Dünya halklarına önemli bir mesajımız var: Herkes kamp yapmayı sevmiyor.
1. Modern yaşamı geride bırakıyormuşçasına tavırlara girerek kampa çıkmak akıl karı değil.
2. Bizi doğayla bütünleştirmesi gereken kamplara tuhaftır bir ton masraf yapıp öyle çıkıyoruz.
3. Ayrıca böyle nezih ve huzurlu kamp ortamları yalnızca kartpostallarda falan oluyor.
4. Çalı çırpı toplamaya giderken, şöyle bir manzarayla karşılaşmak en büyük kabusumuz.
5. Yahu ayıyı falan geçtim, şu arkadaşlar bir saniye rahat vermiyor mesela.
6. Üstelik seksen çeşit aparatla ateş yakmak, korumak anca mümkün. Nesi doğal yaşam abi bunun?
7. Aranızda taşları, çalı çırpıyı birbirine sürterek ateş yakabilen var mı ki "Aaabi tam doğal yaşam yaa" diye geziyorsunuz?
8. O ateşin isi üzerine siner bir de insanın. Leş gibi kokar üstünüz başınız.
9. Hele bir de kişisel hijyeninize aşırı önem veren biriyseniz 2-3 günlük bir kamp bile zulümdür, zulüm. Yıkanamıyoruz ve okuyoruz arkadaş!
10. Bir de şu marşmelov olayı var. Tam çok değişik, filmlerden gördük falan ama illa yapacak mıyız bu gereksiz aktiviteyi yani?
11. Ecnebi bin çeşit kamp yemeği icat ederken, bizde varsa yoksa ızgara et ve güveç. Üçüncüsü yok.
12. Geyiği kenara bırakalım ve kabul edelim: Modern yaşam hayatlarımızı tümüyle esir almış durumda.
13. Meftunu olduğumuz kamplar için, doğa için nelerimizden vazgeçebiliyoruz onu konuşalım.
Bu adamı tanıdınız mı? Alexander Supertramp derler kendisine. Bilmiyorsanız gugıllayın ve hayat hikayesini öğrenin derim.
14. Cep telefonlarımızı, şarj cihazlarımızı, yedek pillerimizi, termos çanta ve kaplarımızı, önceden satın alıp hazırladığımız erzaklarımızı geri bırakacak cesaretimiz var mı?
15. Bir kampa gitmek, orada çok eğlenmek herkesin harcı olabilir. Ufak sorunlara çok hızlı çözüm bulunabilir.
Peki ya böylesine çözüm bulmak? Doğayla yeniden bütünleşebilmek. Sanmıyorum sevgili okuyucu...