Gizem: Gülaycım, Bilge’nin yapay zekâyla arası nasıl? Artık eğitim dahil hayatımızın birçok noktasında karşımıza çıkıyor.
Gülay: Oldukça iyi, en son yıllık için arkadaşlarının değerlendirmelerini yapay zekâya yazdırıyordu (gülüyor).
Gizem: Bravo Bilge’ye. Ben de Lorin’in yaş grubunun yapay zekâyla ileride nasıl bir ilişkisi olacak gerçekten merak ediyorum. Geçen ay pedagoğunun Lorin için yazdığı bir hikâyeyi, yapay zekâyla resimleyip kitaba çevirdim mesela. Artık reddedemeyeceğimiz bir şekilde hayatımızda. Eğitime dahil mi peki Bilge için?
Gülay: Tabii. Bu örnek tamamen muziplik işi. Arkadaşlarının özelliklerini girip yıllık için bir mektup yaz diyor. Asıl eğitim için tam performansla kullandığı alan, sunumlar. Sunumları için içerik desteğinden ziyade görselleştirme ve tasarım aşamasında faydası çok büyük.
Gizem: Süpermiş. Yakın gelecekte yapay zekâ, eğitim sistemini topyekûn değiştirebilir. Aklıma şu soru takıldı Gülay; yaş gruplarına göre çocuklarımızı yapay zekâyla nasıl tanıştırmalıyız? Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gonca Kızılkaya Cumaoğlu’yla görüştüm. Yapay zekânın eğitim alanında bize hangi fırsatları sunacağına dair bilgiler verdi ve erken çocukluk döneminden itibaren nasıl bir yapay zekâ eğitimi verilmesi gerektiğine ilişkin görüşlerini de paylaştı.
Cumaoğlu’na göre gelecek yıllar içinde çok öngörülebilir bir dünya bizi beklemiyor. Yapay zekâ, AGI (Artificial General Intelligence Yapay Genel Zekâ) düzeyine çıktığında, ki bu çok uzak bir gelecek değil, dünyada ciddi bir istihdam sorunu yaşanacağını düşünüyorlar. Çocukların ilk ihtiyaç duyacağı şey tüm yeni okuryazarlıklara sahip olmakmış. Yapay zekâ okuryazarlığından yeni medya ve dijital okuryazarlıklara kadar. “Kalan konularda kendimizi eğitmek için hiçbir engelimiz olmayacak çünkü” diyor. Cumaoğlu’nun verdiği tüm bilgileri okurlarımızla paylaşalım...
Prof. Dr. Gonca Kızılkaya Cumaoğlu anlatıyor:
‘O BİZE ENTEGRE OLDU’
Yaşamı kökten etkileyecek istihdamla ilgili dönüşümler; önce üniversite sistemini, sonra da zorunlu olarak tüm ihtiyaçların yeniden tanımlandığı bir eğitim sistemini mecbur kılacak gibi. Yapay zekâyı eğitim sistemine entegre etmeden o bize entegre oldu. YÖK ‘Bilimsel Araştırma ve Yayın Faaliyetlerinde Üretken Yapay Zekâ Kullanımına Dair Etik Rehber’ yayımladı. Konu öğretim programına girmeden bir rehberimiz oldu. Çünkü biz, öğrencilerimiz aktif kullanıyoruz.
BİRÇOK FIRSAT SUNACAK
Kişiselleştirilmiş öğretim: Öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına, öğrenme hızlarına ve yeteneklerine uyarlanan yöntemlerle öğrenme süreci optimize edilebilir.
Geri bildirim ve mentorluk: Yapay zekâ öğrencilere daha hızlı geri bildirimler sağlayarak hatalarını düzeltmelerine ve öğrenmelerine yardımcı olabilir.
Öğrenme analitiği: Büyük veriyle çalışan öğrenme analitiği ve öngörü analizi, yapay zekâyla kolaylaşacak. Öğrencilerin performansları analiz edilebilecek.
Hangi yaşta hangi eğitimi vermek gerek?
Erken çocukluk (3-6 yaş): Temel dijital becerilerle eğitici oyunlar ve uygulamalarla teknolojiye aşinalık kazandırılabilir.
İlkokul (7-12 yaş): Dijital okuryazarlık için güvenli internet kullanımı, bilgi arama ve değerlendirme becerileri geliştirilebilir. Yeni medya okuryazarlığı kazanmak için medya içeriğini anlama, değerlendirme ve üretme becerileri ele alınabilir.
Ortaokul (12-15 yaş): Yapay zekânın çalışma prensipleriyle temel uygulamalar öğretilebilir. Çevrimiçi etik, güvenlik ve gizlilik konuları işlenebilir. Medya eleştirisi programa alınabilir.
Lise (15-18 yaş): Yapay zekâ uygulamaları, veri analizi ve makine öğrenimi konuları, ileri internet uygulamaları için internet, mobil uygulama geliştirme ve güvenlik konuları ele alınabilir.