Sosyal medya, son on yılda basit sosyal etkileşim platformlarından günlük yaşamımızı şekillendiren karmaşık ekosistemlere doğru inanılmaz bir dönüşüm geçirdi. Bu evrimin merkezinde, içerik üretim ve tüketim şeklimizi, etkileşimlerimizi ve online varlığımızı kökten değiştiren yapay zekanın (AI) etkisi de yadsınamaz. Gelin günümüzün büyük sosyal medya devleri TikTok, Meta (Facebook ve Instagram), X ve YouTube gibi platformlarda yapay zekanın nasıl bir güç olduğuna ve gelişimlerini nasıl etkilediğine birlikte bakalım.
TikTok
TikTok'un meteorik yükselişi, büyük ölçüde sofistike yapay zeka destekli içerik öneri algoritmalarına bağlanabilir. Bu algoritmalar, kullanıcı davranışlarını analiz ederek kişiselleştirilmiş içerik akışları oluşturur ve böylece kullanıcıların ilgisini çeken videolarla karşılaşmalarını sağlar. TikTok’un yapay zeka algoritmaları, kullanıcıların izleme sürelerini, beğenilerini ve yorumlarını değerlendirerek benzersiz bir deneyim sunar. Bu kişiselleştirme yeteneği, kullanıcı etkileşimini artırarak insanları platforma bağlar ve sürekli geri gelmelerini hedefler.
TikTok'un 2023'te gerçekleştirdiği "TikTok Dance Challenge" kampanyası, yapay zekanın gücünü net bir şekilde ortaya koydu. Kampanya, yapay zeka algoritmalarının kullanıcı eğilimlerini ve davranışlarını analiz ederek en popüler dans videolarını ön plana çıkarması sayesinde viral hale geldi. Bu, kullanıcıların yalnızca trendlere katılmalarını sağlamakla kalmadı, aynı zamanda TikTok'un kullanıcı tabanını da önemli ölçüde genişletti.
Meta
Meta, platformlarında zararlı içeriği tespit etmek ve kaldırmak için yapay zeka kullanıyor. Yapay zeka algoritmaları, nefret söylemi, yanlış bilgilendirme ve topluluk standartlarının diğer ihlallerini belirleme konusunda eğitilir. Meta, içerik moderasyonunu otomatikleştirerek, daha güvenli online ortamlar oluşturmayı ve ifade özgürlüğü ihtiyacını dengelemeyi amaçlıyor. Ayrıca, yapay zeka destekli reklam hedefleme teknolojileri, kullanıcıların ilgisini çeken reklamları daha doğru bir şekilde sunarak kullanıcı deneyimini ve reklam hedeflemelerini geliştirir.
Facebook’un DeepText adlı yapay zeka sistemi, milyarlarca gönderiyi saniyeler içinde analiz ederek nefret söylemi, zorbalık veya yanlış bilgi içeren içerikleri tespit edebilir. Bu sistemler, doğal dil işleme (NLP) teknikleri kullanarak metinleri anlar ve moderasyon ekiplerine rapor eder. Instagram Reels'daki yorumlar doğrudan yapay zeka tarafından belirlenmese de, yorumların yönetimi ve filtrelenmesinde yapay zeka önemli bir rol oynar.
Zararlı veya uygunsuz içerikleri tespit eden yapay zeka algoritmaları, bu yorumları filtreler veya işaretler. Ayrıca, çok sayıda beğeni alan yorumlar yapay zeka tarafından öne çıkarılarak kullanıcı etkileşimini artırmak amacıyla kullanılmaktadır. Yapay zeka, kullanıcının etkileşim geçmişine dayalı olarak kişiselleştirilmiş yorumları önceliklendirir ve spam yorumları ile bot hesaplarını tespit ederek engeller. Bu sistemler, kullanıcıların daha güvenli ve pozitif bir deneyim yaşamasını sağlamak için tasarlanmıştır.
X (Twitter)
X platformu, özellikle platforma yeni dahil ettiği Grok AI ile içerik özetleme konusunda büyük bir yeniliğe imza attı. Grok AI, son dakika haberleri ve trend konuların gerçek zamanlı özetlerini sağlayarak kullanıcıların bilgilendirilmesine yardımcı oluyor. Bu yetenek, kullanıcılara kısa ve ilgili bilgiler sunarak kullanıcı etkileşimini artırır. Özellikle hızlı bilgi akışının önemli olduğu kriz anlarında, bu teknoloji içerik üreticileri ve tüketicileri için büyük bir fark yaratabilir.
Grok AI, büyük veri setlerini analiz ederek önemli bilgileri özetler. Örneğin, bir doğal afet sırasında, yapay zeka, sosyal medya gönderilerini tarayarak en kritik bilgileri belirler ve kullanıcılara sunar. Bu, kullanıcıların gereksiz bilgi kirliliğinden korunmasını ve önemli bilgilere hızlı erişimini sağlar. Grok AI, aynı zamanda doğal dil işleme (NLP) teknikleri kullanarak trend konuları analiz eder ve özetler.
YouTube
YouTube, video içeriklerinin keşfi ve tüketiminde yapay zekanın gücünden yararlanan bir başka büyük platform olarak ön plana çıkıyor. YouTube'un öneri algoritmaları, kullanıcıların izleme geçmişine ve beğenilerine dayalı olarak kişiselleştirilmiş video önerileri sunar. Gelecekte, YouTube’un yapay zekası, içerik oluşturuculara daha fazla analiz ve içerik stratejisi sunarak, izleyicilerin ilgisini çekecek yeni video türleri ve formatları geliştirmelerine yardımcı olabilir.
YouTube'un algoritmaları, kullanıcıların izleme geçmişini, beğenmelerini, yorumlarını ve arama geçmişini analiz ederek kişiselleştirilmiş video önerileri sunuyor. Bu sayede kullanıcılar ilgi alanlarına uygun içerikleri kolayca bulabilir. Yapay zeka, videolardaki görsel ve işitsel öğeleri analiz ederek içerik türlerini sınıflandırır. Bu, videoların doğru kategorilerde listelenmesine ve kullanıcıların ilgili içerikleri bulmasına yardımcı olur.
YouTube, yapay zeka kullanarak videolara otomatik altyazı da ekleyebiliyor. Bu özellik, özellikle işitme engelli kullanıcılar ve farklı dillerde içerik tüketenler için büyük bir kolaylık sağlamaktadır. YouTube, içeriklerin evrenselleşmesi için yapay zekayı stratejik bir şekilde kullanmakta, kullanıcı deneyimini olumlu yönde geliştirmektedir.
Facebook’ta olduğu gibi, YouTube da uygunsuz içerikleri tespit etmek ve kaldırmak için yapay zeka kullanıyor. YouTube'un reklam platformu, yapay zeka kullanarak kullanıcıların ilgi alanlarını ve davranışlarını analiz ediyor. Bu sayede reklamlar, doğru kitlelere daha etkili bir şekilde ulaşıyor.
Yapay Zeka Sosyal Medya Tüketimini Nasıl Etkileyecek?
Sosyal medya platformları giderek daha fazla yapay zeka aracını içerik oluşturma süreçlerine entegre ediyor. Bu araçlar, kullanıcılara videolar, görseller ve metin içerikleri üretme konusunda yardımcı olup yaratıcılığı teşvik ediyor. Yapay zeka destekli duygu analizi, kullanıcı duyarlılıklarını gerçek zamanlı olarak izler ve platformların trendlere ve kullanıcı davranışlarına proaktif bir şekilde yanıt vermesini sağlar.
Bu süreçte yapay zeka entegrasyonları, uygunsuz içerikleri engellemek için kullanılsa da, kişisel deneyimi geliştirmek için kullanılırken aslında farkında olmadan kullanıcıyı bir balona sıkıştırmaktadır.
Bugün sonsuz içeriğin üretildiği bu üretim esnasında hem yapay zekanın hem de kullanıcı ve içerik üreticilerin yer aldığını biliyoruz, ancak bu içeriklerin yüzde kaçına erişebiliyoruz? Kendi fikirlerimiz, beğenilerimiz ve izlediğimiz içerikler sonucu bizim beğenebileceğimiz ya da etkileşebileceğimiz içerikler dışında bu platformlarda içeriğe ulaşmamız gittikçe zorlaşıyor. Eli Pariser’ın çalışmasında bahsettiği "Echo Chamber" kavramını ya da sosyal balonumuzun içinde hapsolduğumuzu yapay zeka entegrasyonları ile görmek mümkün.
Gittikçe karşımıza sadece sevebileceğimiz ya da sevmeyip bizim gibi sevmeyecek arkadaşlarımıza gönderebileceğimiz içeriklerin çıkarılması, bizim sosyal balonumuz dışında olan olaylardan habersiz olmamıza sebep oluyor. Bu durumda yapay zeka algoritmasının dışında kalmak çok mümkün olmayacak gibi görünüyor.
Sosyal medya uygulamaları şu an genellikle NLP özelinde yapay zekayı kullanıyor olsalar da yakında çok daha geniş özelliklere yer verecekleri ve bu alanda çalışmalarına devam ettikleri teknoloji çevrelerinde konuşulmaya devam ediliyor. Bu çalışmalar sonucunda, biz anlasak da anlamasak da yapay zeka bizim yerimize tüketecek ve tüketmeyeceklerimize karar veriyor olacak gibi duruyor.
Sonuç
Yapay zeka destekli sosyal medya platformları, kullanıcıların içerik oluşturma, paylaşma ve etkileşim kurma biçimlerini kökten değiştirmeye devam edecek. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, bu platformlar daha da akıllanacak ve kullanıcıların ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilecek hale gelecektir. Ancak, bu gelişmelerin yanında kullanıcıların maruz kaldıkları bilgi balonları ve algoritmaların etkisi de dikkate alınması gereken önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor.