H­a­l­e­p­:­ ­S­a­d­e­c­e­ ­k­a­y­b­e­d­e­n­l­e­r­i­n­ ­ş­e­h­r­i­ ­-­ ­D­ü­n­y­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­i­

H­a­l­e­p­:­ ­S­a­d­e­c­e­ ­k­a­y­b­e­d­e­n­l­e­r­i­n­ ­ş­e­h­r­i­ ­-­ ­D­ü­n­y­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­i­ BBC'den Ian Panell hükümet güçleri ile Özgür Suriye Ordusu'nun birbirini yoketme sözü verdiği Halep'te iki ateş arasında yaşam savaşı veren sivillerle görüştü.

Ian Panell

BBC, Halep

"Biz ölmüşüz." Bir Haleplinin acımasız gerçekliğini ifade eden basit ama korkunç bir cümle.

Ebu Stayf karısı ve altı çocuğunu kaybetmiş. Evlerinin üzerine düşen bir roket hepsini birden öldürmüş.

Ama şehri terketmemekte direniyor. Bombalanmış binaların yıkıntılarının ve çöp yığınlarının kaldırımları kapladığı bir sokakta bulabildiği sahipsiz bir bodrumda yatıyor geceleri.

İsyancılarla hükümet güçleri arasında kalan terkedilmiş ve tehlikeli bir sokakta kısılıp kalmış Ebu Stayf soruyor: "Nereye gidebilirim? Nereye gitsen ölüyorsun. Evlerimiz yıkıldı, çocuklarımız öldü, hiç kimsemiz kalmadı."

Yolun aşağısındaki fırın isyancıların söylediğine göre bir kaç hafta önce hükümet güçleri tarafından hedef alınmış, bombardımanda 20 kişinin öldüğünü söylüyorlar.

Bu bölgede hala yaşamaya çalışan Haleplilerin çoğu açısından bardağı taşıran son damla olmuş, bir çoğu gitmiş.

Ama Ebu Stayf gitmiyor. Yakındaki sokaklara isabet eden topçu ateşi, çatışma sesleri, ve sinir bozucu sessizlikler arasında iki arkadaşıyla birlikte muşamba kaplı iskemlesine oturmuş bekliyor.

"Yiyeceğimiz yok, suyumuz yok, elektriğimiz yok. Her gün topçu ateşi, bombardıman altındayız" diyor.

Ebu Stayf bu tarihi kentin dış mahallelerinden birinde. Unesco tarafından Dünya Mirası kabul ediler ortaçağdan kalma kalesiyle Halep şehrinin merkezi her yıl binlerce turist çezbederdi.

Bugün ise tarihi bölge de diğer mahalleler gibi Cumhurbaşkanı Beşar Esad'a bağlı güçlerle isyancı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı alanlardan biri.

Hala kentte kalmakta ısrar eden Haleplilerin bir kısmı iki taraftan da şikayet ediyor. İsmini vermek isteyen biri "İki ateş arasındayız. Özgür Suriye Ordusu nereye girse, hükümet o bölgeyi hedef alıyor" diyor.

Ebu Stayf gibi bir çok kişi ise en sert eleştirilerini daha ziyade Cumhurbaşkanı Esad'a yöneltiyor.

"ÖSO bize gıda, su ve elektrik sağlıyor. Beşar Esad bizi öldürüyor. Evlerimizi bombalıyor. Halbuki 42 yıl kendisine ve ailesine biat etmişiz" diyor Ebu Stayf.

Hangi tarafı desteklerlerse desteklesinler, Suriyeli sivil halk çok uzun bir süredir aslında seçmedikleri ve kimsenin durduramadığı bir çatışmanın bedelini ödüyorlar.

Kentin hastaneleri Suriye ordusunun ayrım gözetmeyen ateşinin iç karartıcı tanıkları.

Halep'i terketmeye karar verenlerin çoğu yakın bölgelerde akrabalarının arkadaşlarının evlerine sığınmış durumda.

Ama burada bile güvende değiller, çünkü kırsal bölgeler de helikopterler, savaş uçakları ve topçu ateşinin sık sık hedefi olabiliyor.

Binlerce Suriyeli de aileleriyle Türkiye sınırında.

Ankara, kaçanlara aylarca kucak açtı. Fakat son haftalarda sınır kapıları büyük ölçüde kapalıydı ve şu anda Suriye tarafında sınıra yakın zeytinlikler ve binalar derme çatma kamplara dönüşmüş görünüyor.

Burada tam bir sefalet hüküm sürüyor. Bir çok Suriyeli haftalardır yıkanmadan ve binlerce insana bir kaç tuvaletin düştüğü bir alanda yaşadıklarını anlatıyorlar. Sahipsiz ve unutulmuş olanlar bunlar.

"Mülteciyiz biz, haklarımız var. Hayvan bile olsak haklarımız var" diyor adını vermeyen bir adam.

Buradaki bir çok kişi gibi öfke içinde uluslararası toplumun ilgisizliğinden yakınıyor ve soruyor: "Dünya nerede, yardım örgütleri nerede?"

Bir çok Suriyeli bu soruyu soruyor.

Özgür Suriye Ordusu yakınlarda Halep için nihai muharebenin başladığını ilan etti. Cumhurbaşkanı Esad da onları yok edeceğine yemin etti.

Gerçekte iki taraf da son bir kaç hafta içinde bir iki küçük zafer ve küçük kayba uğradılar ve taraflardan hiç biri zafere yakın değil.

Suriye'nin kaosa hızlı sürüklenişi devam ederken, kazanan yok, sadece kaybedenler var. Ölenler, yaralılar ve yerinden yurdundan olanlar var.


Popular Articles

Latest Articles