P­r­o­f­.­ ­D­r­.­ ­M­u­s­t­a­f­a­ ­S­a­r­ı­ ­u­y­a­r­d­ı­:­ ­K­ö­p­ü­k­l­e­r­ ­m­ü­s­i­l­a­j­ı­n­ ­a­y­a­k­ ­s­e­s­l­e­r­i­

P­r­o­f­.­ ­D­r­.­ ­M­u­s­t­a­f­a­ ­S­a­r­ı­ ­u­y­a­r­d­ı­:­ ­K­ö­p­ü­k­l­e­r­ ­m­ü­s­i­l­a­j­ı­n­ ­a­y­a­k­ ­s­e­s­l­e­r­i­

SON günlerde Adalar açıklarında ve İstanbul Boğazı’nda köpek görülmeye başlandı. Bu köpük akımı akıllara ‘Müsilaj geri mi geldi’ sorusunu getirdi. Uzmanlara göre, geçen yıllarda Marmara’yı kaplayan ve deniz yaşamını etkileyen müsilaj, deniz temizleme ve alınan tedbirlerle ortadan kalkmasına karşın, denizlerde görülen köpüklenme kâbusun her an geri döneceğinin işareti.

Nisan ayı ortalarında İstanbul Boğazı’nda görülmeye başlayan köpük akımının mayıs ayında artış gösterdiğini, son 2 hafta boyunca ise süreklilik arz etmeye başladığına dikkat çeken Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, Boğaz boyunca kuzeyden güneye doğru akan köpüklerin, Batı Karadeniz kökenli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Mustafa Sarı, önceki gün de Marmara Denizi’ne dalış yapıp, dipteki son durumu Hürriyet için değerlendirdi.

DENİZ EKOLOJİSİ ETKİLENDİ

Prof. Dr. Mustafa Sarı, denizlerimizdeki son durumu ve müsilajın geri gelmemesi için yapılması gerekenleri şu sözlerle özetledi: “Akdeniz havzası denizlerinde mart ayından itibaren rekor düzeyde gerçekleşen yüzey suyu sıcaklıkları, Afrika kökenli toz taşınımının yoğunluğu ve tozla birlikte düşen yağış, denizlerde biyolojik süreçlerin hızlanmasına neden oldu. Doğal şartlarda sorun teşkil etmeyen bu süreç, denize noktasal ve yayılı kaynaklardan arıtılmadan deşarj edilen atıklar bu süreçleri tehlikeli hale getiriyor. Atıklarla denize ulaşan azot ve fosfor, karadaki bitkilerin denizdeki karşılığı olan mikroskobi bitkicikler olarak tanımladığımız fitoplankton artışına, fitoplankton artışı da denizde bazen renk değişimlerine, bazen de köpüklenme gibi ekolojik sorunlara neden olmakta.

HürriyetProf. Dr. Mustafa Sarı Hürriyet için daldı

KAYGILAR ARTIYOR

Ülkemiz çevresinde yer alan denizlerdeki yüzey suyu sıcaklığı, fitoplankton durumunu gösteren klorofil-a rekor düzeylerde artış gösteriyor. Kirliliğin yüksek olduğu Marmara ve Karadeniz, bu artıştan en çok etkilenen denizlerimiz. Batı Karadeniz’de başlayan köpüklenme, akıntıyla Marmara Denizi’ne ulaşmakta, yeni bir müsilaj oluşumuyla ilgili kaygıları artırmakta. Yeni bir müsilaj oluşumunu engellemek için tek çare denizin azot, fosfor yükünü, yani atık yükünü azaltmaktan başka yol yok.”

3 METREDEN SONRA GÖRÜŞ AZALIYOR

- PROF. Dr. Mustafa Sarı şöyle devam etti: “Köpüklenme, Karadeniz’de büyük oranda organik kirlilik sonucu oluşmaktadır. Oradan Marmara Denizi’ne taşınan organik yükün yeni bir müsilaj oluşumunu tetikleme olasılığı her zaman mevcut. Bu yüzden acilen Marmara Denizi Eylem Planı amasız, fakatsız uygulanmalı. Son yaptığımız ölçümler ve dalışlar Marmara Denizi’nde özellikle ara tabakada fitoplankton artışının yoğunlaştığını, görüşün düştüğünü gösteriyor. 30 Mayıs’ta yaptığımız dalışta, yüzey suyu sıcaklığının 22 derece olduğu, 8 metreden itibaren hızla düştüğü ve 20 metrede 16 derece olduğu gözlendi. Yüzey suları berrak görülse de 3 metreden itibaren görüş azalmakta, 8-13 metrede yer alan ara tabakada ise görüş neredeyse 1 metreye düşüyor.”

KİRLİLİK AZALMADI 

- Marmara Denizi’nde kirlilik yükünün istenilen düzeyde azalmadığını söyleyen Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Bugün denize ulaşan atık miktarı 2021’dan çok da farklı değil. Müsilajın tekrar etmemesi, yani yeniden Marmara Denizi’nde ortaya çıkmaması gerçekçi bir beklenti olur mu?” dedi.

 

 

 

Popular Articles

Latest Articles