A­r­d­a­ ­K­u­r­a­l­,­ ­İ­z­z­e­t­ ­Ç­a­p­a­­y­a­ ­k­o­n­u­ş­t­u­!­ ­Ç­o­k­ ­h­ı­z­l­ı­ ­y­a­ş­a­d­ı­m­.­.­.­

A­r­d­a­ ­K­u­r­a­l­,­ ­İ­z­z­e­t­ ­Ç­a­p­a­­y­a­ ­k­o­n­u­ş­t­u­!­ ­Ç­o­k­ ­h­ı­z­l­ı­ ­y­a­ş­a­d­ı­m­.­.­.­

Yakışıklı oyuncu Arda Kural suskunluğunu bozarak İzzet Çapa'ya konuştu. Kural hastane dönemini ve hastalığını anlattı..

Hürriyet Gazetesi’nden İzzet Çapa’ya konuşan Arda Kural tedavi sürecini, hastalığını ve yeni planlarını anlattı.

İşte o röportaj;

Normal kabadayılığı anladık da “hayata karşı kabadayılık” ne demek?

- O söz bir çeşit veryansın aslında. Küçük yaşta babamın çekip gitmesine karşı hissettiğim isyanın dışa vurumu. Kastettiğim sokak kabadayılığı değil. “Yanmışız, gitmişiz şu hayatta” demek istemiştim. O dönem kendimce savunma mekanizmaları geliştirip kaygılarımdan kurtulmak için her şeye tepki vermeye başladığım günlerdi.

İŞTE ARDA KURAL’IN ROL ALDIĞI O KLİP.. VİDEO

Yormuyor muydu her şeye tepki vermek?

- Yormaz olur mu? Tüm bunlar beni kendimi aramaya yöneltti. Kabadayıların ağır sancıları, acıları, o acılardan doğan gerçekleri vardır ya hani, işte onun gibi bir şey... Kendini daha erken bulursan değiştirebilirsin yaşamını. Bunun için de bir şeylere sığınması lazım insanın... Benim de tutunduğum dal seyircilerdi. Ekranda aileler beni kabul etsinler istedim. Kendimi öyle çok daha rahat hissediyordum.

Bu yüzden mi o kadar küçük yaşta “Ben kendi hayatımı kurayım” dedin?

- Herhalde... Babam çekmiş gitmiş, annemi ve kardeşimi de korumam lazım. Bunları çocuk denecek yaşta düşünmeye başladım ben. Ekranda izleyicilerin elinde büyüdüm diyebilirim.

ARDA KURAL’IN HASTANEDEKİ İLK GÖRÜNTÜSÜ

Hâlâ kızgın mısın babana?

- Terk-i dünya kavramını sahiplenip yaşamdan kopmuş, dinine çok bağlı bir adamdır babam. Tarikat üyesi, kendini tasavvufa adamış, dini terimlerle bambaşka bir dünyada yaşayan dergah mensubu... Meseleye onun açısından bakmayı öğrendiğim zaman bunu kabul etmeye başladım.

Onu affedebildin mi?

- Affetmeyi öğrendim ama bu durumla barışabilmem için çok huzurlu bir hayatımın olması gerekiyor. Ne yazık ki böyle bir hayat için insan hastalanmaya bile razı olabiliyor.

Durumu bu raddeye getiren neydi?

- Güneşten ve denizden bile kuşkulanır olmuştum. Bu durum o kadar ileri gitmişti ki güneşin de, denizin de benden kuşkulandığını sanmaya başladım. Her geçen gün kaygılarım daha da artıyordu. Artık savaşmaya gücüm kalmamıştı, bir ara kendimi bırakıp gitmeyi bile düşündüm.

SABA TÜMER ARDA KURAL HAYRANLARINI KIZDIRDI

Peki ya şimdi?

- Sanırım fazla hızlı yaşadım ve nevrim döndü. Artık durup biraz daha olgunlaşacağım ve zamanında yaptığım çocukça hataları başka bir gözle değerlendireceğim.

Bu hızlandırılmış hayatına bir de evlilik sıkıştırmışsın galiba?

- Evet, 23 yaşında çok kısa süren bir evliliğim oldu.

Bu kaosun arasında hiç çıkış noktan olmadı mı?

- Yaklaşık 6 yıllık bir dönem kendimi ibadete adadım.

Baba baskısıyla mı?

- Baskı değil ama etkilenmiş olabilirim. Önceleri bana uzak gelen babamın yaşam tarzı ve ibadet, benim için bir kurtuluş olabilir diye düşündüm. Beş vakit namaz kıldım. Kuran-ı Kerim’i iki kez okudum. Kuran bana göre insanın kullanma kılavuzudur.

Hastane dönemi nasıl geçti?

- Öncelikle şunu söyleyeyim, iki senedir kendimi psikolojik olarak iyi hissetmiyordum. Bu süre içinde çok yorucu şeyler yaşadım. En çok da kendimi acıttım ve kırdım galiba. Giderek herkesten uzaklaştım. Doğrusunu istersen hastaneye yatmak benim için hem Allah’ın bir lütfu hem de cezasıydı.

Lütuf derken?

- Lütuf çünkü hastaneye yatmak yeniden hayata dönmemi sağladı. Bundan sonra hayatımın başlığı “Her şeye rağmen” olacak. Aynı zamanda cezaydı da çünkü içeride olmak imkansızlık derecesinde zordu. Sabah 06.00’da kalkıp ilaçlarını içiyorsun ve akşam yatana kadar yapayalnız kendinle yüzleşiyorsun. Düşünsene, konuşabileceğin tek bir insan yok.

Ne kadar kaldın hastanede?

- Yanlış hatırlamıyorsum ilkinde 26, ikincisinde de 28 gün olmak üzere yaklaşık iki ay...



RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Popular Articles

Latest Articles