‘­B­ü­t­ü­n­ ­A­v­r­u­p­a­’­y­a­ ­T­ü­r­k­i­y­e­’­d­e­n­ ­k­i­t­a­p­l­a­r­ ­s­a­t­a­c­a­ğ­ı­z­’­

‘­B­ü­t­ü­n­ ­A­v­r­u­p­a­’­y­a­ ­T­ü­r­k­i­y­e­’­d­e­n­ ­k­i­t­a­p­l­a­r­ ­s­a­t­a­c­a­ğ­ı­z­’­

İlk kez 2014 yılında bağımsız kitabevi ve kafe olarak kapılarını açan Minoa, kitap çeşitliliğinin yanı sıra farklı zevklere hitap eden yeme-içme seçenekleri ve sıradışı içmimarisiyle Beşiktaş Akaretler’in ilgi gören mekânlarından biri. Edebiyattan sanata, çocuk kitaplarından çizgi romana pek çok alanda kitap seçeneklerine sahip olan Minoa, Akaretler’den sonra Etiler’deki Minoa Village, Maslak Minoa Bookstore, Nişantaşı MinoaVE, Bağdat Caddesi Minoa Bookstore ve Tepebaşı’ndaki Minoa Pera’yı açtı. Kültür-sanat etkinlikleri ve tiyatro gösterileriyle de misafirlerinin ilgisini çeken Minoa şimdi de Petek Tokuz ve Nazım Tokuz kurucu ortaklığında yeni şubesini Berlin’de açıyor. Bu kez Minoa Bookstore, Cafe ve Bistro adıyla Berlin’in canlı noktalarından Rykestraße’de müşterilerini ağırlayacak.

Nazım Tokuz yeni şubeyi Berlin’de açma fikrinin nasıl oluştuğunu şu sözlerle anlatıyor: “Yurtdışında uzun zamandır yeni yer bakıyorduk. Hatta ilk başta Londra olsun diye düşündük. Ama Brexit (Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması) sonrası Londra epeyce bir kan kaybediyordu. Bu yüzden Berlin’i tercih ettik. Berlin’in karışık kültürü de bize iyi geldi. Türkiye dışındaki ilk şubemizi burada açtık. İlk mekânı 10 yıl önce açmıştık. Böyle bir hayalimiz hep vardı. Şimdi başka ülkelerle devam etmeyi düşünüyoruz.”

Minoa ailesi Berlin şubesinin kitap seçeneklerini çok geniş tutmuş. Nazım Tokuz, Minoa Bookstore, Cafe ve Bistro’da kitapseverlerin 3 bin Almanca, 3 bin Türkçe ve 4 bin İngilizce kitaba ulaşabileceklerini söylüyor ve ekliyor: “Türkiye’deki güncel kitapların hepsini düzenli bir şekilde sunacağız. Berlin’de Türkçe kitap satan yerleri gezdiğimizde burada çok fazla güncel edebiyatı takip etmediklerini fark ettik. Bir de internet sitesi kuruyoruz, o da büyük bir ihtimalle eylül gibi hayata geçecek. Bütün Avrupa’ya Türkiye’den kitaplar satmak istiyoruz. Fiyatları belirlerken de üstüne yalnızca lojistik eklemesini yapıp makul fiyatlar belirlemeyi hedefliyoruz.”

 

HER ZEVKE GÖRE MENÜ

Minoa için sıradan bir kitap kafe demek doğru olmaz. Gastronomi konusunda da her zevke göre çeşitliliğe sahipler. Çift, Berlin’deki şubelerinde de yeme-içme seçeneklerini danışman şefleriyle birlikte titizlikle çalışmışlar. Özellikle sürdürülebilirliği çok önemsediklerini belirten Nazım Tokuz “O yüzden bölgenin ve mevsimin ürünlerini her zaman kullanacağız. Glütensiz, ketojenik beslenen veya vejetaryen, vegan olanlar için de seçeneklerimiz var. Ayrıca kokteyllerimiz de çok seviliyor. Kendimizi ne kitapçı ne de restoran olarak adlandırıyoruz. İkisinin toplamıyız” diyor.

Hürriyet

 

‘ALTIN ÇAĞ’DAN KALAN İSİM

Nazım Tokuz’a “Minoa ne demek” diye sorduğumuzda şunları anlatıyor: “Minoa Akdeniz’de bir medeniyet. Kalıntıları Girit Adası’nda bulundu. Uzun bir dönem var olmadıklarına inanıldı. Ama mitolojide geçiyor. Bu medeniyet yok olmuş ve deniz altına gitmiş. Sonra ortaya çıktı ki bir depremle gerçekten şehir, denizin altına çökmüş. Ben Akdeniz kültürüyle çok ilgiliyim. Bir dönem mimarlıktan sonra edebiyatta yüksek lisans yaptım. Cevat Hoca’yla (Çapan) birlikte Fernand Braudel gibi yazarları gözden geçirdik. Bu kültürün korunması gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden Minoa ismini tercih ettik. En önemlisi de bu medeniyetin bilinen hiçbir savaşı yok. Medeniyetleri çok ileri ve sanatta çok başarılılar. Bu özellikleri taşıyan, altın çağ denen bir dönem vardır. İşte Minoa bu çağdan kalma bir medeniyet. Biz de ona vurgu yaparak Minoa’nın kültürle, edebiyatla ilgili, kavga etmeyi, savaşmayı sevmeyen insanların tercih ettiği bir yer olmasını hayal ettik.”

 

Popular Articles

Latest Articles