M­H­P­ ­l­i­d­e­r­i­ ­B­a­h­ç­e­l­i­:­ ­U­y­a­r­ı­y­o­r­u­m­,­ ­a­s­ı­l­ ­h­e­d­e­f­ ­T­ü­r­k­i­y­e­­d­i­r­

M­H­P­ ­l­i­d­e­r­i­ ­B­a­h­ç­e­l­i­:­ ­U­y­a­r­ı­y­o­r­u­m­,­ ­a­s­ı­l­ ­h­e­d­e­f­ ­T­ü­r­k­i­y­e­­d­i­r­

MHP lideri Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

Değerli vekiller, muhterem misafirler, basınımızın değerli temsilcileri, toplantımıza başlarken hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Toplantımızı takip eden tüm vatandaşlarımıza gönül ve kültür coğrafyalarımızda hayat mücadelesi veren kardeşlerimize selamlarımı gönderiyorum. 

Anadolu coğrafyasında bin yıldır varlığımızı sürdürüyoruz. Varlığımız gücüne güç katarak mevcudiyetini muhafaza edecektir. Jeopolitik bilek güreşlerine eklemlenen hakimiyet mücadelelerinin farkındayız. Maruz kaldığımız ağır sorunları ele alırken tarih şuuru rehberliği ile hareket etmeliyiz.

Gizli amaçların iç yüzüne ışık tutup oyunları bozacak cesaret ve zekaya sahip olmalıyız. Macerayı akımlara kapılmaktan özenle sakınmalıyız. Kulis bilgisi diye servis edilen dedikoduları, yalan rüzgarlarını, özellikle sayın cumhurbaşkanımızın görüşmelerinin çarpıtılmasını ibretle takip ediyoruz.

ERDOĞAN HERKESLE GÖRÜŞEBİLİR

Sayın cumhurbaşkanımız doğal olarak herkesle görüşebilir, dinleyebilir, bizce mahsuru yoktur. Mahsurlu olan taraf aslı olmayan söylentileri, gemi azıya alması, fitnenin kamçılanmasıdır. Kaynayan dedikodu kazanının basıncını düşürmek alternatif yol olarak değerlendirilmeli. Maşayı değil tutan ve tutturan elleri de görmeliyiz.

Dolduruşa gelerek davamızı sürdürmedik. Dibi görünmeyen kuyulardan susuzluğumuzu gidermek için dahi olsa su içmedik. Dik durduk, doğru olduk; düzgün yaşadık. Kalbimizde Allah inancı, kaderimizde millet iradesi, arkamızda şehitlerimizin hatırası, ömrümüzde lider ülke Türkiye'nin hayali ile aralıksız yürüyoruz. Son zamanlarda ülkemiz aleyhine tehdit sarmalının gittikçe ilerlediğini, provokasyonlara hız verildiğini görüyoruz. Türkiye'yi hedef haline getirmek isteyenlere taviz vermeyeceğiz. Tersi olursa milletimizin yüzüne bakamayız.

ASIL HEDEF TÜRKİYE'DİR

Türkiye çevresini saran hain kuşatmanın yeni mevziler elde etmesi ile tahrip süreci, küresel güçlerin mihvandarlığı ile mesafe almakta. Suriye'nin parçalanmasını hedef alan emperyalist plan yürütülmektedir. Şirret kampanyalarını hızlandırdılar. Asıl hedef Türkiye'miz, yakın hedef son yurdumuzdur. Milli güvenliğimiz tehdit ve tehlikelerle sınanmakta. Enerjisini Türkiye düşmanlığından alan yıkıcı mekanizma faaldir. 

Alçak bir yarış devrededir. Amaç Türkiye'yi köşeye ve kapana sıkıştırmaktır. Her türkü müdahaleye açık hale getirmektir. CHP bu pis senaryonun alt yüklenici, yerli figüranı. DEM ise hazırda bekleyen bölücü fitnedir. ABD sonuçları vahim olacak oyun kurmaktadır. ABD, PKK'nın işgal ettiği alanları özerk yönetim olarak tanımaktadır. Suriye bölündü de biz mi duymadık. Toprakları paylaşıldı da bizim mi haberimiz yok. 

ABD GİBİ DOST DÜŞMAN BAŞINA 

ABD, Suriye kuzeyinde örgüte seçim yaptırmak için uygun bir ortam ve zaman kollamakta. Bu olacak şey değildir. Sineye çekilecek durum olamayacaktır. Ağustos aynının işaret edilmesi skandal üstüne skandaldır. Türkiye'nin haklı tepkisi sözde seçimleri erteletmiştir. Bununla yetinmemizi kimse bekleyemez. Sözde seçimler gündemden tamamen çıkarılmalı, bir daha tartışma konusu yapılmamalıdır. ABD gibi dost düşman başına. Suriye'nin dağılmasına karşıyız. Toprak bütünlüğüne saygılıyız, her devletin de saygı duymasını bekleriz. Sözde demokratik manevralar yapmak Türkiye için haklı operasyon nedenidir. Seyirci kalmak Türk vatanını felakete sürüklemekle eş değerdir. Alarm zilleri çalan gelişmeleri bölge ülkelerinin ve Rusya'nın sessizce izlemesi düşündürücüdür. Terör devleti kurmak isteyenlere meydanın boş olmadığını, tetikte beklediğimizi hatırlatmak isterim.

GÖREVDEN ALINMASI HUKUK ONURUNUN ŞAŞMAZ HÜKMÜDÜR

DEM Partili Hakkari Belediye Başkanı’nın hukuk sınırları kapsamında görevden el çektirilmesi, ardından geçtiğimiz çarşamba günü, silahlı terör örgütünü yönetmek suçundan 19 yıl 6 ay hüküm alarak tutuklanması Türk devlet ve hukuk onurunun şaşmaz hükmüdür. 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerinde, bölücü terör örgütüyle iltisak, irtibat ve ilişki içinde olan teröristleri bilinçli ve sonuçları hesaplanmış şekilde aday gösterenlerin Türkiye’yi siyasi ve toplumsal çalkantıya mahkum etmek istedikleri açık bir gerçektir.

TALİMATI PKK'DAN ALIP HAZİNEDEN ALINAN PARAYI TERÖRİSTLERE YAĞMALATTIRIYORLAR

Yalnızca Hakkari Belediye Başkanı değil, haklarında yargısal süreçlerin devam ettiği 30’a yakın örgüt üyesinin belediye başkanı koltuğunda oturuyor olması demokrasiyle izah edilemeyecek despotluk ve düşmanlık alametidir. DEM’in hedefi yöre insanımıza hizmet değildir. DEM’in hedefi yöre insanımızın derdine deva, ihtiyaçlarına çare olmak hiç değildir. DEM’li belediyelerin hemen hemen hepsinde paralel yönetim, PKK’nın sözde komiserleri vasıtasıyla ağırlığı ve gölgesi hakimdir. Ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgesinde bazı belediye başkanları talimatı bölücü terör örgütü PKK’dan alırken, devletin hazinesinden aktarılan paraları da teröristlere yağmalattırmaktadır. Dünyanın neresine giderseniz gidiniz, hangi ülkenin hukuk sistemini incelerseniz inceleyiniz böylesi bir tablonun suç olduğunu, hatta devlete ve millete ihanetle eşanlamlı olduğunu görürsünüz. Kayyum edebiyatını ağızlarında sakız gibi çiğneyenler unutmasın ki, teröristlerin görevden alınması hukuk devletinin şerefidir, hukuk devletinin onurudur, hukuk devletinin ruhudur. İhanete göz yummak demokrasi değildir. Buna karşılık kayyum atanmasına karşı çıkmak ise demokratlık hiç değildir. DEM’lenmiş CHP’nin başındaki zat kayyum ezberini seslendirip halkın iradesinin tanınmadığını söyleyerek kendi kalesine gol üstüne gol atmaktadır.

CHP, ATATÜRK’LE YOLLARINI ÇOKTAN AYIRMIŞTIR

PKK’ya gıkını çıkaramayan, bölücü belediye başkanlarına en küçük tepki gösteremeyen, Suriye’nin kuzeydoğusundaki hain teşebbüsleri kuzuların sessizliğiyle izleyen bir şahsın, CHP’nin genel başkanı olması başlı başına bir trajedidir. CHP, DEM’lenmiş, gemlenmiş, yemlenmiş, ele geçirilmiş ve sonuçta şarampole devrilmiş, Atatürk’le yollarını çoktan ayırmıştır. Özgür Bey kavga istediğimizi söyleyip duruyor. Bizim böyle bir niyetimiz yoktur. Böyle bir düşüncemiz hiç olmamıştır. Şayet kavga edeceksek, şayet kavgaya gireceksek, Özgür bey rahat olsun, korkmasın, tırsmasın, baksın işine, o bizim klasmanımızda da, kalibremizde de, ağırlığımızda da değildir.

Az evvel söylediğim gibi, bizim meselemiz maşalarla değil, tutan ellerledir. Kayyum atanmasını demagojiye bağlayarak toplumsal infiali teşvik etmek arzusuyla yanıp tutuşanlar devletin hükümranlık haklarına ve hukuk güvenliğine kast eden ahlaksızlardır. Ne yapılsaydı, teröristlerin belediyelerde cirit atmalarına göz mü yumulsaydı? Ne olmalıydı, Türkiye fiilen özerkliğin fırtınalı dalgalarına mı sürüklenseydi? Ne bekleniyordu, terör devletinin Türkiye ayağı yozlaşmış demokrasi hezeyanlarıyla teessüs mü etseydi? Gazi Meclis’te her kepazeliği sahneleyen, olay çıkarmak için her fırsattan istifade eden CHP destekli DEM’li milletvekillerinin zehir saçan konuşmalarını demokrasiyle nasıl bağdaştıralım? Sizlerden ve ekranları başında bizleri takip eden aziz vatandaşlarımdan istirhamım şu kurşun gibi sözlere azami ölçüde dikkat edilmesi ve üzerinde düşünülmesidir.

DEM'LİLERİN DOKUNULMAZLIĞI KALKMALI 

DEM’in Mardin Milletvekili, 6 Haziran 2024 tarihinde, şehadet ve gazilikle harcı karılan TBMM’de açıkça dedi ki: “Kürdistan’da işgalcisiniz. Düşmanlığınızın altında kalacaksınız. Kürt’e reva gördüğünüz sömürge hukukudur. Kürtleri vatandaş saymıyorsunuz. Seçilme ve seçme haklarını ellerinden alıyorsunuz. Kürtleri bölücülükle suçluyorsunuz. Halkımızı direnişe davet ediyoruz.” DEM’in Hakkari Milletvekili, belediye başkanlığı görevinin asil sahibine geçmesinden sonra şerefli valimizi şöyle tehdit etmişti: “Bu kentin valisini bu sokaklarda dolaştırırsak namerdiz. Kendisi bir adım atamayacak bu sokaklarda. Binlerce polis ordusuyla gezecek.” Sanıyorum bu insana benzeyen canlı fazla yürek yemiş, kanat takmadan yüksekten uçmaya tevessül etmiş. Türkiye Cumhuriyeti’nin şehit kanlarıyla sulanan, kahramanlıklarla nurlanan, fedakarlıklarla tapulanan vatan topraklarında; Bir vatandaşımızın, bir polisimizin, bir askerimizin, bir kaymakamımızın, bir valimizin sokakta önünü kesecek, dolaşmasını engelleyecek dahili ve harici bir bedhahtı henüz güneş görmemiş ve görmeyecek, böylesi bir alçağın varlığına hiç kimse şahit olamayacaktır. Bu sözde milletvekilinin Ankara’da dolaşması, Gazi Meclisi’mize gelip fitne saçması sadece sabrımızın ve kör talihinin yaver gitmesinden dolayıdır. Türkiye’de Kürdistan diye bir yer olmadığını, olamayacağını anlamakta zorlanan hayasız ve hastalıklı ruhlara daha ne diyelim? Bu hakikati daha nasıl anlatalım? Bu milletvekili müsveddelerinin TBMM’de olmasına, devletten maaş almalarına, keyif sürmelerine, ihaneti meslek edinmelerine nereye kadar katlanalım? Kürt kökenli kardeşlerimizin vatandaş sayılmadığını iddia etmek sadece soysuz bir iftira değil, aynı zamanda düşman dilidir. Türkiye’yi barbarlığın mümessili İsrail ile aynı kefeye koymak ifade hürriyeti değil, izansızlığın ve ihanetin hüviyetidir. Bu milletvekillerinin dokunulmazlığının derhal kaldırılarak adaletin önünde hesap vermeleri çok acil ve milli bir ihtiyaçtır.

AB ülkelerindeki seçimler önemli sonuçları ortaya çıkarmıştır. Macron tarafından alınan erken seçim kararı Avrupa'daki ciddi değişimlerin habercidir. İkinci dünya savaşı sonrası kurulan dünya nizamı çatırdamaktadır. İsrail soykırım yaparken etkisiz açıklamalarla günü geçiren sözde gelişmiş ülkelerin iki yüzlülüğü taşınamayacak yüke dönüşmüştür. 

DAR VE ORTA GELİRLİ İNSANIMIZI ENFLASYONA EZDİRMEMELİYİZ

Türkiye ekonomisinde güven veren kararların, istikrar vaat eden tedbirlerin, halkımızın refahını gözeten vizyoner atılımların farkındayız ve destekçisiyiz. Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,7; üst üste 45 aydır da büyüme başarısı gösteren Türkiye ekonomisi inanıyorum ki, enflasyonda da en kötüyü geride bırakmıştır.
Merkez Bankası rezervlerindeki yükseliş umut vericidir. Ekonomi yönetiminin doğru ve kararlı politikaları, güven ortamının kökleşmesi, hayat pahalılığının düşüşe geçmesi memnuniyet düzeyini artırmaktadır. Dar ve orta gelirli insanımızı enflasyona ezdirmemeliyiz. Emeklilerimizin şikayetlerini kademeli şekilde dindirmeliyiz. Büyüyen, güçlenen ve gelişen Türkiye ekonomisinden her kesimin, her insanımızın adil ve hakkaniyetli pay alması için elimizden geleni yapmak durumundayız. Fiyat ve finansal istikrarın ivmesi; ihracat, üretim, istihdam, yatırım seferberliğiyle Türkiye ekonomisi zincirlerini tamamıyla kıracaktır. Çiftçimizden memurumuza, işçimizden esnafımıza, emeklimizden sanayicimize kadar herkesin yanındayız, haklı taleplerinin takipçisiyiz.

Taşeron firmalarda çalışan kardeşlerimizin kadroya alınması, Staj ve çıraklık mağduru kardeşlerimize el uzatılması, Terörle mücadelede yaralanan, ancak gazi sayılmayan 20 bine yakın kardeşimize gazilik unvanının verilerek şeref aylığının bağlanması, Uzman çavuşlarımızın kadroya alınmalarıyla mesleki güvenceye kavuşturulmaları, Yardımcı hizmetler sınıfındaki kardeşlerimizin sorunlarının çözülmesi, Her insanımızın onurlu ve hiç kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdüreceği bir gelir düzeyine ulaşması hedeflerimiz arasındadır. Sözlerimin sonunda, Fransa’da yapılan 2024 Avrupa Ampüte Futbol Şampiyonası’nda üçüncü kez şampiyonluğa ulaşan can parçası evlatlarımızı yürekten kutluyor, teknik kadroyla birlikte hepsinin gözlerinden öpüyorum.
Sizlerin, aziz milletimizin ve Türk-İslam aleminin bu hafta sonu karşılayacağımız Mübarek Kurban Bayramı’nı şimdiden tebrik ediyorum. Bayram tatili münasebetiyle yollara düşen vatandaşlarımızın trafik kurallarına uymalarını, kazadan beladan uzak bir şekilde tatillerini geçirmelerini, sevdiklerine ve sevenlerine selametle kavuşmalarını diliyorum.

Muhterem arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisi değerli bir çalışmaya, değerli dava arkadaşlarımız ve uzmanlarımızla katkı sağlayarak, aynen diğer konularda olduğu gibi bir proje hazırlığı içine girmiştir. Bu proje asgari refah seviyesinin endeks üzerinden hesaplanması ve ailelere gelir desteği projesidir. Bu projenin hayata geçmesi için parti olarak üzerimize düşen çalışmayı, diğer partilerle olan diyaloğu ve hangi kesimden olursa olsun; aç, susuz, fukara, kim varsa hepsiyle kucaklaşmayı hedef alan bir çalışmadır. Allah hayırlı, uğurlu etsin.

Erdoğan’ın CHP’yi ziyareti Kavala ve Sinan Ateş dosyası

Popular Articles

Latest Articles