­7­ ­H­a­z­i­r­a­n­­d­a­ ­m­e­s­a­j­ı­ ­a­l­d­ı­k­­

­7­ ­H­a­z­i­r­a­n­­d­a­ ­m­e­s­a­j­ı­ ­a­l­d­ı­k­­

Eski Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara milletvekili adayı Ali Babacan, Koza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanması kararına ilişkin, "Spesifik olarak bu konunun ekonominin geneliyle ilgili olumsuz bir sonuç getireceğine inanmıyorum" dedi.

Bu yılın gelişmekte olan ülkeler açısından olumsuz olduğunu anlatan Babacan, Türkiye'nin de siyasi belirsizlik ve çevresel etkiler nedeniyle bundan etkilendiğini söyledi.

Türkiye'nin piyasa göstergelerinde son 1 ayda yaşanan olumlu seyre dikkati çeken Babacan, "Piyasalar, '1 Kasım seçimleri Türkiye'deki istikrar tablosunu güçlendirecek bir sonuçla bitecektir' beklentisini bugünden fiyatlandırmaya başladı diye okuyoruz. 7 Haziran seçimlerinin olumsuz bir şoku vardı, bundan sonraki dönemde Türkiye nasıl idare edilecek, nasıl bir ekonomi programı uygulanacak gibi konularda ciddi belirsizlik oluştu. Fakat son haftalarda bu belirsizlik bir miktar ortadan kalktı" diye konuştu.

Türk ekonomisinin temellerinin sağlam olduğunu vurgulayan Babacan, 1 Kasım seçimlerinden sonra da ekonomi politikalarında çok büyük bir sapma olmayacağı beklentisinin bulunduğunu kaydetti.

Babacan, AK Parti seçim beyannamesiyle, partinin ekonomi politikalarına ilişkin soru işaretlerinin de bir ölçüde ortadan kalktığını dile getirdi. Babacan, "1 Kasım'a doğru giderken biraz daha olumlu, öngörülebilir bir hava var. Arzumuz 1 Kasım seçimlerinden sonra güçlü bir hükümet çıkaracak bir tablonun oluşması" ifadelerini kullandı.

Babacan, seçimlerin ardından tek parti iktidarının oluşması durumunda piyasa göstergelerinin çok daha olumlu seyre gireceğini söyledi.

- "7 Haziran'da mesajı aldık"

Tek parti hükümetlerinin ekonomi açısından daha iyi sonuçlar vereceğinin altını çizen Babacan, şöyle konuştu:

"İş dünyası ve piyasa oyuncularında bir koalisyonunda çok kötü olmayacağı ile ilgili değerlendirmeler var. Hatta biz çok katılmasak da şöyle bir algı da var; tek parti hükümetinin bir otoriterlikle, keyfilik, hukuksuzlukla ve bunların getireceği öngörülebilirlik sıkıntısıyla beraber düşünülmesi de söz konusu. Halbuki, TBMM'de çoğunluğu sağlayan bir partinin oluşturacağı bir tek parti hükümeti, aynı zamanda çoğulcu bir hükümet olacaktır. Yani vatandaşlarının tümünü kucaklayan, 78 milyonun tümünün hükümeti olacak bir çalışma içinde bulunacaktır. Kutuplaştırıcı değil birleştirici, gerici değil yumuşatıcı olacaktır. Zaten 7 Haziran seçimi sonuçlarında AK Parti'nin neden oy kaybettiği derinlemesine incelendiği zaman 1 Kasım seçimleriyle ilgili bizim aldığımız dersler var. Hem siyasi hem ekonomik dersler ama siyasi dersler tarafını daha belirgin gördük.

Burada bizim 2001 ruhuna geri dönmemiz, kampanyamızın da ana sloganı olan 'ilk günkü aşkla' ruhuna geri dönmemiz gerekiyor. Yani amatör ruh; halkla bütünleşen, kucaklaşan, arasında mesafe koymayan, milletin içinden çıkarak millete hizmet eden bir anlayış. Böylece vatandaşlarımızla oluşan mesafeyi hızla kapatmak.

Biz bu mesajı 7 Haziran'da aldık. Bir tek parti hükümetinden endişe ve korkular varsa, biz bunları iyi anlıyoruz, bunların gerçekleşmemesi için de özel bir çaba olacak. Partimiz içerisinde bu farkındalık ciddi şekilde oluştu. Dersi, mesajı aldık."

- "Derlenip toparlanma, hataları giderme..."

Uzun süre devam eden bir iktidarın ister istemez bazı noktalarda halktan, siyasetin güncel gelişmelerinden uzak kalmasının söz konusu olabileceğini belirten Babacan, "13 yıl sonra eğer AK Parti'nin kendisi kurulu düzen gibi davranmaya başlarsa, kurulu düzen cephesine geçip, ondan sonra diğer toplum kesimleriyle olan diyalogda zayıflama olursa bu çok kötü bir durum ve bunun olmaması gerekiyor. Ama 7 Haziran vatandaşlarımızın gösterdiği önemli bir sarı karttı, ileride kırmızı karta da dönebilir. Dolayısıyla sarı kartı gördükten sonra derlenip toparlanıp, hataları giderme, yeniden sımsıkı kucaklaşma, memleketin gerçekleri üzerinden siyaset yapma, etnik kökeni, dini mensubiyeti ne olursa olsun, tüm vatandaşlara aynı iyi hizmeti verebilme, devlet, millet ayrımı yapmadan kucaklaşabilme..." değerlendirmesinde bulundu.

- "Vaatlerimiz daha inandırıcı bulundu"

Babacan, AK Parti'nin seçim beyannamesinde yer alan vaatlere ilişkin soruya, "Bizim söylediğimiz bin 300 lira asgari ücret, diğer partilerin söylediği daha yüksek rakamlardan çok daha kıymetli, inandırıcı ve gerçekçi. 'Bu olur' diyor herkes. İş dünyasında da haklı olarak bunun altından nasıl kalkacağız hissiyatı var" yanıtını verdi.

Vaatlerinin maliyetinin 20 milyar lira olduğuna işaret eden Babacan, "Toplumsal etki ve dokunduğu kesimlere bakacak olursanız, 150 milyar lirayla oluşturamadıkları etkiyi biz 20 milyar lira ile oluşturduk. Bütçe yapmanın bir bilim yönü, bir de sanat yönü var. İkisini iyi yaptığınızda zaten ekonomi iyi yönetiliyor" değerlendirmesinde bulundu.

Babacan, vaatlerinin havada kalmadığını belirterek, bütçenin gider kaleminde bunların yer aldığını dile getirdi.

- "Ekonomi üzerinde kalıcı etkisi olacağına inanmıyoruz"

Babacan, Koza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanması kararıyla ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine ise şunları ifade etti:

"Bu bir yargı süreci olduğu için, hele hele sürecin ortasında herhangi bir açıklama yapmayı doğru görmüyorum. Yargıya intikal ettiyse sürecin kendi yolunda gitmesi lazım. Hep beraber izleyeceğiz, bunun sonucu nasıl, süreç nasıl biter...

Ekonomi üzerinde kalıcı etkisi olacağına inanmıyoruz. Şu var; genel anlamda Türkiye'de yargıya güvenle ilgili bir sorun var, sadece bu meseleyle ilgili değil. Yargıya güven alt sıralarda. Bu tür gelişmeler, yargıya güvenin çok daha yüksek olduğu bir dönemde, ülkede olduğunda bu kadar işlenmez bile. Bütün bu tabloda davanın içeriğini bilemeyiz, gizlilik süreci vardır.

Savcılar, hakimlerin bildiği konulardır bunlar. Spesifik olarak bu konunun ekonominin geneliyle ilgili olumsuz bir sonuç getireceğine ben inanmıyorum. Ama şu var ki yargı reformu memleketin şiddetli bir ihtiyacı."

Eski Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara milletvekili adayı Ali Babacan, AK Parti'nin içinden başka bir parti çıkabileceği iddialarının "hayal ürünü" olduğunu söyledi.

AK Parti hükümetlerinin tamamında bakan olarak yer aldığını anımsatan Babacan, bunun çok uzun bir süre olduğunu dile getirdi. Babacan, "Bu kadar uzun süreden sonra ara vermek şart ama benim niyetim ara vermekten öte, siyasetten biraz uzaklaşmak ve kendi işlerime yoğunlaşmaktı. Hazırlığım, niyetim o çerçevedeydi" diye konuştu.

Ticaretle uğraşan bir aile olduklarını anlatan Babacan, "Ailede herkes benim siyasete girmeme geçici olarak bakıyordu. Ailede bu geçicilik hissi baştan beri vardı, hatta ben 2009'da ayrılmak için ciddi bir teşebbüste bulundum, 2011'de bulundum ama o teşebbüslerimizde başarılı olamadık doğrusu" dedi.

Babacan, siyaseti memlekete bir hizmet olarak gördüğünü vurgulayarak, bu nedenle teklifi reddetmenin vebalinin büyük olabileceğini söyledi.

Babacan, siyasete dönme kararına, 78 yaşındaki babasının verdiği tepkiyi şu sözlerle anlattı:

"Biraz da bizim işle ilgilenmemiz konusunda arzuluydu. 'Burada da ihtiyacımız var' dedi ama 'Memlekete hizmet söz konusuysa yapacak bir şey yok oğlum' dedi. Siyaseti ben hep bir askerlik görevi gibi gördüm. Bir süre hizmet ettikten sonra, doğal bir rotasyon içinde bırakayım, nasıl olsa yeni arkadaşlar olur, onlarla devam eder diye düşündüm.

Yani, 'Bu artık benim mesleğim, ölene kadar bu işi yapacağım, başka bir şey de zaten elimden gelmiyor.' Böyle bir hissiyata hiç girmedim. O hissiyat hataları beraberinde getiriyor. O hissiyat bende hiç oluşmadı. Ben hükümet üyesi olarak 12 yıl 9 ay görev yaptım, odamda dolaplarım hep boş durdu. Çünkü emanet... Siyaset emanettir. Uzayınca, 'kendi işim' hissiyatı başlıyor. Bu halkın, milletin. Biz geçici olarak geliyoruz. Halk onay verirse bu süre uzuyor. 'Yeter' derse, başkası geliyor, oturuyor. Zaten işin tabiatı aslında geçici bir hizmet."

- "Kırıcı, yıkıcı olmamak lazım"

"AK Parti'nin içinde kıdemliler ile yeniler arasında bir sorun mu var?" sorusu üzerine de Babacan, AK Parti'nin çok büyük bir parti olduğunu ifade etti. Bu kadar büyük bir partide insanların "tek kalıp" olmadığını dile getiren Babacan, "Hele hele düşünce özgürlüğünden, ifade özgürlüğünden bahsediyorsak, insanların biraz birbirinden farklı düşünmesi ve bu düşündüklerini rahat konuşabilmeleri parti için de ülke için de sıhhatli ama öte yandan da parti disiplini denen bir kavram var. Bir konuda partinin politikası oluştuysa, kişisel görüşler olabilir ama konuşurken, savunurken partinin ortak politikası savunulur" diye konuştu.

Ali Babacan, siyasi partilerde aşırı baskının olmamasının önemini de vurgulayarak, bu ikisi arasındaki dengenin iyi bulunması gerektiğini bildirdi.

Parti içindeki tartışmaların son dönemde dışarıya yansıması ve eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açıklamalarının sorulması üzerine de Babacan, bunları bir ailenin kendi iç meseleleri olarak düşünmekte fayda olduğunu ifade etti.

Babacan, "Şuna dikkat etmek lazım. Kırıcı, yıkıcı olmamak lazım. Hakarete varan bir üslup varsa, bunun mutlaka önü kesilir. Kimsenin kimseye hakaret etmesine izin verilmez. Tartışma olabilir, görüşler birbiriyle çarpışır ama şahsileştirilirse, şahıslar üzerinden hakarete varan bir üslup varsa, bunun da partinin en tepesinden, en yetkili organlarından anında engellenmesi gerekir" değerlendirmesinde bulundu.

- AK Parti'nin içinden başka bir parti çıkabileceği iddiaları

Babacan, "Bu fikirlerin karşı karşıya gelmesi AK Parti'nin içinden bir partiyi, yani Sayın Devlet Bahçeli'nin deyimiyle beşinci partiyi doğurur mu?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Bu bir hayal ürünü. Yani Sayın Bahçeli hangi partiyi kastederek, nasıl söyledi bunu bilemiyorum. Kendi partisiyle ilgili kaygılarının bir tezahürü müdür, değil midir, onu kendisine sormak lazım ama AK Parti açısından düşündüğümüzde, bunun hepsi bir hayal ürünüdür. AK Parti'yi kuranlar, AK Parti'yi bugünlere getirenler bilirler ki birlikten güç doğar. Ancak omuz omuza, beraberce mücadele verilirse parti başarılı olur, Türkiye için başarılı sonuçlar olur. Dolayısıyla mücadelenin omuz omuza olması lazım ama mücadele kendi içinde birbirimizle mücadeleye dönerse, o çok yanlış olur ve buna da partimiz kolay kolay izin vermez. Burada mutlaka sağduyu, aklıselim galip gelir. Bunlar hayal ürünü senaryolar."

Babacan, önemli olanın kurucu değerler olduğunun altını çizerek, bunlardan uzaklaşmamak gerektiğini bildirdi.

- "Kamuoyu yoklamalarında 'bıçak sırtı' bir durum görünüyor"

Seçim sonuçlarına ilişkin tahminlerinin sorulması üzerine de Babacan, hala kararsız olanların bir an önce karar vermeleri ve sandığa giderek, oy vermelerinin çok önemli olduğunu söyledi.

Kamuoyu yoklamalarında "bıçak sırtı" bir durumun göründüğünü dile getiren Babacan, vatandaşların sandığa gitmemesi veya kararsızların oy kullanmaması halinde AK Parti'nin tek başına iktidar olma şansının azaldığını ifade etti.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in, üçüncü bir seçim ihtimalinden bahsettiğinin hatırlatılması üzerine de Babacan, "Teorik olarak senaryolardan biri de odur ama kuşkusuz, bu tercih edilen bir senaryo olmaz. Bu hiç arzu edilmeyen bir sonuç, senaryo olur. Şartlar Türkiye'yi o noktaya doğru mecburen iter mi? İnşallah etmez. Arzumuz, amacımız bir an önce Türkiye'nin önünün açılması" dedi.

AA

Popular Articles

Latest Articles