1998 yılından bu yana hayatımızda olan Wi-Fi (Wireless Field – Kablosuz Alan) teknolojisinin genel hatlarıyla tamamı zaten adında yer alıyor. Yerini ilerleyen yıllarda Li-Fi’a (Light Field – Işık Alan) bırakacak olan Wi-Fi, teknolojik cihazların birbirleri aralarında iletişim kurabilmelerine olanak tanıması için geliştirildi. Bu bağlamda, geçtiğimiz Ekim ayında resmi olarak 20 yaşına bastı.
Wi-Fi ağları radyo ile oldukça benzer prensiplere sahiptir. Wi-Fi teknolojisi, radyo dalgalarını kullanarak cihazlar arasında iletişim kurmayı amaçlar. Bu teknoloji ile beraber görmeye alışkın olduğumuz “802.11a, 802.11b, 802.11g” ibareleri ise radyo dalga bantları çeşitlerinden başka bir şey değildir. 2018'de ise Wi-Fi teknolojisinin isimlendirme politikaları değişti ve daha basit bir hale getirildi. Geçerli olan en yeni standart ise Wi-Fi 6 teknolojisidir.
()
Radyo dalgaları dediğimizden anlaşılacağı üzere Wi-Fi, dalgalar hâlinde yayılım gösterir. Her bir dalga kendisinden öncekinden daha büyük olurke, aynı zamanda daha zayıf olur. Bu doğrultuda Wi-Fi dalgalarının mesafe kat ettikçe büyüdüğünü ancak zayıfladığını söyleyebiliriz.
Wi-Fi’ın en büyük düşmanının tahta/ahşap olduğunu söyleyebiliriz. Oldukça doğal bir madde olarak görülen ahşap (Evde kullanım alanına ahşağp kapı örnek verilebilir.), radyo dalgalarını en çok absorbe eden materyallerin başını çekenlerdendir.
Bunu metal yüzeyler ve kalın beton duvarlar çekerken, alüminyum folyo gibi yansıtıcı özelliğe sahip materyaller ise Wi-Fi dalgalarının yansıtarak mekânda Wi-Fi dalgalarının hiç gitmediği ölü bölgeler oluşmasına sebep olur.a
Elektromanyetik spektrumda her (görünür) dalga boyunun kendine özgü bir rengi vardır. Yukarıdaki fotoğraf da bu dalga boyları referans alınarak; Wi-Fi sinyallerinin renklendirilmesiyle oluşturulmuş durumda.
Kapımızı dünyaya açan Wi-Fi sinyallerinin çalışma prensibi en basit haliyle bu şekildeydi. Bir sonraki köşemizde, Li-Fi teknolojisinin çalışma prensiplerini aktaracağız, takipte kalın :)