18. yüzyıl İngiltere'sinin en tanınmış yazarlarından biri olan Jane Austen dünya edebiyatına yeni bir soluk getirmiştir. Dönemin sosyal yaşamını, geleneklerini, kadına bakış açısını ve ilişkiler hakkındaki gerçekleri eserlerinde anlatırken birçok konuda da tabuları yıktı. İngiliz edebiyatının en iyi yazarlardan biri olan Jane Austen'ın hayatını yakından merak edenler yazının devamını okuyabilir.
İyi okumalar...
Jane Austen, 16 Aralık 1775 tarihinde İngiltere'nin Hampshire bölgesinde, Steventon adlı küçük bir köyde doğdu. Babası George Austen, bir Anglikan papazıydı ve annesi Cassandra Leigh ise eğitimli bir kadındı.
Jane, altı çocuklu bir ailenin ikinci kızıydı ve genç yaşta edebi yeteneğiyle öne çıkmıştı. Babası, çocuklarına evde eğitim verdi ve Jane, okumayı, yazmayı, Fransızca ve müziği öğrenerek kendisini geliştirdi.
Jane Austen, ilk eserlerini genç yaşlarda yazmaya başladı. 1787 yılında, henüz on iki yaşındayken, "Kızkardeşim Cassandra İçin Bir Alışveriş Listesi" adlı bir kısa öykü yazdı.
Daha sonra, 'Lady Susan' adlı ilk romanını yazdı. Ancak bu eser, yayımcılar tarafından reddedildi ve yayınlanması için çok uzun bir süre geçti.
Jane Austen, 1801 yılında babasının sağlık sorunları nedeniyle Bath'a taşındı. Bu dönemde, edebi kariyeri için bir dönüm noktası oldu. "Northanger Manastırı" adlı ilk romanı, 1811 yılında yayınlandı ve büyük bir başarı kazandı.
Ardından "Sense and Sensibility" (Akıl ve Duygu), "Pride and Prejudice" (Gurur ve Önyargı) ve "Mansfield Park" gibi önemli romanları yazdı.
Jane Austen, eserlerinde, döneminin toplum yapısını, özellikle de kadınların statüsünü ele alıyordu. Romanlarında, kadınların yaşamlarında önemli rol oynayan evlilik, para ve statü gibi konuları işledi.
Jane Austen, edebi kariyerinin yanı sıra, ailesine bakmak ve ev işlerini yapmak için de sorumluluklar üstlendi.
Ancak, sağlık sorunları nedeniyle, son yıllarını İngiltere'nin Winchester kentinde geçirdi.18 Temmuz 1817 tarihinde, sadece 41 yaşındayken, bir hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.
Austen'ın en ünlü romanlarından biri "Pride and Prejudice" (Gurur ve Önyargı)'dir. Roman, sınıfsal farklılıkların üstesinden gelmek ve aşkı bulmak konusunda özgürlük ve bağımsızlık arayışında olan kadınların hikâyesini anlatır.
Roman, İngiliz aristokrasisi içinde geçen aşk hikâyelerini anlatır. Romanın baş kahramanı Elizabeth Bennet, zengin ve gururlu Bay Darcy'ye karşı olan önyargısını yener ve onunla evlenir.
Austen'ın bir diğer ünlü romanı "Sense and Sensibility" (Akıl ve Tutku)'dir. Roman, iki kardeşin aşk ve zenginlik arasındaki tercihlerini anlatır.
Romanın kahramanlarından biri olan Marianne Dashwood, aşkı ve duyguları ön plana çıkaran bir karakterdir. Diğer kardeşi Elinor Dashwood ise akılcı ve pragmatik bir karakterdir. Roman, duygu ve akıl arasındaki dengeyi bulmak konusunda kadınların karşılaştığı zorlukları anlatır.
Austen'ın "Emma" adlı romanı da popülerliğini koruyan bir diğer eseridir. Roman, güçlü karakterli ve zeki bir kadın olan Emma Woodhouse'un hayatını anlatır.
Emma, çevresindeki insanların hayatlarına müdahale etmeyi seven bir karakterdir. Roman, toplumun kadınlara biçtiği rolleri ve kadınların bu rolleri kabul etmek yerine kendi kimliklerini bulma çabalarını anlatır.
Jane Austen'ın romanlarına genel olarak bakıldığında kadınların toplumsal konumlarına dikkat çeken yazar, kadınların özgürleşme ve eşitlik arayışlarını vurgular.