F­E­T­Ö­­c­ü­l­e­r­i­n­ ­c­e­z­a­e­v­i­n­d­e­ ­n­a­s­ı­l­ ­h­a­b­e­r­l­e­ş­t­i­ğ­i­n­i­ ­a­n­l­a­t­t­ı­

F­E­T­Ö­­c­ü­l­e­r­i­n­ ­c­e­z­a­e­v­i­n­d­e­ ­n­a­s­ı­l­ ­h­a­b­e­r­l­e­ş­t­i­ğ­i­n­i­ ­a­n­l­a­t­t­ı­

FETÖ'nün kumpas soruşturması olduğu belirlenen "Selam Tevhid''de dosyasında dinleme yapanlardan eski polis Ali Fuat Altuntaş, yargılandığı "Selam Tevhid'de kumpas" davasında itirafçı oldu.

Sivil kişilerin sürekli biçimde okul civarında bulunarak öğrencileri taciz ettiklerini anlatan Altuntaş, okuldan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde dinleme görevini ifa eden polis olarak göreve başladığını söyledi.

Dinleme bürosunda çalışırken örgüte mensup aynı büroda görevli bir meslektaşı ile bir sivilin kendisiyle özellikle ilgilendiklerini ifade eden Altuntaş, bu kişiyle dışarıda bir yerde buluştuklarını, buluşmada kendisinden örgütün toplantılarına katılmasını, himmette bulunmasını talep ettiğini ancak bunları reddettiğini öne sürdü.

Altuntaş, söz konusu talepleri reddettiğinde ilişkin bir meslektaşıyla birlikte 22 Temmuz 2014 yılında yapılan ''Selam Tevhid'de kumpas'' soruşturmasında gözaltına alındıkları sırada, meslektaşının kendisine "Bak sen gelip gitmedin, seni gözaltına aldılar" dediğini söyledi.

''Gülen, Çin'de vefat edecek''

Katıldığı toplantılarda 20-25 polisin de yer aldığını, toplantıya katılan sivillerin de gerçek adından bahsetmeden orada bulunduğunu ifade ederek, bu kişilerden bazılarının isimlerini veren Altuntaş, burada örgüt elebaşısı Gülen'in videosunun seyrettirildiğini, toplantıya katılırken herkesin telefonunun da alındığına dikkati çekti.

Telefon toplama hadisesinden sonra bir daha bu tarz toplantılara katılmadığını savunan Altuntaş, toplantıya katılan meslektaşlarından Z.E'nin kendisine ''Fetullah Gülen'in Çin'e giderek vefat edeceğini, memurlardan himmet toplanılması hususunda talimat verildiğini'' söylediğini ancak kendisinin yine himmet talebini reddettiğini savundu.

Dinleme işlemleri devam ettiği sırada ''Selam Tevhid'' dosyasında da dinlemeci olarak görevlendirildiğini anlatan Altuntaş, konuyla ilgili şunları söyledi:

''Dosya kapsamında dinlenilen kişilerle ilgili olarak, bu kişilerin İran devleti ajanı olabileceğini, bu kişilerin devlet düşmanı ve hükümete karşı faaliyetler yürüttüklerini söyleyerek bizleri motive ediyorlardı. Bu kişilerin isimlerini hatta telefon görüşmelerimizde kesinlikle bu kişilere ilişkin kimlik bilgilerini kullanmamamız gerektiğini istihbarata karşı koyma tekniği olarak bize anlatarak dinlenebileceğimizi söyleyerek dikkatli olmamız hususunu bize beyan ediyorlardı. 17-25 Aralık olayları sırasında şehir dışındaydım. Bu olaylardan sonra terör bürosundan alınarak ilçe emniyet müdürlüğüne gönderildim. Ardından 22 Temmuz 2014'te yapılan operasyonda gözaltına alındım.''

Altuntaş, 22 temmuz operasyonu sırasında kendi isteği olmamasına rağmen örgütün kendisine avukat bulduğunu, bu avukatların talebini reddetiğini de söyleyerek, bu talebi reddettiğinde örgütün gönderdiğini düşündüğü iki avukatın da kendisine sert tepki gösterdiğini söyledi.

Tutuklandıktan sonra kendisi gibi gözaltına alınan bir meslektaşından avukat konusunda yardımcı olmasını istediğini belirten Altuntaş, arkadaşının gönderdiği avukatın da daha sonradan örgütle ilişkisinin var olduğunu anladığını belirterek, 3 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye olduğunu anımsattı.

"15 Temmuz'da Silivri'de sevinç gösterileri"

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde televizyondan durumu fark ettiklerini anlatan Altuntaş, ''Koğuştaki arkadaşlar bu haberleri büyük bir sevinçle karşılayarak, 'artık bu işin bittiğini, gelecek olanların şimdiki yönetimden daha iyi olduğunu' beyan ederek, sevinç gösterisinde bulundular. Hatta koğuşta yer alan panoya bu sevinçle 'Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz' şeklinde bir yazı da yazdılar.'' diye konuştu.

''Başarısız olunca 'kontrollü darbe' dediler''

Sanık Altuntaş, darbe girişiminin başarısız olduğunu anlayınca bazı kişilerin hemen fikir değiştirdiğini belirterek, bu defa da bunun ''kontrollü bir darbe'' olduğunu, ''kim tarafından yapıldığının belli olmadığını'' beyan ettiklerini vurguladı.

Bu dönemden sonra bu kişiler ile sıklıkla tartıştıklarını, bu nedenle kendisiyle konuşmadıklarını ve aralarına almamaya başladıklarını anlatan Altuntaş, koğuştaki gözlemlerini ise şöyle anlattı:

''Halen koğuşlar arasında kalem pillere not kağıtları sarmak suretiyle iletişim kurulmaktadır. Her ne kadar avlularda tel örgüler olsa da araları geniş olduğundan dolayı bu yöndeki iletişim kesilememiştir. Yine hastane veya duruşma nakillerinde de diğer koğuşlarda yer alanlarla görüşebildiklerinden koğuşlar arasında iletişim devam etmektedir. Bu şahıslar sürekli biçimde halen daha uhrevi bazı olaylardan güç alarak veya olayları bu manada yorumlayarak kendilerini motive etmektedirler. Öyle zannediyorum ki bu hareketleriyle; izah ettiğim argümanlarla kopma veya itirafların önüne geçmeye çalışmaktadırlar.''

Kaynak: AA

Popular Articles

Latest Articles