Avustralya'da yapılan bir araştırmaya göre erkekler masküliniteleri ile bağdaştırdıkları için daha çok et tüketme eğiliminde. Peki bunun asıl sebebi ne? Gelin detaylara birlikte bakalım...👇
Dünya giderek daha çok vejetaryen ve vegan diyetlere yönelirken, bir grup bu geçişi yapmakta daha zorlanmaktadır: erkekler. Erkekler genellikle kadınlardan daha fazla et tüketmektedir ve bunu değiştirmeye karşı daha dirençlilerdir.
Yakın tarihte yapılan bir araştırma, cevabın eski moda 'toksik maskülinite' olabileceğini iddia etmektedir. Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden araştırmacılar, erkeklerin et tüketiminden vazgeçmeye direnç gösterebileceğini, et yemenin onlara daha 'erkek gibi' hissettirdiğini, bunu yapmamak ise erkekliklerini tehdit ettiğini öne sürmektedir.
Yapılan araştırma, 4 bin 897 Avustralyalı bireyden oluşan geniş bir kohortu inceledi ve çevrimiçi bir anket verdi. Anket, katılımcıların et tüketimine yönelik tutumlarını ve kendilerini ne ölçüde erkeksi ya da kadınsı hissettiklerini ölçtü. Ardından, bu tutumlarının bir düzenleyici olup olmadığını belirlemek için bir analiz gerçekleştirildi.
Araştırmacılar, kendilerini daha erkeksi hisseden erkeklerin et tüketimini azaltmayı düşünme olasılığının daha düşük olduğunu ve eti "gereklilik" olarak gördüklerini buldular.
Test edilen her iki cinsiyet için, cinsiyet-tipli öz değerlendirme sahip kişilerin eti 'hoş' ve 'doğal' olarak daha yüksek puanladıkları ve bu hislerin veganlık veya vejetaryenliği düşünmelerinde rol oynayabileceği görüldü.
Bu bulgular, sadece erkek olmanın et tüketimini azaltma konusunda daha az istekli olmanızı sağladığına dair önceki araştırmaları desteklemektedir.
Aynı zamanda bu farkın geleneksel erkeklik ideallerine bağlı olabileceğini göstermektedir. Ancak ilginç bir şekilde, kendilerini daha feminen olarak tanımlayan kadınların et tüketme olasılıkları daha yüksek bulundu.
Araştırmacılar, Avustralya'da (ve birçok ülkede) şu anda oldukça düşük olan vejetaryenlik ve veganizm oranlarının, bu faktörlere bakılarak artırılması gerektiğini öne sürmektedir.
Ayrıca, cinsiyet algısından dolayı değişmek istemeyen insanlara hitap etmek için pazarlama kampanyalarında bu fikirleri kullanabilmeleri de mümkündür.
Ancak sonuçların öz-bildirim anketlerinden elde edilmiş olması nedeniyle yanılgıya açık olabileceği ve korelasyonların özellikle güçlü olmadığı, ancak anlamlı olduğu da unutulmamalıdır.
Araştırmacılar, bunun neden olabileceği konusunda birkaç açıklama sunmaktadır.
İlk olarak, erkeklerin öz-bildirimleriyle belirledikleri cinsiyet tipikliğinin davranışları (örneğin et tüketimini gerçekten azaltmayı) öngördüğünü, ancak tutumlara gelindiğinde hem erkeklerin hem de kadınların cinsiyet normlarına yönelik bu fikirlere uyduğunu öne sürmektedirler.
İkinci olarak, vejetaryenlik ve veganizmin benimsenmesinin hem erkeklerin hem de kadınların normlarına aykırı olduğu düşünülüyor olabilir.
Bu nedenle tipik cinsiyet normlarına uymaya çalışan kişiler kültürel et yeme normlarından sapmaktan daha az istekli olabilirler. Son olarak, tipik cinsiyet normlarına uyum sağlayan kişilerin daha muhafazakar olduğu ve bu nedenle et yeme konusunda daha 'kesin' görüşlere sahip oldukları olabilir.
Bu konu elbette daha fazla araştırmayı gerektirmektedir. Ancak bu araştırmadaki bireyler gibi toplumsal normlara ve baskılara göre hayatınızı ve yediklerinizi kısıtlamayın deriz. :)