bu seviyelerde biraz şansın da yanınızda olması gerekiyor. Geçen sene yanımızda olmayan şans belki de bu sene biraz bize güldü."

Hürriyet

"TAKIMDAŞLIK DUYGUSU ÜST SEVİYEDE"

- Final Four biletinin alındığı Monaco deplasmanında büyük coşku yaşadınız. Gördük ki oyuncular, teknik ekip arasında büyük bir bağ ve inanç var. Takımdaşlık hissini sonuna kadar hissettiğimiz görüntüler izledik. Takımın maneviyatı hakkında neler söylemek istersiniz?

"Bir önceki soruda da belirttiğim gibi bu takımın bir araya getirildiği projenin ilk gününden beri takım içi arkadaşlık hep iyi düzeydeydi. Fakat tabi ki sahada işler istediğiniz gibi gidince saha dışı arkadaşlık da pekişiyor, olası bireysel memnuniyetsizlikler de arka plana itilebiliyor. Bu noktada tabi ki Saras’ın gelişi ve hem takım içi rollerin daha net dağılımı hem de koç oyuncu ilişkilerinin gelişimi takım birlikteliğini bir üst noktaya taşıdı. Gönül isterdi ki dördüncü maçta kendi evimizde ve seyircimiz önünde bu coşkuyu yaşayabilmiş olalım. Sonuçta deplasmanda çok yakın bazı aile fertlerimiz ve az sayıda taraftarımız haricinde yalnızdık. Umarım benzer bir sahneyi Berlin’de daha çok taraftarımızla birlikte yaşayabiliriz."

İLK YIL PLAY-OFF, İKİNCİ YIL FINAL FOUR

- Genel menajerlik görevinizin ilk senesinde EuroLeague'de Final Four'un kapısından döndünüz, ikinci yılda ise Final Four hedefine ulaştınız. Neler hissettiniz, nasıl bir mutluluk yaşadınız, deneyiminizi aktarır mısınız?

"Benim için kesinlikle çok özel ve duygusal bir andı. Özellikle bu şube ve kulüp için gerçekten gecesini gündüzüne katan, kulübe sayısız yeni kaynak yaratan, bizim bir dediğimizi iki etmeyen şube sorumlumuz Sertaç Komsuoğlu’na vermiş olduğum sözün yerine gelmiş olması açısından benim için çok değerliydi. Buna ek olarak da sezon ortasında bu kadar ana bir değişiklik yaptığınızda tabi ki omuzlarınızdaki yük de bir o denli artıyor. Ben hayatımda hiçbir zaman sorumluluktan kaçan biri olmadım. Yaşadığımız iklimde bu size çoğunlukla negatif olarak da dönebiliyor fakat geldiğimiz noktada verilen emeklerin karşılığını bir nebze de olsa alabilmiş olmanın huzurunu birkaç gün yaşamış olduk. Önemli olan tek şey ise dünden çok daha aç olarak daha büyük başarılar için mücadeleye devam edebilmek."

Hürriyet

"TAKIM TÜM BENLİĞİYLE MAKSİMUM MÜCADELEYİ SERGİLEYECEK"

- Monaco eşleşmesinin ilk maçında sonra ‘Ben sanki Monaco’ya tekrar geleceğiz ve beşinci maçı biz kazanacağız’ şeklinde bir tahminde bulundunuz ve tahmininiz de gerçekleşti. Final Four hakkında bir tahmininiz var mı, yeni bir kehanette bulunmak ister misiniz?

"Kehanet mi? Beni tanıyanlar belki de gereğinden fazla gerçekçi ve pragmatik olduğumu bilirler bu yüzden tahmin konusunda kesinlikle hiçbir zaman iddialı olmadım. Sadece bazen günlük yaşamdaki hem teknik hem de psikolojik açıdan yapmış olduğunuz gözlemler size bazı hissiyatlar sağlayabiliyor. Şu an tek söyleyebileceğim şey Fenerbahçe Beko takımının tüm benliğiyle önce yarı finali sonra da umarım finali kazanmak için Berlin’de olacağı ve sonuç ne olursa olsun takım olarak son ana kadar elinden gelen maksimum mücadeleyi sergileyeceği."

"HEDEFİMİZ HEM KADINLARDA HEM ERKEKLERDE AVRUPA'NIN ZİRVESİNDE OLMAK"

- EuroLeague play-off'unda gördük ki Fenerbahçe Beko Takımı fazlasıyla istekli, tutkulu, savaşçı... Tüm takım başarıya aç ve tatminsiz. Bu tatminsizlik Final Four ve ligdeki play-off'lar öncesi hangi seviyede?

"Öncelikle bu takım koyulan hedeflere henüz ulaşmış değil. Evet bu sene özelinde öncelikle Türkiye Kupası’nı müzemize getirmek sonrasında de Euroleague’de Final Four’a kalmak bizim için önemli hedeflerdi. Fakat hala önümüzde, Avrupa’nın ilk ve tek basketbol müzesine ekleyebileceğimiz iki tane kupa hedefi var. İlk olarak Euroleague kupasını tarihimizde ikinci kez kazanma şansı, sonrasında da Türkiye Ligi şampiyonluğu için mücadele etmemiz gerekiyor. Yine ilginç bir not da, bu sene eğer Euroleague kupasını kazanabilirsek Fenerbahçe’nin hem erkeklerde hem de kadınlarda aynı senede Avrupa’nın zirvesine çıkacak olması. Bence bu bile başlı başına hepimiz için çok büyük bir motivasyon kaynağı."

Hürriyet

PANATHINAIKOS EŞLEŞMESİ HAKKINDA

- Şimdi Final Four'da rakip Ergin Ataman'ın çalıştırdığı Panathinaikos. Yine son yıllarda büyük yatırım yapan takımlardan biri ve önemli oyunculara sahipler. Pana eşleşmesini değerlendirdiğinizde artı ve eksi yönleri hakkında neler söylemek istersiniz?

"Panathinaikos Avrupa basketbolunun en köklü takımlarından bir tanesi. Tıpkı Olympiakos ve Real Madrid gibi. Bu anlamda bence belki de son yılların en rekabetçi, en renkli ve en ilgi çekici Final Fourlarından biri olmaya aday bir turnuvaya gidiyoruz. Öncelikle saha dışı olayların hiç gündeme gelmediği, tamamen oyuncuların ve oyunun ön planda olduğu bir müsabaka olmasını diliyorum. Yeniden yapılanmalarının ilk yılında ve özellikle de Ergin Ataman gibi bir Türk koçla ulaşmış oldukları başarı açısından rakibimize çok saygı duyuyoruz. Teknik ekibimiz zaten gerekli hazırlıkları en ince detayına kadar yapacaklardır ama günün sonunda bu tarz tek maçlık eleme usulü organizasyonlarda oranın psikolojisini daha iyi yönetebilen ve günlük bireysel performanslarını maksimize edebilen takımlar avantaj sağlıyor. Umarım 24 Mayıs akşamı unutulmaz bir atmosferde kazanan ve iki gün sonraki final müsabakasında oynama hakkı kazanan taraf biz oluruz."

SCOTTIE WILBEKIN VE ERGİN ATAMAN

- Geçmişte yaşanan sürtüşmelerin sporun her dalında oyuncular üzerinde ekstra motivasyon katkısı sağlayabildiğini gördük. Scottie Wilbekin'in Milli Takım sürecini düşündüğümüzde oyuncu psikolojisiyle artı bir motivasyon içinde olabileceğini düşünebilir miyiz?

"Scottie ve milli takım süreciyle ilgili geçtiğimiz dönemde herkes bence yeteri kadar konuştu, fikir beyan etti. Biz de kulüp olarak o sürecin hakkaniyetli yönetilmediğini sebepleriyle ortaya koyduk. Fakat geldiğimiz noktada eski defterleri açmanın kimseye bir faydası olmadığını düşünüyorum. Scottie takımımızın önemli oyuncularından bir tanesi ve diğer tüm oyuncularımızın olduğu gibi Scottie’nin de iki maçta Avrupa’nın en büyük kupasına ulaşma fırsatı olan bu organizasyon öncesinde ekstra motivasyon için hiçbir dış etkene ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum."

Hürriyet

FENERBAHÇE'NİN HAKEM DEZAVANTAJI

- EuroLeague'de sezon ve play-off hakem performanslarını değerlendirdiğimizde Fenerbahçe'nin aleyhine çok düdükler çalındığını görüyoruz. Fenerbahçeli taraftarların Final Four öncesi düşüncesi, normal bir hakem yönetiminde zaferin geleceği yönünde. Bu konuda EuroLeague yönetimiyle görüşmeleriniz ya da olumsuzlukların önüne geçmek amaçlı çalışmalarınız var mı?

"Hakemler bu işin ayrılmaz bir parçası ama sadece parçası. Biz mümkün olduğunca saha içinde kalmaya gayret ediyoruz. Bu sayede oyuncularımızın kolaya kaçıp bahaneler arkasına sığınmasının da önüne geçmeye çalışıyoruz. Fakat bu demek değil ki bu konuda istişarelerimiz olmuyor. Daha önce de dile getirdiğim gibi hem koç hem yönetici düzeyinde Euroleague yönetimi ve özellikle de hakemlerden sorumlu kişiler ile sürekli iletişim halindeyiz. Kendilerinin bu anlamda yeni dönemdeki şeffaf iletişim tarzlarından da memnun olduğumuzu belirtmek isterim. Hatalar elbette oluyor ve bunu da bizlerle açık yüreklilikle paylaşıp değerlendiriyorlar. Burada önemli olan maç sonuçlarına direk etki edecek hataların minimize edilmesi. Umuyorum ki Final Four’da da saha dışı etkenlerin ya da hakemlerin değil, basketbolun ön plana çıktığı ve kazananı belirlediği maçlar izleriz."

"BERLİN'DE EMİNİM Kİ İNANILMAZ BİR DESTEK HİSSEDECEĞİZ"

- Fenerbahçeli taraftarların Berlin'de seyirci avantajını sağlamak için ellerinden geleni yaptığını biliyoruz. Bilet konusundaki sınırlama nedeniyle kulübün yapabilecekleri sınırlı ancak tribünlerin sarı lacivert ağırlıklı olacağını tahmin ve temenni ediyoruz. Jasikevicius'un taraftara "Hazır olun" çağrısı vardı, bu konuda sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?

"Avrupa’da nereye gidersek gidelim her zaman sarı lacivert renkleri görmek artık bir alışkanlık haline geldi. Konu Berlin olunca da tabi ki herkesin beklentisi artıyor. Çarşamba akşamı Berlin’e indiğimiz andan itibaren havaalanında, otelde, sokaklarda eminim ki inanılmaz bir destek hissedeceğiz. Maalesef ki bu sene Euroleague’in yapmış olduğu farklı bir uygulamadan dolayı biletlerin çok büyük bir kısmı genel satışta satıldı ve katılımcı takımlara çok az sayıda bilet alma imkânı sağlandı. Genel satışta özellikle Almanya’da yaşayan taraftarlarımızın çok sayıda bileti almış olduklarını umuyorum. Onun haricinde yönetimimiz de mümkün olan maksimum sayıda taraftarımızın cuma günü salonda yerini alabilmesi için çalışmalarına devam ediyor."

Hürriyet

"ÜLKER SPORTS ARENA'DA GELİRLERİMİZİ DÖVİZ BAZINDA %50 ARTIRDIK"

- Ülker Sports Arena'da bu sezonki maçlarda ve EuroLeague play-off'unda harika atmosferler vardı. Rakip takım üzerinde baskı yaratma konusunda bu yıl daha başarılı geçti Fenerbahçe için. İç sahada tribün desteği sağlamak ve taraftarın ilgisini artırmak için çalışmalarınız var mı?

"Ülker Spor ve Etkinlik Salonu bence Avrupa’nın en özel salonlarından bir tanesi. Özellikle playoff üçüncü maçında hem pazarlama/etkinlik ekibimizin hem de günlerce sabahlayan ve bizlerle çok uyumlu şekilde çalışmalarını yürüten taraftarlarımızın katkısıyla tüm Avrupa’nın dilinden düşmeyen ve belki senelerce daha iyisi yapılamayacak bir maç önü showuyla bu sene evimizdeki yaratılan atmosfer taçlanmış oldu. Bizim ilk günden beri amacımız bu salonda hem kulübümüze maksimum geliri yaratacak imkanları sağlamak hem de buraya gelen taraftarlarımız için unutulmayacak maç günü deneyimleri yaşatmak. Bu sene maç günü gelirlerimizi döviz bazında %50 artırdık. Bu şubemizin bütçesi açısından gerçekten son derece önemli. Bunu yaparken bir yandan pota arkası tribününde sponsorlarımızın desteğiyle indirimli bir öğrenci tribünü oluşturduk. Bu sayede hem her gelir düzeyinden taraftarımızı salona çekebilmek, hem de salon atmosferini ileriye taşımayı amaçladık. Önümüzdeki senelerde hem gelirleri artırmak, hem de bu indirimli tribün uygulamasını daha da ileriye taşıyabilmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz."

"SPORTİF VE MALİ YÖNDEN PLANLARIMIZI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÜZERİNE"

- Görev süreniz boyunca her yönden sürdürülebilirliğe önem verdiğinizi ve planlamaların gelecek yılları da kapsayacak şekilde yapıldığını söylediniz. Fenerbahçe'nin hedefleri ve Sarunas Jasikevicius tercihi hakkında neler söylemek istersiniz?

"Bulduğum her fırsatta dile getirmeye çalıştığım gibi bir kulübün devamlılığında sportif kadar iş geliştirme, satış ve pazarlama departmanlarının önemi çok büyük. Avrupa’da maalesef her zaman sportif başarı ön planda tutuluyor ve bu alanda başarı gelmeden diğer kısımlarda yapılan işlerin değeri pek anlaşılmıyor. Sportif anlamda koçumuz Saras Jasikevicius ile zaten uzun vadeli bir anlaşma yaptık ve sezon ortasında kendisiyle anlaşma aşamamızda, bu seneyi olabilecek en iyi şekilde bitirmenin yanında her zaman orta ve uzun vadeli planlarımızı da istişare ettik. Tabi bu noktada yönetimimizin orta ve uzun vadeli planlarda bizim arkamızda olması da son derece önem teşkil ediyor. Sportif anlamda planlamalarımız bu şekilde devam ediyor. Fakat bunun yanında salonumuzda geçen sene müze, courtside lounge, açık loca, yeni koltuk düzenlemeleri gibi yeniliklerle başlayan, bu sene ise soyunma odası, ağırlık salonu ve tedavi odalarımızın tamamen yenilenmesi, medya çekimlerimiz için yaratılan stüdyo gibi işlerle devam eden çok güzel gelişmeler oldu. Önümüzdeki dönemde de özellikle teknoloji anlamında salonumuzda geliştirilmesi gereken şeyler var ve bu düzenlemeler bize pazarlama anlamında da yeni alanlar yaratılmasını sağlayacak. Yine pazarlama ekibimizin en önemli projelerinden biri olan maskotumuz Yellow artık Türkiye sınırlarını aşmış durumda ve Avrupa’nın belki de dünyanın sayılı maskotlarından biri haline geldi. Maç günlerinde ve farklı kulüp etkinliklerinde kullanılmasının yanı sıra dijital mecralarda bu kadar kısa sürede bizim bile hayal ettiğimizin çok üzerinde etkileşim yaratıyor. Şunu da belirtmem lazım ki Yellow’u tamamen bizim ilk günkü projelendirme zamanlamamız kapsamında bugüne kadar pek çok talep olmasına rağmen çok fazla markayla özdeşleştirmedik. Yine planlamamız dahilinde bundan sonra yavaş yavaş kulübe ciddi maddi katkılar sağlayacak noktaya da gelecektir. Bir başka proje de bu sene ‘hero’ konsepti üzerinden yaratıldı ve tüm sezonu kapsayan iletişim bu konsepte oturtuldu. Soyunma odası koridorları ve oyuncu dolapları, maç sonu dijital paylaşımlar, taraftar tarafından yapılan koreografiler ve playoffta tüm salonun giydiği sarı tshirtler ve patpatlar vs derken yine çok değerli ve gelir yaratan başka bir iş ortaya çıkmış oldu. Bu ve benzeri çalışmalar sonucunda bildiğiniz gibi geçen sezon ekibimiz ilk defa Euroleague’in pazarlama ödüllerinde birinci olmuştu. Bu sene de eminim ki bu güzel ve değerli çalışmalar yine hak ettiği karşılığı bulacaktır. Maalesef Avrupa’da spor hala para kaybeden bir noktada ve bu tarz çalışmaların her geçen gün artarak devam etmesi gerekiyor ama bu anlamda tüm ekibimi tekrardan tebrik ediyor ve değerli çalışmaları için teşekkür ediyorum."

Hürriyet

 

"AVRUPA’DA BASKETBOLU YÖNETEN MECRALARIN CİDDİ ÖNLEMLER ALMASI GEREKİYOR"

- Türk sporseverlerin hangi takım formasını giyerse giysin genç sporculara destek verdiğine şahit oluyoruz. Arda Güler ve Semih Kılıçsoy'a futbolseverlerin gösterdiği ilginin benzerini basketbolda Ömer Ege'de gözlemliyoruz. Hem sporseverlerin gençler konusundaki hassasiyetini hem de Türk basketbolu için önem arz eden altyapı çalışmaları konusunda neler söylemek istersiniz?

"Fenerbahçe gibi büyük bir kulüpte çalışıyorsanız Türk basketbolcularının gelişimine önem vermenin de doğal sorumluluklarınızdan biri olduğuna inanıyorum. Tabi ki sonuç odaklı bu kadar beklenti ve baskının olduğu bir ortamda bunu başarmak asla kolay değil. Fakat Saras ile yapmış olduğumuz ilk görüşmede dahi bu konuda aynı vizyonda olduğumuzu görmek beni son derece mutlu etmişti. Nitekim sezon içerisinde Emre Ekşioğlu olsun, Ömer Ege olsun maçlarda süre aldılar, yine birçok başka genç sporcumuz da hem ikinci takımımızda tecrübe kazanırken hem de zaman zaman A takımla idmanlara katıldılar. Biraz önce bahsettiğim salonumuzda yapmamız gereken yeniliklere ek olarak aslında bizim en temel ihtiyaçlarımızdan bir tanesi sadece alt yapıya özel yan yana 3-4 salonun olduğu bir tesis. Şu anda maalesef çok sayıda yaş kategorisinde takımlarımız olduğu için ciddi bir salon sıkıntısı yaşıyoruz ve lojistik olarak farklı salonlara takımların dağılması gerekiyor. Bu bizim için ciddi bir engel. Fakat bu yatırımlar planlanırken bir yandan da kulüplerin alt yapılara daha fazla yatırım yapması için yapısal olarak da bazı koruyucu önlemler alınması gerekiyor. Şu anda maalesef bir kulübün yatırım yapıp geliştirdiği sporcular hiçbir engel olmadan Avrupa’da başka takımlara ya da Amerika’da üniversiteye gidebiliyorlar. Yine benzer şekilde senelerdir belki de artmayan tek ücret Avrupa’dan alınan oyuncular için NBA’in ödeyeceği maksimum bonservis rakamı. Tüm bu sorunlar için Avrupa’da basketbolu yöneten mecraların ciddi önlemler alması gerekiyor, aksi takdirde kulüpleri altyapıya yatırım yapmaya teşvik etmek gün geçtikçe daha da zor olacaktır. Bizler sürekli aynı kısa döngü içerisinde yabancı sayısını tartışırken, önde gelen basketbol ülkelerinin çoğu aksine altyapılarında ‘homegrown’ konseptli oyuncu oynatıyorlar. Bu ne demek? Avrupa’nın her yerinden genç basketbolcuları tarayarak hiçbir sınırlama olmadan altyapılarına transfer ediyorlar ve altyapılarında 3-4 sene geçiren oyuncular yerli statüsünde oynama hakkı kazanıyor. Bu sayede hem bu çocukların bazıları ülkelerin milli takımlarında oynuyorlar hem de kulüpler kendi sınırlarına bağımlı kalmadan buldukları yetenekli sporcuları yetiştirip bonservis bedelleri kazanarak altyapılarını sürdürülebilir hale getirebiliyorlar. Bu tabi ki her zaman şikayet ettiğimiz Türkler Avrupa’da yerli statüsünde oynayamıyor tezini aşabilmek adına bizim sporcularımız için de bir yol. Biz ülkemizde ise hem altyapılara yatırım yapılmıyor diye şikayet ediyor hem de onca emekle yetiştirilen ender oyuncuların hiçbir geri dönüşü olmadan kulüplerinden gitmelerine engel olamıyoruz. Bu konjonktürde ben çözümün her mecrada ülkemizin daha çok yurtdışında temsil edilmesi için teşvik edici uygulamalarda olduğunu düşünüyorum. Bu noktada geçmiş dönemlerdeki uygulamalarla günümüzdeki gerçeklerin kıyaslanmasını da kesinlikle yanlış buluyorum. Şu anda en iyi Türk basketbolcular direk NBA’e gidiyor fakat Avrupa’nın en üst seviye basketbol organizasyonu olan Euroleague ve hatta Eurocup’ta gerçek anlamda rol alan Türk oyuncu sayımız maalesef çok az. Altyapılardan başlamak üzere bu rekabet ortamı sağlanamaz ise kısır döngü içerisinde oyuncu fiyatları ve yabancı oyuncu sayısı çıkmazında sıkışıp kalıp kısa vadeli çözümlerle kulüp takımlarındaki başarılarımızın milli takıma yansımasının zor olacağına inanıyorum. Umuyorum ortak akılla alınacak önlemler ile orta ve uzun vadede milli takımımızın da çok başarılı günlerini hep beraber görürüz."

Popular Articles

Latest Articles